Evet, komünizmle kavga edenlerin komünizmin ekmeğine kondukları o dönem geride kaldı. Ama devletin fabrika kurduğu zamanlar geri gelmek zorunda.

Devletin fabrika kurduğu zamanlar

Sanayi bakanı Varank o zamanların geride kaldığını söylüyor. CHP’ye devletçilik konusunda “bir karar verin” diyor. 6’lı masanın ne düşündüğünü anlamıyoruz demek istiyor.

Özgür Özel ona yanıt verirken belki de Tunç Soyer’in cumhuriyet çıkışında yaşadıklarını gördüğünden, nasıl sahipsiz bırakıldığını bildiğinden hiç oralı olmuyor. Daha doğrusu olamıyor. Muhalefetin en sevdiği yerden yanıt vermeyi tercih ediyor, Varank ailesinin akçeli ilişkilerinden.

Devletçilik mi? Onu kimse konuşmuyor.

Ama Varank haklı, Varank açık sözlü… Bir karar verilmesi gerekiyor. Çünkü AKP’nin kararı uzun zamandır ortada. AKP’nin kararı patron sınıfının kararı.

İktidara geldikleri an başlayan özelleştirmelerle Koçları, Sabancıları, Özilhanları bir anda muazzam bir zenginliğin üzerine oturttular. O zenginlik halka aitti, halk tarafından devlet eliyle yaratılmıştı.

Halkın giyeceği giysiyi, yiyeceği ekmeği üreten fabrikaları devlet kurmuştu. Türkiye’nin neredeyse bütün kilit sektörlerinde ilk adım Sovyetler Birliği’nin desteği sayesinde ve devlet eliyle atılmıştı. 

İkinci Dünya Savaşı’nın çıkışında Türkiye’nin kaderine Amerikan malı, Marshall yardımları layık görülürken, Sovyetler Birliği eğitim, teknoloji, kredi dahil olmak üzere asıl desteği sunuyordu. 

Şişecam’dan TÜPRAŞ’a, Sümerbank’tan Erdemir’e…

O zamanların ticaret tekeli olan Koçlar, Sabancılar yalnızca tüccarlıkla zenginleşmediler. Bütün bu fabrikaların üzerine de oturdular. Dedikleri şuydu: “Biz ucuza alıp pahalıya satarken, fabrikayı devlet bizim yerimize kursun, zamanı gelince bize devretsin”.

Yani Erdoğan’ın ya da Varank’ın hatırladığı gibi yürümemişti işler. “Milli sanayinin neferi” Şakir Zümre’nin ya da Nuri Demirağ’ın başına gelenler devletleştirme yüzünden değildi. Sorunun kaynağı kâr düzeninin kendisindeydi. ABD ile silah dahil her konuda anlaşanlara bakılmalıydı. Onlardan biri de çok sevdikleri Adnan Menderes’ten başkası değildi.

Belki Şakir Zümre biraz daha sabretse, kaydını yaptırdığı Komünizmle Mücadele Derneği’nin ekmeğini yese, zarar eden fabrikalarını devletin güvencesine verir kriz çıkışı geri almasını bilirdi! Ne diyelim, Koçlar kadar vizyoner değilmiş…

Öte yandan, birileri komünizmle mücadele ederken, komünizm Türkiye’nin kalkınmasına yardım ediyordu. Memlekete henüz komünizm gelmiş değildi ama komünizmin esintisi dahi Türkiye’nin atmosferini değiştirmeye yetmişti.

Yani özelleştirme şampiyonu Unakıtan’a hak vermemek elde değildi: Satıyorlar ve satıyorlardı ama bitmiyordu. Bu kadar da komünist bir ülkeydik. Ulaştırma, çimento, kağıt, şeker, her şey devlete aitti… 

Halkın karnını doyuran, giydiren, ona ev veren, kalkınmaya başlamış bir ülkede yaşama olanağı sunan her şey devletin öncülüğü sayesinden gerçekleştirilmişti. Komünizm sayesinde, devlet sayesinde… Çünkü devlet halkın ve ülkenin ihtiyacına bakardı. Çünkü bu işler kâr etsin diye yapılamazdı.

Bugünlerde kitap yazıp tanıtım turlarına çıkan sevgili patronlarımız o zamanlar kitap değil gazete basıyorlardı. Eczacıbaşıgiller artık istediklerini alamayacaklarını anladıkları Ecevit’i indirmek için ilan çıkıyorlardı. Aynı Eczacıbaşı 2000’lerin başına gelindiğinde sabrı tüketmiş ve hükümete açık açık sormak zorunda kalmıştı: “Devletçi misiniz, liberal mi? Buna karar verin. Kafamız karışıyor’’.

Varank gibi, Eczacıbaşı da haklıydı. Kafaları netleştirmek gerekiyordu. TÜSİAD beslemesi Turgut Özal ile alınan yol bir yere kadardı. Özelleştirme lazımdı ama Ecevit’ten, istedikleri “verim”i alamamaya başlamışlardı. Zaman AKP’nin zamanı oldu. AKP demek özelleştirme demekti, halkın varlıklarının Türkiye’nin bu en zenginlerine peşkeş çekilmesi demekti.

Bugünün Türkiye’sine böyle geldik… 

Buradan çıkmak için bizim olana el koymak ve daha iyisini yapmak zorundayız. 

Fabrikayı devlet kuracak halk işletecek. Fabrikalar zenginler binsin, zenginler daha da zengin olsun diye değil, halk için araba üretecek. Kâr için değil halkın ihtiyaçları için un eleyecek, kumaş dokuyacak, bilgisayar üretecek, ev inşa edecek.

Evet, komünizmle kavga edenlerin komünizmin ekmeğine kondukları o dönem geride kaldı. Ama devletin fabrika kurduğu zamanlar geri gelmek zorunda.