Rennan Pekünlü’ye özgürlük

Aydınlanma, laiklik ve cumhuriyet atılımlarının sınıf mücadeleleri ile giden evrensel bir tarihi vardır. Evrensel olması farklı zaman ve mekandaki olguların tarihsel olarak genellenebilmesindendir ve başlıca üç ayrı dönem tanımlanabilir.

Aydınlanma, laiklik ve cumhuriyette ilk sıçrama antik dönemdedir.

Göçebe kuzeyli kavimler yerleşik tarım yapan ve düzenli artı ürünleri olan güneydeki kabilelerin üzerine çöreklenirler. Bir kast sistemi oluşur, üstte toprak sahibi soylular ve altta köylüler. Din köylülerin zor olmaksızın ürünlerini teslim etmelerinin aracı olur, tapınak depoları dolar taşar. Sofu ve cahil bir köylülük yaratılan bir mekanizmadır.

MÖ 700 gibi bu katı ve değişmez gibi gözüken toplum hareketlenir. Denize yakın coğrafyalarda ticaret, mal üretimi, zanaatlar iki sınıfın arasını dolduran özgür ama soylu olmayan yeni bir sınıf yaratır, kabile düzeni iktisadi ilişkiler ve sınıf mücadeleleri ile bozulur. Atina’da bu sürecin sonunda ortaya çıkan rejim insanlığın bir aydınlanma dönemidir, laiklik ve cumhuriyet ile birlikte gider.

Bu sürecin evrensel olmasının nedeni çok benzer süreçlerin Çin’den Hindistan’a kadar yaşanmış olmasıdır.

Bu ilk aydınlanma döneminden kölelere düşen şey sadece tarlalarda değil, atölyelerde de çalıştırılmaları olmuştur. 

İkinci dönem ortaçağda feodalizmden çıkıştır.

Hıristiyanlık ve daha sonra Sünnilik toprak kölelerinin yaratılmasında aktif ve başat araçlar olarak kullanılmıştır. Tüm yaşam doğumdan ölüme dinselleştirilmiş, değişmez, mükemmel ve insan aklının alamayacağı bir dogmatik dünya tasarımı köylülerin sömürüsünün en can alıcı mekanizmasına dönüşmüştür.

14. yüzyıldan itibaren bin yıldır devam eden düzen sarsılmaya başlamış, kentleşme, soylu olmayan sınıfların ticaret ve mal üretimiyle zenginleşmesi toplumu dinamik hale getirmiştir. Tüm dogmalar sorgulanmış, feodalizmin kaleleri tek tek düşmüş, yeni bir aydınlanma, laiklik ve cumhuriyet dönemi açılmıştır. Büyük Fransız Devrimi bu tarihsel atılımın doruk noktasıdır.

Avrupa Komisyonu Başkanı gerici Barroso AKP’ye destek olmak için 2008’de Türkiye’ye geldiğinde, “Laiklik zorla dayatılamaz” demişti. Oysa Fransız devrimi kiliseye ve soylulara öyle bir laikliği dayatmıştır ki, bugün gericileşen burjuvazi buna sahip çıkamamaktadır.

Feodalizmin toprak köleleri cumhuriyetin fabrika işçilerine hızla dönüştüler ve kendi cumhuriyetlerini ve aydınlanmalarını aramaya başladılar, sınıf mücadelesi yeni bir dinamik kazandı. Burjuvazi daha iktidarının keyfini sürmeden korkuyla gericileşti ve dini yardıma çağırdı.

Üçüncü aydınlanma, laiklik ve cumhuriyet dönemi ise bu aranışın ve mücadelenin sonunda Ekim Devrimi ile geldi.

Geçen hafta 97. yılını kutladığımız Ekim, Çarın teknokratlarının aydınlanması için bin yıl biçtiği halkları  kırk yıl içinde uzaya taşıdı, Sovyetler Birliği’ni en çok kadın bilim insanına sahip ülke haline getirdi.

Şimdi soruyoruz, aydınlanma mücadelesinin neresindeyiz diye? Günümüzde toprak soyluluğu mu var, feodalizm mi kaldı? Aksine ömrünü tüketmiş bir kapitalizm son uzatmayı oynuyor ve ölmemek için dini siyasi bir araç olarak kullanıyor.

Soruyoruz şimdi, Türkiye’de ikinci döneme denk gelen 1923’e dönmek mümkün mü diye? 1923’ün öncü sınıfı emperyalist düzenin içinde her türlü kötülükle uzlaşabilecek kemiksiz ve gerici bir sınıfa dönüştü.

Aydınlanmanın, laikliğin ve cumhuriyetin tek koşulunun sosyalizm olduğu evrensel bir alt üst oluş dönemindeyiz.

Bu koşullarda, herkesi 18 Kasım öğleninde Prof. Rennan Pekünlü’ye özgürlük demek için Kızılay’da Çankaya Belediyesinin önüne çağırıyoruz. *

İşi gücü bırakın, o gün orada olmak dönemi kavramaktır.

Dönemi kavrayanlar aydınlanma mücadelesine öncülük edecek.


*Çok sayıda kitle örgütü 20 Kasım’da hapse girecek Prof. Rennan Pekünlü’nün özgürlüğü için Adalet Bakanlığı önünde 18 Kasımda yapılacak basın açıklamasına için çağrı yaptı. Buluşma saati ve yeri 12.30 Çankaya Belediyesi önü olarak verildi.