Aileleriyle birlikte 1,5 milyon pancar üreticisi kentlerde mülteci gibi yaşıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarının birikimlerini sermayeye kaptırdık.

Şekerde özelleştirme felaketi

Başımıza gelen felaketlerin çok azının farkına varabiliyoruz. Onlar, deprem; sel; yangın gibi yıkıcı etkilerini hemen göstermiyor. Yavaş yavaş ortaya çıkıyorlar; yaşamın doğal akışı sayıp kabulleniyoruz. Ve bu yüzden de neden-sonuç ilişkisi kuramıyoruz. Anladığımızda iş işten geçmiş oluyor. Felakete yol açan “yetkililer” tarihe karıştıkları için hesap soracak kimseyi de bulamıyoruz.

Şekerde özelleştirme yukarıdaki sözleri açıklayıcı örneklerden yalnızca biri. Fabrikalarının çoğu özelleştirildi; kalanlar Varlık Fonunda yağmaya verildi; milyonlarca m² taşınmazı konut-ticaret-turizm amaçlı kullanıma açılıp satıldı; pancar üreticisinin ekmeği kesildi.

Şekerin özelleştirilmesi için çıkarılan 4634 sayılı Yasa, Kemal Derviş’in 2001 yılındaki ünlü 15 yasasının ilkiydi. Gerekçesinde; “sektörün devlet müdahalesinden arındırarak üretimde istikrarı sağlayacak planlamalara imkân vermektir” yazıyordu. Devlet desteği kaldırıldı, fiyatlar serbestleştirildi.

2002 yılında 492 bin olan pancar üreticisi sayısı 2012’de 140 bine düşmüştü. Aileleriyle birlikte 1,5 milyona yaklaşan 350 bin üretici işsiz kaldı. Büyük bir olasılıkla kentlere göçtüler. Çoğunun mülteci koşullarında yaşadıklarını düşünebiliriz. Epeycesi tarikatların, mafyanın eline düşmüştür.

Kalanlar da mutlu değil. Tüccarın insafına terk edildiler.

Şeker Yasasında, nişasta bazlı şeker (NBŞ) denildiğinde ilk akla gelen Cargill Gıda için de bir sürpriz hazırlanmıştı. NBŞ kotası %10 olacak; Bakanlar Kurul Kararlarıyla %50 artırılıp azaltılabilecekti. Yıllarca %15 uygulandı. Oysa AB ülkeleri ortalaması %2 dolayındaydı. Kota, 2018’de %5’e düşürüldü. 2021-2022 üretim yılında CB kararıyla %2,5 uygulanması öngörüldü. Ama yine de aslan payını Cargill alacak. Toplam 67 bin 500 ton NBŞ’nin 29 bin 500 tonunu üretme hakkı bu Şirkete verildi.

TÜRKŞEKER 2000 yılında Özelleştirme İdaresine devredilmişti. Nedense, fabrikalarını yıllarca satmadılar. Taşınmazlarını satmakla yetindiler. 2010 yılında yapılan 10 fabrikanın satış ihalesini ise Tayyip Erdoğan iptal etti. Son olarak 2018 yılında 14 fabrika satışa çıkarıldı 10 tanesi toplam 682 milyon ABD dolarına karşılık gelen 3 milyar 452 milyon liraya satıldı.

Mayıs/2021’de TÜRKŞEKER’in özelleştirme kapsamından çıkarılarak Varlık Fonuna devredildiği söylentileri yayıldı. Devredildiğine ilişkin bir karar Resmi Gazetede yayımlanmadı. Kamuoyunda tepki oluşturabilecek nitelikteki kararları yayımlamıyorlar. Söylentilerin doğru olduğunu Varlık Fonu sitesinde Türkşeker’e de yer verilmeye başlanmasından anladık.

Varlık Fonu sitesinde 8.300 çalışanı; 4,3 milyar lira cirosu; 66 bin ton/gün üretim kapasitesi; 15 şeker işleme, 5 makine, 2 alkol, 1 elektromekanik aygıtlar fabrikası olduğu belirtiliyor.

Türkiye Varlık Fonu, ülkenin zenginliklerini yağmalatmak üzere kuruldu. Devredilen kuruluşların işi bitiyor. Yıllarca kâr etmiş olanları birden bire zarar etmeye başlıyor, nedenini soramıyorsunuz. Aralarında başkalarına satılmış olanlar bile vardır. Bilemeyiz: her işlem ticari sır sayılıyor. Denetimden bağışık bir düzen kuruldu.

TÜRKŞEKER’in 2001-2007 yılları arasında 39,1 milyon m² büyüklüğündeki 730 taşınmazı satılarak ya da başka kamu kuruluşlarına bedelsiz verilerek elden çıkarıldı.

Bedelsiz verilenlerin içinde 1994 yılında Özelleştirme İdaresine devredilen Sümer Holding A.Ş. dikkat çekiyor. Bu kuruluşa 2006 yılında ÖİK Kararıyla 26,5 milyon m² büyüklüğünde 264 taşınmaz verildi. 

Oysa Sümer Holding’in 2005 yılına değin özelleştirilip kapatılması bekleniyordu. Özelleştirme kapsamındaki başka şirketlerle birleştirildikten sonra satılması için ertelediler. Kararda, mülkiyetindeki taşınmazlarını ÖİK’dan izin alarak satabileceği de belirtiliyordu.

Sümer Holding o günlerden bu yana biraz da emlakçı gibi kullanılıyor. Şeker Fabrikalarının taşınmazlarını büyük bir olasılıkla bu amaçla devretmişlerdir.

2009 -Haziran /2021 arasında 65 milyon ABD dolarına karşılık gelen 230 milyon lira tutarında taşınmazı satıldı. 207 taşınmazı da kamu kurum ve kuruluşlarına 7,5 milyon ABD dolarına karşılık gelen 21 milyon lira bedelle devredildi.

ÖİB portföyünde Temmuz/2021 itibariyle yaklaşık 5,1 milyon m² büyüklüğünde 556 taşınmaz bulunuyor. Henüz satılmadığı ve rayiç bedel belirtilmediği için ederini bilemiyoruz.

Felaketin kısa bir özetini yapalım: Aileleriyle birlikte 1,5 milyon pancar üreticisi kentlerde mülteci gibi yaşıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarının birikimlerini sermayeye kaptırdık. Yaşam alanlarımız, satılan taşınmazlarının üzerine kondurulan turizm+ ticaret+ konut amaçlı betonlarla dolduruldu. 2020 yılı verilerine göre dışarıya 55,8 milyon ton şeker satıyoruz ama 51,1 milyon ton da satın alıyoruz. Başka ülkelerin çiftçilerini besliyoruz.

Kısacası sermayeyi besledik ama biz aç kaldık.