Emekçi kadınlar

Ali Rıza Aydın'ın “Emekçi kadınlar” başlıklı yazısı 07 Mart 2013 Perşembe tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü…

Azgın tüketim ekonomisi bu anlamlı günü magazin ve hediye furyasına çevirip içini boşaltıyor. Bir yanda vahşi sömürü diğer yanda dinsel baskı… Emekçi kadın, sınıf bilincinden koparılmaya çalışılıyor. Sınıf ve örgüt bilincini yakalayan kadınlar ise tüm kırılmalara ve ayrıcalıklara “geleceği doğuran insanlar” olarak karşı koyuyor.

Sözü, yaşamını son nefesine kadar ülkenin ve insanlığın aydınlık geleceğine, sosyalizme adayan bir kadına, anneye, hocaya, bilim ve siyaset insanına, Behice Boran’a bırakacağım:

“Dünya Kadınlar Günü saptaması, sınıflı toplumlarda kadının erkeğe kıyasla daha aşağı olan statüsüne, kadının ekonomik ve sosyal yaşamdaki eşitsiz durumuna, çalışan kadınların karşılaştıkları sorunlara ve bu durumun düzeltilmesi, sorunların çözülmesi gereğine dikkat çekmesi bakımından önem taşır. Yoksa bir günün veya belli bir yılın kadınlar günü veya yılı olarak saptanması kadın sorununu çözecek değildir elbet. Sorun, kadınların ayrı bir cins, bir nüfus kesimi olarak kendi aralarında dayanışmalarıyla da çözülemez. Kadının toplumsal statüsü, hak ve özgürlükleri sorunu, toplumsal yapıya bağlı ve bu yapının değişmesiyle, genel olarak sömürü düzeninin kalkmasıyla çözüme kavuşturulabilecek bir sorundur.”

“Bununla beraber, kadının genel sınıfsal konumundan doğan sorunlar yanında bir de kadın olmasına özgü sorunları bulunduğundan, toplumun diğer nüfus kesimlerinin, topluluklarının kendine özgü sorunları ve çıkarları için örgütlenmesine paralel olarak kendi aralarında örgütlenmeleri ve toplumsal mücadeleye girişmeleri doğaldır, gereklidir. Sorun, temelinde toplumsal yapının değişmesi sorunudur diye, kadın sorunu üzerinde ayrıca durmaya ve kadınların kendi aralarında örgütlenip mücadeleye girişmelerine gerek yoktur gibi bir görüş yanlıştır. Ne var ki, kadın kitlesi kendi içinde eştürden olan bir kitle değildir. Sınıfsal ayrımlar bu kitleyi de ayrıştırır. Kadın hakları için mücadeleyi asıl, işçi emekçi sınıflardan kadınlar, özellikle çalışma hayatında yer alanlar, doğru çizgide, işçi ve emekçi sınıfların demokrasi ve sosyalizm mücadelesiyle uyumlaştırıp bütünleştirerek yürütebilirler. Kadın hareketi böyle yürütülürse ancak olumlu ve verimli sonuçlar elde etmeye doğru ilerler.”

“Kadının toplumsal statüsü, hak ve özgürlükleri sorunu, kadının kadın olmasının, cinsler arasındaki biyolojik ayrımların zorunlu, doğal sonucu değildir.”

“Üretim araçlarında özel mülkiyetin oluşmasıyla belirlenen işbölümü sisteminde kadın bu mülkiyetten ve onun sağladığı üretimi yönetme, kontrol etme ve hasılanın kullanımını belirleme işlevlerine sahip olmaktan yoksun kaldı. Ya evin dört duvarı içinde mahsur bırakılıp ev işlerini yüklenmekle yetindirildi, kamu yaşamına katılmaktan ve kamusal haklara sahip olmaktan uzak tutuldu ya da, üretime katıldığı hallerde -özellikle tarımda- üretim araçlarına sahip, aile işletmesinin ‘patronu’ erkeğin ‘işçisi’ durumuna sokuldu.”

“Üretimde, işbölümü sisteminde kadınlar aleyhine oluşan bu durum sosyal değerler düzeyine de yansıyarak, kadın erkekten daha yeteneksiz, becerisiz ve güçsüz sayıldı erkeğe ‘itaat etmek’ baş görevi yapıldı. Daha geniş toplumsal yaşama katılma ve katkıda bulunma, hele politik alanda faaliyet gösterme olanakları kadınlardan esirgendi.”

“Kapitalizmin gelişmesiyle birlikte kadın üretimde ve hizmetler kesiminde çalışmaya başlayınca da erkek çalışanların sahip oldukları hak ve çıkarları elde edemedi. Kadını daha ‘aşağı’ gören sosyal değerler, çalışma hayatında da etkisini göstererek patrona kadın işçiyi erkek işçiden daha fazla sömürebilmek olanağını verdi. Çalışan kadın ikili bir yük altına girdi hem üretimde veya mesleki hizmetlerde eşitsiz şartlar altında çalışma, hem de ev işlerini yapma ve çocuk yetiştirme durumunda kaldılar.”

“İşçi, kol ve kafa emekçisi kadınları kapsayan, politik bilinç düzeyine ulaşmış, işçi sınıfının politik hareketiyle paralel ve uyumlu çizgide hareket eden, ilerici, demokratik, sosyalist kadın örgütleri ve hareketi vardır. Ve gerek kendi ülkelerinin kamuoyları, gerek dünya kamuoyu üzerinde etkilidir.”

“Halk kitlelerinin kadınlar kesiminde artan bir politikleşme görülmektedir. Kadınlar direnişlerde, grevlerde, yürüyüşlerde yer almakta, aktif rol oynamaktadırlar.”

“Kadın sorunu, toplum sistemi, sınıfsal yapı sorununa ilişkindir.”

Toplumsal gerçeklik, örnek insan Behice Boran gibi, cinsiyete bağlı ikincil konumu reddeden, sömürü düzeninin somut analizini bütünsel yapan, bağımsızlık ve toplumsal eşitlik savaşımını esas alan kadın-erkek birlikteliğiyle bugünlere geldi. Çözümü de Boran’dan aktaralım: “Kurtuluş hep birlikte olacaktır. Hep birlikte kurtulacağız hep birlikte mücadele edeceğiz hep birlikte kazanacağız”.