Bir defteri kapatırken

“Onların malum olimpiyatları vardı, artık bitti bizim için tabii bunlar. Artık bundan sonra bunların olimpiyatları molimpiyatları diye bir şey bizim dünyamızda yok. Bitti onlar, o defterler kapandı, geçti.”

Recep Tayyip Erdoğan Antalya’da düzenlenen mitingde Türkçe Olimpiyatları için tam olarak bunları söyledi. Ardından Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler de olimpiyatlara katılan okullarda Türkçe öğretilmediğini, mezun olan öğrencilerin ancak yüzde birinin Türkçe konuşabildiğini söyledi. Oysa yıllardır ağlaya ağlaya, burunlarını çeke çeke Türkçe bilmeyen ama şarkı söyleyebilen bu yabancı çocukları izliyorlardı. Daha geçen yıl, Haziran Direnişi’nin tam ortasına denk gelen o olimpiyatlarda bir taraftan direnişi itibarsızlaştırmaya çalışırken diğer taraftan olimpiyatlara övgüler yağdırıyorlardı.

Şimdi bir de baktılar ki aslında bu çocuklar Türkçe falan bilmiyor.

Bu olimpiyatlara katılanların Türkçe bilip bilmediklerini nasıl anlarız? Bir dil bilmenin ölçütü elbette Emrullah İşler’in belirttiği gibi sadece konuşma değildir, üretici dil becerilerinden konuşma, dinleme becerisiyle birlikte etkileşimsel bir boyut üstlenir. Yine üretici dil becerilerinden yazma becerisini de okuma becerisiyle ilişkili ele almak gerekir. Olimpiyatları düzenleyenler, söz konusu tümleşik becerileri oldukça tuhaf bir biçime dönüştürmüşler: Yazma kategorisi içinde dinleme becerisini, konuşma kategorisi içinde yazma becerisini ölçüyorlar. Bir de olimpiyatların odağında yer alan diğer yarışmalar var: Öğrencilerin kendi dilinde şarkılar söyleyerek özel becerilerini sergiledikleri ses yarışması, halk oyunları yarışması, şarkı yarışması, özel beceriler yarışması, ebru yarışması...

Şaka değil, yıllardır bu böyleydi ve siyasi iktidar Fethullah Gülen’le kol kola bu olimpiyatları düzenledi. Oysa Gülen okullarının pek çoğunda eğitim dilinin Türkçe olmadığını, İngilizce eğitim yapıldığını, bu okullarda Türkçe’nin sadece seçmeli bir ders olarak okutulduğunu çok iyi biliyorlardı. Çünkü oraları her fırsatta ziyaret ediyorlardı.

Söz gelimi, Güney Afrika’daki “Horizon Educational Trust” adlı şirkete bağlı olan Gülen okullarına bir göz atalım. Bu şirkete bağlı okullardan biri, dönemlik ücreti 5000TL civarında olan Star College okulları. Bu okulların Durban’daki kız ve erkek öğrenciler için iki ayrı şubesi dışında, Cape Town’da, Pretaria’da ve Johanesburg’da da şubeleri yer alıyor. Eğitim dili de İngilizce. Programdaki zorunlu diğer diller Afrikanca ve Zuluca. Türkçe, seçmeli bir dersin ötesine geçebilmiş değil. Böyle olunca da okul İngilizce Olimpiyatlarına, Afrikanca Olimpiyatlarına katılıyor, Türkçe Olimpiyatlarında da öğrencilerine sadece şarkı söyletebiliyor.

Gülen okullarında aslında çok masum bir İngilizce eğitiminden söz etmek de güç. MİT İstanbul Bölge eski Başkanı Osman Nuri Gündeş, “İhtilallerin ve Anarşinin Yakın Tanığı” adlı kitabında CIA ajanlarının Gülen okullarında İngilizce öğretmeni maskesi altında çalıştığını öne sürüyor. Rusya, İran, Azerbaycan, Özbekistan ve Türkmenistan, Gülen okullarını ABD için casus toplamaya çalıştıkları gerekçesiyle kapatıyor. Aslında Fethullah Gülen de emperyalist entegrasyonun hizmetinde olduğunu saklamıyor,1997’de Nevval Sevindi’yle yaptığı söyleşide bunu açıkça dile getiriyor “Amerika ile iyi geçinmezseniz, işinizi bozarlar ve ben bunu çok yadırgamam” diyor, “ABD’ye bugün de dünyada ihtiyaç vardır” diyor.