Haberin itiraz edilemeyecek tek yanı görüşme iddiası. Bunun dışında kalan bazı yerlerde cehaletin sergilendiğini görüyoruz.

Türkiye cahil mi? - Bir haberin analizi

Türkiye Gazetesi daha önce de bazı “bomba” haberlere imza atmıştı. Bu kez Yılmaz Bilgen imzalı bir haber ile dünya basınının da alıntı yaptığı bir habere imza attı: Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Suriye Cumhurbaşkanı Esad arasında görüşme olabilir.

Olabilir. “15 Temmuz’un finansörü” BAE, Kaşıkçı’nın katili Suudi Arabistan, “darbeci” Sisi ile görüşülmesi mümkün değildi ama oldu. Pragmatizm önünde ilkeler engel teşkil edemez. Normaldir de. Her ülke diğerleri ile anlaşmazlıklar yaşayabilir, zaman ve koşullar değişir ilişkiler normalleşebilir. Suriye ile Türkiye arasında da üst düzey görüşmeler yeniden başlayabilir.

İki ülke istihbarat yetkililerinin zaten birkaç yıldır temas halinde oldukları sır değil. Son dönemde ise Rusya ve İran’ın Erdoğan’a “akılcı yolu” göstermek için daha fazla çaba harcaması ve Erdoğan’ın seçim hazırlıkları ile birlikte üst düzey görüşmeler için elverişli koşullar oluşuyor.

Suriye meselesine gerçekçi yaklaşım da bunu öngörüyor. Türkiye’nin Suriye ile yeniden ve Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliği temelinde, Suriye yönetiminin “terör örgütü” olarak tanımladığı örgütlere karşı Türkiye’nin işbirliği yapması, Suriye’nin yeni anayasa ve siyasal süreci sağlıklı şekilde işletmesi ve sağlanacak barış ortamı Türkiye için de elzem.

Türkiye Gazetesi’nin “haberi” temelde bir iddia. Yılmaz Bilgen bu haber üzerine çıktığı Suriye yönetimine muhalif tv kanalında konuklardan biri olan Suriye Türkmen Meclisi Eski Başkanı Semir Hafız tarafından “Türk güvenlik güçlerine yakın bir isim” olarak tanımlandı. Ne demek istediği açık. Günümüzde İstihbarat örgütleri gazetecileri daha sık kullanıyor.

Haberin itiraz edilemeyecek tek yanı görüşme iddiası. Bunun dışında kalan bazı yerlerde cehaletin sergilendiğini görüyoruz.

Yılmaz Bilgen kendi okuyucusunun Suriye konusunda cahil olduğunu ve yazdıklarının sorgulanmayacağını düşünebilir. Ama Türkiye’de insanlar sadece Türkiye Gazetesi okumuyor ki. Bilgi alabilecekleri çok sayıda iç ve dış kaynak var.

Bilgen ilk olarak Ali Ahmet Said İsbir konusunda tam bir bombaya imza atıyor. Ali Ahmet Sait İsbir kim? Şair Adonis. Şiirlerini bir kısmı Türkçe’ye çevrilmiş, adı Nobel edebiyat ödülü için geçmiş, dünyaca ünlü Suriyeli şair. Ama Adonis’in bir kusuru var: Adonis Alevi. Yılmaz Bilgen’e göre bu da onu suçlu yapıyor.

“Adonis Esad’ı yöneten, ve hatta BAAS’ın üstünde bir konuma sahip ‘Meclis-i Milli’ üyesi olarak Esad’ın akıl hocalığını yapıyor.” Semir Hafız, Yılmaz Bilgen’in hayal sınırını ötelere taşıyor ve Esad’ın bu meclise rağmen karar alamayacağını söylüyor.

Düşünün, 11 yıldır dünyanın bütün devleri ile savaşan bir devlet başkanı “Alevi meclisi” tarafından yönetiliyor.

Türkiye’de Suriyelilerin zenci olduğunu, Suriye’de otomobil olmadığını sananlar vardı bir zamanlar. Hala var mı bilmiyorum. Şam’da bulunduğum zamanlarda en yetkili ağızlarımızdan birinden şunu duymuşluğum vardır: Esad’ı 12 kişilik bir Alevi şeyhleri kurulu yönetiyor! 12 sayısının “gizemi” bir yana itiraz etmeye kalktığımda anladım ki 40 alim yenilebilir ama bir cahil yenilemez.

Yılmaz Bilgen aynı geleneği sürdürmüş ve Adonis’i Esad’ın akıl hocası yapmış. Oysa Adonis ilerlemiş yaşı nedeni ile kendini ancak idare edebiliyor.

Bu arada Aleviler arasında Haydari – Kelazi kolları, bunlar arasında yaşanan “rekabet” gibi konulara da giriş yapmış.

Biliyormuş gibi yaptığı konular bunlarla sınırlı değil. Meşhur King – Crane raporuna da giriş yapmış. Belli ki Semir Hamza da konuyu bilmiyor. King – Crane raporu hangi koşullarda ortaya çıktı, hangi maddeleri içeriyordu, hangi devletler tarafından desteklendi, uygulamaya konulabildi mi gibi soruların cevabını bilmeden “tarih bilgilerini” ortaya koymuşlar. Komik olan Semir Hamza King – Crane’den bahsedince Yılmaz Bilgen’in meseleyi biliyormuş gibi cümle kurmuş olması.

Bu arada modaya uygun “Siyonizm vs” dediğiniz zaman ikilinin plan sandıkları ama aslında bir rapor olan çalışmanın ruhuna tamamen aykırı bir sonuca ulaşmakla kalmıyor, okuyucunun “işin ucunda Büyük İsrail var” diye düşünmesini sağlayarak okuyucuyu heyecanlandırıyorsunuz. Bir de İran’ı bununla da yetinmeyip PKK’yı habere eklediniz mi komplo teoriniz tamamlanıyor! Gözler FETÖ’yü arıyor doğal olarak, unutmuş olabilirler.1

Bu haber üzerine çakma Suriye kanalı yayın yapıyor ve Yılmaz Bilgen ile Semir Salha’yı konuk alıyor. Semir Salha “bu haberdeki ifadelerin izaha muhtaç olduğunu” ifade edince Yılmaz Bilgen haberdeki saçmalıkları ortaya çıkaran bu haklı eleştiriye cevap vermek yerine işi “Erdoğan 2023’te kaybederse ne olacak biliyor musunuz”a getiriyor.2

Suriye meselesi başladığı günden bu yana medyanın bir önemli bir bölümü kimi zaman cehaletten, kimi zaman bilerek yüzlerce yalan habere imza attı. Hala aynı heyecanla çalışanlar varmış demek ki. “Esad – Erdoğan görüşmesi olası” cümlesi dışında haber yönü olmayan bu gibi iddialar okuyucuyu yanıltmaktan başka işe yaramıyor. Alemi cahil zanneden Yılmaz Bilgen gibi “gazeteciler” ile Türkiye gibi “gazeteler” prim yapmaya devam ediyor.