Yurtta Ahlaksızlık Cihanda Ahlaksızlık KEMAL OKUYAN

Türk dış politikası ahlaksızlık saçıyor. Resmi görüşe göre, Türkiye Cumhuriyeti herkesin dostu! Bütün komşularıyla iyi geçinmeye çalışıyor, hep istikrardan yana... Herkes stratejik ortak, müttefik ve de satıcı, alıcı. Maksat muhabbet ve ticaret!

Rusya'yla ilişkiler günden güne gelişiyor, İran'la tarihsel bağlarımız var, Irak kardeş ülke, Suriye ile dostluk köprüleri kuruldu, Yunanistan müttefik, Bulgaristan komşu, Azerbaycan soydaş, Gürcistan ortak... Bir Ermenistan kalıyor...

Utanmasalar ona da "kardeş" diyecekler.

Böyle diyorlar ve her tür rezilliği yapıyorlar.

Emperyalizmin kirlettiği bir çağda "diplomasi" temiz kalamaz, üstelik adı üzerinde, "diplomasi"! Dikkatli hareket edecek, özenli bir dil kullanacak, çoğu kez yüze güleceksin...

Ama ilişkilerini bütünüyle sahtekarlık üzerine bina etmeyeceksin!

ABD bile, dış politikada daha açık, kendince daha namuslu. Evet, süper güç olmanın gereklerini yerine getiriyor. Sağa sola tehdit savurmadan hegemonik güç olamaz ama hiç değilse, "düşman" tarif ediyor, "dostluk" kriterlerini sürekli açıklıyor.

Yanı başımızdaki bütün ülkeler öyle ya da böyle ilişkilerini tasnif etmiş durumdalar. Diplomatik bir biçimde de olsa, kiminle yakın, kiminle gerilimli olduklarını resmi açıklamalardan izlemek mümkün.

Türkiye ise "herkes beni sevsin" istiyor. Herkes Türkiye'yi sevsin, Türkiye ise tuttuğunu öpsün!

İlginç bir tarz doğrusu. Ama ne beklenir ki? Filistin halkının sözcülüğüne soyunup İsrail'le stratejik ortaklık kuran bir ülkeyiz biz. Arap dünyasının çaresizliğinden, Arap politikacısının ihanetinden yararlanmak bu. Yoksa insanın suratına tükürürler ve emin olun Filistin'in gerçek direnişçileri, Lübnan'dakiler bunu yapmak isterler Türkiye'nin dış politika mimarlarına...

Şimdi aynı ahlaksızlık Rusya'ya karşı sergileniyor. Şimdi değil, başından beri de, şimdi ayyuka çıkıyor.

Kafkasya'da savaşın eli kulağındayken, geçen haftaki yazımda "Türkiye'nin sıcak çatışma alanı büyük olasılıkla Kafkasya olacak" diye vurgulamıştım. Çok emareler çıkmıştı, şimdi daha fazlası var.

Türkiye hiçbir bölgeye bu kadar sinsice sokulmamış, bu kadar çirkin bir hesabın içine girmemiştir. Emperyalizmi Kafkasya'ya taşıyan köprülerin neredeyse tamamında Ankara'daki çakalların mühendislik ve işçiliği bulunmaktadır. Bu köprüler Türkiye'yi de NATO'cu bir güç olarak Kafkasya'ya yerleştirmektedir.

Rusya'nın dış politikasına, Rusya'daki Putinci iktidara sahip çıkacak halimiz yok. Ama Türkiye'nin Rusya karşısındaki politikası bütün komünistler için, bütün yurtseverler için en hafifinden utanç kaynağıdır. Türkiye Rusya'ya karşı sürekli düşmanlık üretmektedir. Yugoslavya'nın dağılmasında Türkiye vardır. Yugoslavya'dan türetilen devletçiklerin ve en son Kosova'nın tanınmasında Türkiye vardır. Bulgaristan ve Romanya'nın NATO'ya sokuluşunda Türkiye vardır. Ukrayna'nın NATO ile ilişkilendirilmesinde Türkiye vardır. Azerbaycan'ın NATO standartlarında silahlandırılmasında Türkiye vardır. Çeçen ayrılıkçıların desteklenmesinde Türkiye vardır. Gürcistan'a silah satışında Türkiye vardır. Nerede Rusya'yı sıkıştıracak bir proje varsa, orada Türkiye vardır.

Ama Türkiye Rusya'nın dostluğunu istemektedir!

Bugünkü Türkiye'den dost olmaz. İşbirlikçi olur, maşa olur ama dost asla olmaz.

Ankara'daki çakallar demiştik, şimdi yeni hesaplar yapıyorlar.

Altında kalırlar. Sinsilik, saman altından su yürütme, bunlar bir yere kadar. Gün gelir, gizlenemez, bütün hesaplar ortaya döküldüğü gibi, açıkta kalıverirsin...

Gürcistan için Osetya ve Abhazya macerası bitmiştir. ABD, Tiflis yönetimini kullanmış, zaten umutsuz gözüken bu iki bölgenin Gürcü kontrolünden çıkmasına göz yummuştur. Amaç Gürcistan'ın NATO üyeliğini hızlandırmak ve Rusya'yı uluslararası kamuoyunda güç duruma düşürmektir. Bu açıdan ABD planı tutmuştur.

Bir sonraki aşama eğer Azerbaycan-İran savaşı için zemin yaratmak olmayacaksa, Karadeniz'den Rusya'yı çıkarmaya kalkışmaktır. Türkiye burada NATO'nun maymunu olmaya adaydır, Karadeniz İşbirliği filan, hepsi hava cıva haline gelecektir.

Sonra Türkiye'de yaşayan Kafkas halklarının öfkesi... Gürcü yönetimi lehine tek bir ses geliyor mu? Trabzonspor eskisi Arşil ve Şota yetmez... Abhazlar ve diğerleri ayağa kalkmış durumda, yıllardır ilk kez bu kadar öfkeliler Ankara'ya...

BTC boru hattı Türkiye'nin zayıf noktasıdır demiştik, şimdi herkes BTC'nin zayıf noktası Türkiye'dir demeye başladı. Üstelik Gürcü-Oset savaşından hemen sonra! Bu "dava" artık kapanmaz. Türkiye burjuvazisi inkar ve imhayla yarattığı Kürt sorununa kan sulayacak bir boru hattı inşa etmeyi de becermiştir.

İran dedik... Hani ABD'nin stratejik kölesi Türkiye'nin dostu! Vaşington iki uçak gemisi daha yolladı İran'a doğru. Türkiye'ye "seçimini yap" diyecekler. Oysa Türkiye seçmiş yolunu aşağılık bir misyon uğruna. Ne olacak, "biz herkesin dostuyuz" mu denecek?

Ve önümüz kış, enerjide kendi kendini tamamen bağımlı hale getiren Türkiye'de, gerilim tırmanır, Rusya ve İran üzerindeki ABD baskısı artarsa ve bunun sonucunda doğalgaz vanaları bir bir kesilirse, uşak ruhlu yönetici sınıfımızın icraatlarının bedelini yine halkımız ödemiş olmayacak mı?

[email protected]