Analizi boş verin, seyrettiğiniz pornodur

Okuduğunuz bir analiz yazısı değildir. Bu satırların yazarı bugünkü dünyanın bir analiz konusu olmaktan çıktığını düşünmektedir. Neyi analiz edeceksiniz? Bir noktadan sonra kaosun, belirsizliğin, tutarsızlığın peşine düşmek onlara olmadık anlamlar yüklemekle sonuçlanabilir ancak. Trump’ın, Macron’un, Netanyahu’nun, Erdoğan’ın ve diğerlerinin her davranışını, her konuşmasını, falanca zirveden çıkan bir anlaşmayı didik didik etmek, Fatih Terim ya da Aykut Kocaman’ın sahaya sürdüğü 11’i saatlerce masaya yatırmaktan farksızdır.

Her şey ama her şey çok açık. Kapitalizm can çekişiyor ve ölümünü insanlığı yavaş yavaş yok ederek geciktirmek dışında çıkışı yok. Evet, analize filan gerek duymuyoruz. Gerçek şudur ki bugünkü dünya sistemi yoksul insanların kanını emerek ayakta duruyor.

Hep birlikte enerji ve hammadde kaynakları, yeni yatırım alanları ve pazarlar ile ucuz işgücü arayışı içindeki uluslararası tekellerin “çıldırma” anına tanık oluyoruz. Daha önce de yaşanmıştı; şimdi daha paçoz, daha kontrolsüz, daha yıkıcı bir hâl aldı emperyalist barbarlık.

Analize gerek yok; iki temel mesele var: Hep birlikte işçilerin, emekçilerin boğazını sıkıyorlar onları daha fazla sömürmek için, bu bir. Sonra da birbirleriyle boğazlaşıyorlar, pastadan daha fazla pay kapabilmek için, bu da iki…

Bu artık bir analiz konusu değil.

Bugün dünyanın tepesindeki ülkenin tepesindeki bir ahmak insanlığı yok edecek bir nükleer savaşı tetikleyebilecek bir saldırganlığı sosyal medyadan büyük bir laubalilikle müjdeledi ve rakip ülkeye mesajını yolladı: Hazır ol Rusya!

Bu ahmağın elinin altında füzeler var, onların yeni ve akıllı olmasıyla övünüyor, yeni ve akıllı füzeler Suriye’de yoksul insanları öldürecek, bununla ilgilenmiyor bile. Ahmak Rusya’ya mesaj veriyor, Suriyelilerin lafı mı olur, onlar yok olabilirler, bir sakıncası yok, “nabeeer Putin, gördün mü füzelerimizi…”

Siz bu satırları okuduğunuzda hep birlikte o füzeleri görmüş olabilir ya da Trump’ın “saldıracağız demedim, Ruslara selamlarımı yolladım” diyerek attığı twiti yaladığına tanık olabiliriz. Şaşırmıyoruz, saldırganlıkla tutarsız davranışlar bir arada son derece “tutarlı”. Trump bugünkü dünyanın tepesine gerçekten yakışıyor.

“Füzeleri yolluyorum” diye twit atıyor. Bu davranış ile Suriye’de hükümet güçlerinin muhaliflere kimyasal silahla saldırdığı yalanına “inanmak” arasında herhangi bir kalite farkı bulunmuyor. Yalan diyorum, çünkü hiçbir biçimde Esad’ın avukatı olmasam da, bugün Suriye’de hükümetin en son yapacağı şeyin kimyasal silah kullanmak olduğunu biliyorum. İşin ilginci bunu herkes biliyor. Bizim hükümetimiz de… Ama “kimyasal silah kullanımının ardında Şam’daki rejim olduğuna dair güçlü veriler var” diyebiliyor iktidarımız.

Topyekûn yerlerde sürünüyorlar.

Kendilerine Beyaz Miğferler adı verilen bir provokatör topluluk videodan bazı görüntüler yayımlıyor ve “kimyasal silah kullanıldı” diyor. Bu görüntüler sahte olabilir. Kimyasal silahı muhalifler kullanmış olabilir. Bir üçüncü seçenek yok. Suriye’den yalan haber geçmek için kurulan şirketleri, bu şirketlere emperyalist devletlerin aktardığı paraları ayrıntısıyla biliyoruz. Tarih boyunca emperyalistlerin nasıl yalan söylediğini biliyoruz.

Beyaz Miğferler “kimyasal kullanıldı” diyor. ABD “Esad bir hayvandır, cezalandıracağız” diyor. Fransa’nın başındaki sersem “kabul edilemez, harekete geçeceğiz” diyor. Ankara’daki Saray “kuvvetli veriler var” diyor. Suriye’ye Türkiye’nin himayesinde yeniden giriş yapan ve ABD planlarını bozduğu iddia edilen Özgür Suriye Ordusu “ABD füzeleri ateşlenir ateşlenmez hükümet güçlerine saldıracağız” diyor.

Eskişehir’de onlarca insanı yalan ihbarla işten attırmakla yetinmeyip katliama kalkışan manyağın davranışıyla kimsenin inanmadığı bir yalanın peşinde dünyayı bir yıkıma doğru sürükleyen süper gücün davranışı arasında bir uyum var.

Kapitalizmden bu kadar. “Ama ya Putin” demeyin sakın! Rusya tutarlı, Rusya barışsever, Rusya güven veriyor…

Öyle mi? Tutarlılık? Erdoğan’la ilişkisine bakın, görürsünüz tutarlılığı… Barış? Trump’ın füzeli twitinden önce Rusya’nın yeni kitle imha silahlarını birer sanat eseriymişçesine bütün dünyaya tanıtan Putin değil miydi… Güven? Suriye politikasının satır aralarını okuyun ve örneğin Suriye’ye güven veriyor mu bir düşünün.

Putin Trump’a göre sayısız gömlek “kaliteli”dir lakin bir şey değişmemektedir: Kapitalizm fena halde çürümüştür. Her yerde!

Binali Yıldırım’a, evet Binali Yıldırım’a bile "Tweetler atarak birbirlerini tehdit ediyorlar. Kardeşim, dünya, bölgenin geleceğini sizin karşılıklı atışmanıza milyonlarca insanın yok olmasına seyirci mi kalacak" dedirten bir dünya sisteminden söz ediyoruz.

Bütün bunlar bir analize konu olabilir mi? Yoksa kapitalizm artık fazlasıyla çıplak, fazlasıyla pornografik midir?