Kübalılar’a cep telefonu izni

Raúl Castro'nun Küba Devlet Başkanlığı'na resmen getirilmesinin üzerinden bir sene geçmesi nedeniyle geçtiğimiz iki haftada birçok yayın organında "Castro'nun 1 Yılı" benzeri değerlendirmelerle karşılaştık. Bu değerlendirmelerden burjuva basında en sık görüleni olan "Castro Küba'da birçok değişim sözü verdi, fakat bunların henüz çok azını hayata geçirebildi. Şimdiye kadar ancak Kübalılar'a cep telefonu, bilgisayar, elektronik aletler satın alma ve otellerde kalma izni verildi" şeklinde olanı. Bu mesele çok konuşulduğu için ben de bna değineyim dedim.

Söylenmesi gereken ilk mesele şu olmalı: Raúl'ün oldukça fazla konuda "değişim" (sözcüğün çağrışımlarına girmiyorum) sözü verdiği doğrudur. Raúl, Başkanlık seçilmesinden bu yana sık sık, büyük bir dürüstlükle Küba'nın çok sayıda sorununa işaret etti.

İkincisi, bir bakıma Raúl'ün söylediklerinin henüz çok az bir kısmının gerçekleştirilebilmiş olduğunun da doğru olduğudur. Fakat hemen eklemek gerekir. Hiçbir ülkede, hele ki sosyalist bir ülkede, büyük sorunlar birkaç ay gibi kısa zamanlarda çözülemez. Sosyalist bir ülkede sorunların çözümünün daha fazla zaman alacak olması, iki düzen arasındaki "çözüm" mantığının farklılığında yatar.

Örneğin, Küba'da ulaşım sorunu olduğu bilinen bir şeydir. Gerçi geçen yıl bu konuda büyük bir atılım yapıldı ve ulaşımda ciddi bir rahatlama sağlandı, fakat sorun birçok yerde devam ediyor. Biz, örneğimizi daha iyi anlatabilmek için daha somutlaştıralım: Havana ve İstanbul gibi iki kentte şehir içi otobüslerin sayısının yetersiz olduğunu, insanların kalabalık otobüsler nedeniyle bir yerden bir yere gidemediklerini düşünelim. İstanbul'da "çözüm" kolaydır. Bilet fiyatlarını artırırsınız, otobüslere talep düşer. İşte sorununuz çözülmüştür. "Düşen talep" aslında gelir dağılımında alt sıralarda bulunan bir insan grubunu temsil ediyormuş, böylesi bir çözüm bunların ulaşım hakkının ellerinden alınmasıymış, dolayısıyla çözüm falan değilmiş... Serbest piyasanın mantığında bu soruların yeri yoktur.

Oysa Havana'da bu sorunu çözmek için, fiyatlarda değişikliğe gitmeden otobüs sayısını artırmanız gerekir. Dolayısıyla sorun, ülkenin genel ekonomik durumuna bağlanır. Ülke, kısıtlı bütçesini önceliklere göre dağıtacaktır. Bu gerçek bir çözümdür, fakat serbest piyasadaki gibi sihirli değnekle değmişçesine yapılamaz.

Merak etmiş olanlar için de not düşelim: İstanbul'da şu an tek otobüs bileti 1,40 lira, Havana'da ise 5 kuruş civarındadır.

Zaten Raúl de Aralık ayında yaptığı bir konuşmasında bu yavaşlığa değinmiş, fakat bunların kısa sürede çözülemeyeceğini, sabırlı fakat ısrarcı olmak gerektiğini söylemişti.

Üçüncü bir nokta, burjuva basınında "gerçekleşen değişimler" olarak adlandırılan cep telefonu vs. başlıkları, Raúl'ün yaptıkları arasında da, yapacağını ilan ettikleri arasında da önem bakımından ufak bir parçayı temsil etmektedir.

Ne var ki, "Ay cep telefonuna bile yeni izin vermişler, yazık bu Kübalılar'a" hissiyatı uyandırmak, daha genel olarak ihtiyaç ve tüketim mantığının iki düzen arasındaki radikal karşıtlığına hiç değinmeden, tüketim mallarına ulaşım üzerinden sosyalizme saldırmak eskiden beri sık kullanılan taktiklerden birisidir.

Kübalılar'a cep telefonu kullanımının izin verilmesi meselesini inceleyerek, genel olarak benzeri değişimi nasıl okuduğumu aktarmaya çalışayım. Ve gerçeklerimizi bir kez daha konuya başlamadan tekrar edelim. Kısıtlı kaynaklara sahip yoksul bir ülke olan Küba'nın, cep telefonu ve servis sağlayıcı hizmetlerini tüm halka makul fiyattan sağlayacak altyapısı yoktur. Küba'nın ihtiyaçları düşünüldüğünde, bunun öncelikli olması gerektiğini düşünmek de saçma olacaktır.

Kübalılar'ın iletişim konusunda sorunu yoktur. Telefonla görüşme ücretleri çok düşüktür, ve kent sokaklarında neredeyse iki apartmandan birinin altında telefon bulmak mümkündür. (Evlerdekiler hariç tabii, "Ay, sokakta mı var bir tek telefon" denmesin!). Raúl'ün yaptığı değişiklik öncesinde, Kübalılar'ın cep telefonu hattı alma hakları yoktu, zira hat almak için peşin verilmesi gereken para 110 dolar olduğu için, normal bir Kübalı'nın bu fiyatı ödeyemeyeceği düşünülüyordu. Yabancıların ise birden fazla sayıda hat alma imkanı vardı.

Raúl'ün kabul ettiği ve mücadele etmek niyetinde olduğu önemli gerçeklerden birisi, Küba'da yeni bir zengin kesimin ortaya çıktığıdır. Değişiklik öncesi bu zenginler, genellikle de gösteriş meraklısı oldukları için, ilk iş bir cep telefonu alırlar, sonra da üniversitede okuyan yabancı bir öğrenciye bir miktar para verip hat kiralarlardı.

Değişiklik sonrası hat alma fiyatı 50 dolara düşürülmüş, ve Kübalılar'a da serbest bırakılmıştır. Ancak bu fiyat da, normal bir Kübalı'nın hemen verebileceği bir para değildir. Öyleyse bu değişikliğin gerçek anlamı ne?

Ben, bu değişiklikleri, Küba'daki yeni zenginlerin yeni "ihtiyaçlarını" sağladıkları karaborsanın yasallaştırılması anlamına geldiğini düşünüyorum. Böylece hem karaborsanın alanı kısıtlanmış olacak, hem yeni yasallaşan bu pazar devlet kontrolünde olacağından vergi alınacak, hem de - ki bence en önemlisi bu - bu pazardan mal alan yeni zengin Kübalılar'ın kimler olduğu ortaya çıkacak. Böylece gelirlerinin kaynağı şaibeli kişileri araştırmak da kolaylaşacak.

Yalnızca girmiş olduğum bu konuyu gelecek hafta açacağım, ve Türkiye'den giden turistler arasında en yaygın efsanelerden olan "Adamlar turistleri kazıklamak için iki para icat etmiş" meselesine de bu açıdan yaklaşarak bir açıklama sunmaya çalışacağım.

Portalımızda "Yazarlarımız okurla buluşuyor" bölümünün açılmasıyla birlikte, artık sorularınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

[email protected]