Afganistan yazısı…

Afganistan uzun süredir gündemden uzak. ABD’nin “umut kaynağı” başkanı Obama’nın öncelik sıralamasında en üst sırada yer alan bu ülkede çok boyutlu bir savaş tüm yoğunluğuyla devam ediyor. Ancak, NATO toplantılarındaki asker gönderme pazarlıkları dışında medyada Afganistan haberleri fazla yer tutmuyor.

Yakın dönemde ABD birlikleri insansız uçaklarla gerçekleştirdikleri saldırılarını yoğunlaştırdılar. En son Pakistan’daki bir saldırıda, Aralık ayında bir ABD üssüne düzenlenen ve 7 CIA görevlisinin ölümüyle sonuçlanan saldırının planlayıcılarından bir El Kaide liderinin geçen hafta öldürüldüğü haberi geldi. Yine Taliban’ın iki numaralı liderinin yakalanışından bir ay sonra tutuklandığı anons edildi. Taliban saldırıları ise devam ediyor.

ABD’nin Kandahar’daki operasyonlarını “hali hazırda başlattığı” söyleniyor. Ancak Taliban’ın kalesi sayılan bu bölge için sürdürülecek savaşın hayli çetin geçeceği açık. ABD ve NATO birliklerinin komutanı Stanley McChrystal, “bölgeye giden yolları ve kritik noktaları belirleyerek operasyon üzerinde çalışmaya başladıklarını” söylüyor. Yani hali hazırda başladığı söylenen askeri faaliyetler, harita üzerinde yapılan planlamalar.

Taliban’ın kaybettiği bildirilen Marcah kentini geri almak üzere saldırılarını sürdürdüğü de gelen haberler arasında. Bu bölge, NATO birliklerinin “müşterek” adını verdikleri bir ortak operasyonla ve hayli zorlu bir biçimde Taliban’dan arındırılmıştı. Benzer bir operasyon Kandahar bölgesinin bütünü için tasarlanıyor. Marcah’de Taliban militanlarının varlığının –sayılarından bağımsız olarak- güçlü bir şekilde hissedildiği belirtiliyor. İşbirlikçi Afgan yönetimiyle çalışan bir görevlinin kafasının kesilmesi gibi gelişmeler bununla ilişkilendiriliyor. 80 bin nüfuslu kentte 4 bin NATO ve Afgan askeri görev yapıyor. Nihai “temizlik”in nasıl yapılacağına dair askeri görevliler dahi kafa karışıklığı işareti veriyor. Genel olaraksa bunun kritik bir sınav olduğu düşünülüyor. ABD ordusu ve NATO, ‘yerinde eğitim’ yapıyor.

Afgan halkının tüm bu operasyonlar sürerken yaşamını olağan bir şekilde sürdürmesi mümkün görünmüyor. Zaten Afganistan’da birkaç kuşaktan beri “olağan bir yaşam” kavramının karşılığı yok. Yokluk ve sefalet içindeki Afganlar da, uyuşturucu çetelerinin parçası olanlar da olağanüstü koşullarda yaşıyorlar. Afganistan’ın işbirlikçi yönetimi de yokluk ve sefalet değil ama uyuşturucu çetelerinin bir parçası olarak bu tablodaki yerini alıyor. Görüntüde yalnızca Devlet Başkanı Hamid Karzai’nin Kandahar yönetiminde görevli erkek kardeşinin adı geçiyor uyuşturucu ticaretiyle ilgili olarak ama… şöyle diyelim, Afganistan’da yokluk ve sefalet içinde değilseniz, uyuşturucu ticareti işindesiniz demektir. Dolayısıyla işbirlikçi Afgan yönetiminin biraz da mecburiyetten bu işin içinde olduğunu düşünebiliriz.

Uyuşturucu işinin ucundan tutan Afgan yönetiminin diğer ucundan tutan Taliban ile temasları ise, "barış görüşmeleri" formatına ulaşmış olmasa da sürekli gündemde.

Öte yandan, Afganistan’a borç sağlayan ülkeler, Kabil’in 1,6 milyar doları aşan borçlarını “iptal” ettiler.

Son dönem yapılan operasyonlarla birlikte, aslında Afganistan’da uyuşturucu yollarına dair yeni düzenlemeler yapıldığı anlaşılıyor. Tam bu ifadelerle olmasa da ajans haberlerine yansıyan hikayelerden tablonun bu yüzüne dair fikir edinmek mümkün. Türkiye’de son dönem yürütülen uyuşturucu operasyonları da bu sürecin bir parçası olarak görülebilir. Özetle, Afganistan’da bir kez daha “uyuşturucu pastasının paylaşımına” dair bir savaş yoğunlaşıyor denebilir. NATO birliklerinin komuta kademesindeki yeniden yapılanmadan, Afganistan’a daha büyük yığınak yapma ihtiyacına kadar bütün dönen askeri tartışmaları bir de bu pencereden değerlendirmekte yarar var.

Önceki gün Afganistan’ın doğusunda Sonsuz Özgürlük Operasyonu kapsamında konuşlandırılan 20 bin kişilik ABD birliklerinin komutasının NATO’nun komuta ettiği 100 bin kişilik ISAF gücüne kaydırılacağı açıklandı. Aslında her iki gücün komutanlığını da McChrystal yapıyordu. Yine de Özel Kuvvetlerin bir bölümünün komutasının NATO'ya devredilmeyeceği belirtiliyor. Tüm bu düzenlemelerin "sivil kayıplarını" engellemek için yapıldığı da ekleniyor.

Bu da "yerinde eğitim"in bir dersi olmalı.

***

Rusya federal narkotik denetim servisinin yöneticisi Viktor İvanov, Afganistan'daki uyuşturucu üretimi ve ticaretiyle ilgili daha etkin önlemler alınmasını istediklerini açıklıyor. "Uyuşturucu trafiği, ürünün yetiştirildiği yerden başlar" diye vurguluyor.

65 milyar dolarlık yıllık "üretimin" 500 milyon'unu köylülerin aldığını, 150-300 milyonunu Taliban'ın aldığını söyleyen İvanov, geri kalanın uyuşturucu mafyasına gittiğini belirtiyor.

***

Afganistan Obama'nın birinci önceliğiydi. Orada ne yapılacağını bilmiyorduk tam. Ama "Afganistan'ın yeniden inşası ve demokratikleşmesi" konusunda bir şeyler olmadığı kesin. Öyle olsa, bu konuda medyada yer yerinden oynuyor olurdu. Bugün Afganistan'da asıl olarak uyuşturucu pazarlıkları ve askeri eğitim süreçlerinin içiçe geçtiği anlaşılıyor.

Hep öyleydi, de diyebilirsiniz. Ara sıra hatırlamakta yarar var.