"Tehlike olmaktan çok uzaktalar. Bireysel ya da küçük gruplar halinde birtakım eylemler yapmayı sürdüreceklerdir. Ancak uzun süreli ve kalıcı bir eylem yapabilmeleri nerede ise imkansız."

IŞİD’in son çırpınışları

IŞİD Suriye’nin Haseke ili Guveyrib’te bulunan Al Sinaa hapishanesi ve Irak’ta El Aziym’de Irak askerlerine yönelik yaptığı saldırılarla yeniden gündemde. Saldırılar “IŞİD yeniden sahnede mi?” sorusunu gündeme getirdi.

IŞİD 2017’den bu yana etkili olamıyor. Örgüt Irak ve Şam (illeri) İslam Devleti adını aldığı ve savaş alanını Suriye sahasına genişlettiği 2013 yılından itibaren 2017’ye kadar etkiliydi.

Örgüt “zirve yaptığı” dönemde şehirler ve/veya bölgelere yayılmıştı. Örgütün stratejisi girdiği yerlerdeki insan gücünü de katarak kendi devletini oluşturmaktı. Böylece hakim olduğu yerleri kendi devletinin eyaletleri (illeri), sahip olduğu askeri gücü de ordu olarak görüyordu.

2017’den sonra durum hızla örgüt aleyhine gelişti ve bir dönem Türkiye sınırına dayanan IŞİD birden ortadan yok oluverdi. Örgüt militanları ya elimine edildiler, ya başka örgütlere katıldılar ya da hücre yapılanması ile gizlendiler. Son iki yıldır ve bugünlerde gerçekleşen eylemler bu hücrelerin işi gibi görünüyor.

Bu eylemler bir kısmı yeraltına çekilen örgütün hedeflerinden vazgeçmediğini ve yeniden canlanmaya çalıştığını gösteriyor. Haseke’de yapılan başarısız hapishane baskını tam da bu hedefe yönelik. Militanlar eğer arkadaşlarını hapishaneden çıkarabilseydi, yüzlerce IŞİD militanı yeniden faal hale gelecekti. Suriye’de SDG – ABD kontrolünde bulunan bölgedeki hapishanelerde yaklaşık 11 bin militanın bulunduğu belirtiliyor.

Örgütün son iki yılda Humus kırsalında Suriye ordu birliklerine (daha çok konvoylara) ve sivil araçlara düzenlediği saldırılar eski saldırılardan çok farklı. Bu saldırılar genelde az sayıda militanla yapılan gerilla tipi saldırılar. Yani IŞİD eskisi gibi cephe savaşına giremiyor. Yeterli sayıda militana da, mühimmata da sahip değil.

Haseke saldırısı sonrasında SDG’nin kaçan militanların çoğunu tekrar yakalaması, çatışmalar sırasında iki taraf kayıp verse de ölen IŞİD’lilerin sayısının daha fazla olması, hapishanede bulunanların bu saldırıya destek veremeden durumun kontrol altına alınması da IŞİD’in ne kadar zayıfladığını gösteriyor.

Irak’taki saldırıdan sonra da benzer durum yaşandı. Irak güvenlik güçleri Irak ordusunun hava desteği ile militanların bulunduğu bölgede geniş çaplı operasyon başlattı. Suriye’den kaçan militanların Irak tarafında tehlike yaratmaması için önlemler alındı.

Bu durum IŞİD’in daha önceleri olduğu gibi saldırı, ve sonrasında durumu tayin etme üstünlüğünü tamamen kaybettiğini gösteriyor.

Irak Sihalı Kuvvetler Komutanlığı sözcüsünün saldırılar sonrası yaptığı açıklamada kullandığı görece rahat dil, örgütün eski gücünde olmadığının bir başka göstergesi. Sözcü “Suriye’de(n) kaçan militanların Irak güvenlik güçlerine karşı koyacak veya onları zorlayacak güce sahip olmadıklarını” belirtti.

Bu ifadeler kamuoyunu rahatlatmak için kullanılmadı, saha gerçeklerine uygun açıklamalardı.

Peki yeniden canlanmaya çalışan IŞİD tekrar etkili olabilir mi?

Askeri üstünlük Suriye’de Suriye ordusu ve kendi bölgelerinde SDG’ye geçmiş durumda. Ama bunun ötesinde siyasal durum da artık IŞİD için “verimli” bir zemin oluşturmuyor.

Suriye’de birçok bölgede gerçekleştirilen anlaşmalar sonucu daha önce yönetime karşı savaşan örgütlerde yer alan binlerce militan silah bıraktı ve eski hayatlarına döndü. Şimdilik sadece İdlib’te ve Türkiye’nin hakim olduğu bölgelerde bulunanlar var. Bu durum IŞİD’in (ya da herhangi bir başka örgütün) eskisi gibi eleman devşiremeyeceği anlamına geliyor.

Diğer yandan ise daha önce Suriye’ye karşı IŞİD gibi örgütlerin doğmasına yol açan ortamın hazırlanmasında katkıları olan bazı Arap ülkeleri Şam ile normalleşme yolundalar. Suriye yönetimi ise SDG – ABD’nin hakim olduğu bölge ile Türkiye’nin hakim olduğu bölgeler dışındaki yerlerde kontrolü sağlamış durumda.

Eski ile fark şu: Daha önce nereden çıktıkları belli olmayan, nereden saldırdıkları belli olmayan onlarca irili ufaklı örgüt vardı. Ancak şimdi olacak herhangi bir saldırının birden oraya çıkıvermesi mümkün değil. Yani SDG – ABD bölgesi belli, İdlib için de aynı durum geçerli.

Peki ABD – SDG kendisine karşı savaştıkları IŞİD militanlarını yargılanmak üzere Suriye otoritesine teslim etmek yerine neden saatli bomba gibi hapishanelerde tutuyor? Bu militanlar tıpkı 2021’de yaşanan bazı saldırılarda olduğu gibi ileride pazarlık yapılarak kullanılmak üzere “muhafaza ediliyor” olabilirler mi?

Her ne şekilde olursa olsun bu militanlar artık Suriye’de de, Irak’ta da 2013’ten sonra oluşturdukları gibi tehlike olmaktan çok uzaktalar. Bireysel ya da küçük gruplar halinde birtakım eylemler yapmayı sürdüreceklerdir. Ancak uzun süreli ve kalıcı bir eylem yapabilmeleri nerede ise imkansız. Bu gibi örgütleri kullanan istihbarat örgütleri / devletler bundan sonra başka aparatlar bulmak ya da oluşturmak zorundalar.