Liberalizmden Kurtulma Çabaları

Bilgi ve haber artık istemediğimiz kadar önümüzde. Evet, istemediğimiz kadar! Bilgiler ve haberler ne yapılması gerektiğini pek de gizlisi saklısı kalmamış biçimde önümüze koyuyor. Sorumluluklarımızı gözümüze sokuyor. Biz insan türü olarak yine de onlardan kurtulmanın yollarını buluyoruz. Öncelikle anlamıyoruz. Tüm bilgi sağanağına karşın anlamıyoruz. Akıl kapasitemiz kısıtlı. Anladıklarımızı da işimize gelmediği için, kötülüğümüzden ötürü anlamazlıktan geliyoruz. Aptallık ve karaktersizlik, iki temel hastalığımız.

Egemenler şunun farkında: Kapitalizm dünya ölçeğinde ciddi bir tüketim boykotuyla bile üç dört ayda çökertilebilir. Yerine büyük olasılıkla yine kapitalizm kurulur, ama tüm siyasal dengeler bir anda değişebilir. O yüzden işi sağlama almak zorundalar. Sistem bilgi akışını artık kesemez, ama onu bugün yaptığı gibi kolayca bulandırabilir. Bilgiyi kirletme konusunda en büyük silahı liberalizm. İşte o yüzden, toplumdaki sayıları pek kabarık görünmese de, liberallerle bu kadar uğraşıyoruz, uğraşmamız gerekir. Liberaller akıl ve bilginin çamurudurlar.

Ufuk Uras bey ve liberal takımı darbeci avcılığı yapıyor. Darbeye karşı çıkmak demokratlığın temel koşulu, öyle mi, öyle. Askerlerin politikaya müdahalesi demokrasiye hep zarar vermiştir. Doğru mu, büyük ölçüde doğru kabul edelim. 12 Mart ve 12 Eylül faşist darbeleri sol düşmanı ve sapına kadar Amerikancıydı, o yüzden solun büyük bölümünde asker sempatisi yaratmak zordur, tersi ise çok kolaydır. İşe bu noktalardan baktığımızda Ufuk bey haklı görünüyor.

Peki gerçek tablo bu mudur? Gizli olduğu öne sürülerek tutuklu sanıklara verilmeyen iddianame ve deliller iktidar yanlısı medyaya saati saatine servis ediliyor. Sanıkların ve sanık olmaktan korkan on binlerin savunma hakkı bulunmuyor, ama saldırı hakkı sonsuz. Bu demokrasi midir? Liberallerin "büyük demokrasisi" temel amaçsa gerisi teferruattır. Sıradan insanlar telefonları kapalıyken bile şaka yapmaktan irkilir hale getirildi. Liberaller demiyor muydu, darbe rejimi insanları politikadan korkuttu. Bu nedir? "Büyük demokrasi" temel amaçsa onlar da teferruattır. Liberaller insan hakkı mücadelesini solun başat gündemi haline getirdiler. Oysa mevcut polis devletinde insan hakları dümdüz geçiliyor. İnsan haklarını hiçe sayanların insan hakları dikkate alınmaz!

Darbe nedir, darbeci kimdir? Faşizmin yeni biçimleri, emperyalizmin bugünkü stratejileri, taktikleri ve ittifak güçleri nelerdir? Liberal, bunlara bakmıyor. Liberal, kafalardaki düşünülmeden kesinleştirilmiş kodları kullanıyor propagandasında. Türk milliyetçiliği: Çok kötü. Darbe: Çok kötü. Ordu: Faşist. Orduya karşı çıkan: Demokrat. Kürtçülük: Yandaş güç. Avrupa: Darbe zamanlarında sığındığımız... Bu kodlar üstünden düşünür gibi yaptığınızda çok önemli başka kavramlar kolayca göz ardı ediliveriyor. Polis??? 1 Mayıs 1977'nin, daha onlarca katliamın sözünü bile etmeyen, aksine yüzsüzce Taksim'i 1 Mayıs'a kapayan, Hrant Dink'i göz göre göre vurduran güçler demokratik işler mi yapıyor. Beyin üç kavramı üst üste kullanmışsa dördüncüsünde yorulur. Evet, öyle olduğuna bizi neredeyse ikna ediyor Urasgiller.

Karşıdevrimciler romanında liberal karşıdevrimcilerin ruh hallerini anlamaya, anlatmaya çalıştım. Onların mantıklarının nasıl çalıştığını çözümledim. Tüm iyi niyetli yaklaşımlarıma karşın sonuç şunu gösteriyor: Ortada ciddi bir anlama eksikliği, entelektüel görünümlü perişan bir cahillik yatıyor. Kemal Okuyan, Sungur Savran ile ilgili yazdığı yazıda, ben mi anlatamıyorum, o mu anlamıyor diye boşuna çırpınmasın. Sonunda Kemal'in de kabul ettiği gibi burada bilinçli bir anlamama hali esastır. Ya da buna taktik aptallık diyebiliriz. Tek yönlü düşünme ve tek yönlü okumanın doğal sonucudur. Altında da zeka yetersizliği kadar, sorumluluklardan kaçma isteği, kolaya kaçma insani tavrı sırıtır.

Cumhuriyet okurları için söylenir, tek yönlü okuyorlar, hayata tek yönlü bakıyorlar diye. Evet, Cumhuriyet okurları arasında sanırım çoğunluk böyledir. Ama dikkat ediniz, inceleyiniz Radikal ve Birgün okurları kadar tek yönlü okuyan, başkalarının ne dediği ve niye öyle dediğiyle zerre kadar ilgilenmeyen bir yığın bulamazsınız. Onda dokuzu böyledir. Evrensel okurları için bile söyleyemeyiz aynı şeyi. Birgün ve Radikal... Dikkat ediniz.

Liberal kesimdekilerin tümünün aptal ve veya kolaycı solcu olduğunu iddia etmiyoruz. Söz konusu faşist (liberal diyemeyeceğim) düşünce bariyerini aşıp onlara yaklaştığınızda, yarısından çoğunu farklı şekilde de düşünülebileceğine ikna edebiliyorsunuz. Böyle örneklerle karşılaşıyorum. Tek bir insanın liberal hastalıktan kurtarılması bile önemlidir ya, sayıları nedeniyle bizim liberalizmle bu kadar çok ilgilenmemiz, yineliyorum, zehirleyici toplumsal etkileri, düşünceyi ve eylemi felç edici etkileri yüzündendir.

Ve yine öncelikle liberallerin gerçekten liberal mi, yoksa basbayağı faşist mi olduklarını tartışmak gerekiyor. Ad verip işi kapatma kolaycılığıyla değil, tam tersine SS'lerden, CIA'den alınmış propaganda taktiklerini geçersizleştirme bakımından, eni konu kafa yorarak, araştırarak. Çok sık kullandıkları bir taktik: Yalan sandviçi. Ortaya lezzetli bir küçük gerçek parçası koyuyorlar, etrafına sardıkları koskoca bir yalan ekmeğini, sahte entelektüel mayonez yardımıyla yutturuyorlar. Hem şeriatçı, hem Amerikancı olan AKP hükümetini, orduya karşı olduğundan (onu dahi her gün yeniden irdelemek gerekiyor) demokrat gösterme hamburgerleri en revaçta ürünleri. Düşünce özgürlüğü ve demokrasi burgerleri çok tutulan başka malları arasında yer alıyorlar. Düşünce özgürlüğü burgerlerinin ortasında yağlı bir 301 parçası konulmuş. Eleştiriye tahammülsüzlük, hiçbir şekilde tartışmama, kendileri gibi düşünmeyeni her yolla susturma alışkanlıklarını bununla kolayca yutturuveriyorlar. Barış cipsleri de iyi satıyor. Bir yandan kanla ve savaşla besleniyor, ısrarla savaşan bir gücü desteklemekten geri adım atmıyorlar, öte yandan masumu oynuyorlar.

Başka bir geçerli taktik: Ötekileştirmek. Bu terimi pek severler ve sık kullanırlar, ama en büyük ötekileştiricilerden biri de kendileridir. Ergenokon operasyonun altında başka amaçlar mı gördünüz, darbeci oluveriyorsunuz. En büyük tehlike AKP'dir mi dediniz, orducu, postal yalayıcı hanesine sokuluyorsunuz. Hele bir "ulusalcı" bandı taktılar mı kolunuza, en pis muameleleri bile hak ediyorsunuz.

Gerçek sol propagandanın halk katında etki göstermesi için onun çok inanılarak yürütülmesi gerekiyor. Bu körü körüne bir inanç değildir ama. Her gün yeni doğrularla, bilgilerle, tartışmalarla sınanan bir hakikate dayanması gerekiyor sosyalist propagandanın. Ancak öyle olduğunda gerçekten sonuna dek inanılan bir içerik kazanacağının unutulmaması şart. O yüzden biz, en azından kendim için konuşayım, ben, her söylediğimi akşam yeniden tartıyorum, "acaba?" diyorum? İşte size bir ölçüt daha: Liberallerde ve ötekilerde bunu göremezsiniz. Çünkü birçoğuna akılları ve bilgileri değil çıkarları mantık yürüttürüyor.

Yine de iyi niyetli insanlara sol yazarlar, siyasetçiler arasında bir tercih yapmaları noktasında önemli bir ölçütü kullanmalarını önerebiliriz: Kim piyasacı, kim kapitalizme gerçekten karşı, kim sistemden mali yönden yararlanıyor ve sistemin devamından yana (en azından medyada, yayıncılıkta, edebiyatta...), kim hangi dış odaklarla mali ilişki içinde, kim tarikatlarla bağlantılı, kim devletle (hani liberallerin sık bahsettiği demokrasi düşmanı devlet bürokrasisiyle) içli dışlı, kim sermayenin ve sermaye medyasının gözdesi, inceleyin ve yargınızı buna göre verin. Böyle bağlantıları kabul ediyorlarsa, fakat "Eee, demokrasi için..." "Eee, Türkiye için..." "Eee millet için..." vs diyorlarsa, bilin ki o gerçek sosyalist değildir. Solculuğu da tartışma götürür.

Liberal etkiyi kırmak için akılcı yöntemler kullanmamız gerekiyor. Şok taktikler, dikkat çekmeler, yadırgatıcı etkiler... Tüm bunların sağlam bir içerikle yürütülmesi gerekiyor. Ve burada da yadırgatıcı etkiyi dozunda kullanmak önemli. Liberallerin sağlam akıl bariyerleri doz aşıldığı takdirde bu kez de aşırı duyarlılıktan ötürü kapanıveriyor. İşimiz zor. Ama imkansız değil.