Gençler…

Bolivya, Britanya, Cezayir, Ekvator, Fransa, Haiti, Honduras, Hong Kong, Irak, İspanya, Kazakistan, Lübnan, Pakistan, Şili vb. coğrafyalarda, aynı zaman diliminde, gösteriler yapılıyor bugünlerde. 

Bu denli geniş coğrafyaya yayılan gösterilerin farklılıkları olmakla birlikte, ortak noktaları da var. Bu denli geniş coğrafyada kitleler yönetimlerini uyarıyor, mutsuzluklarını dile getiriyorlar. Bazıları kimlik meselesinden seslerini yükseltiyor, çoğunluğu yolsuzluklar ve yoksulluktan şikâyetçi. Hepsi ortada bir haksızlık var diye bağırıyor.

İktidarlar, çoğunlukla kulaklarını tıkıyor. 

Nereye kadar?

Bunu yaşayarak öğreneceğiz. Gösterilerin nereye evrileceğini tahmin etmek kolay olmasa da. 

Bazı gözlemciler bugünlerde ortaya çıkan gösterileri 1960’lı yılların sonunda yaşanan gösterilere benzetiyorlar. Gösterilere katılanların çoğunluğunun genç olmasına bakarak bu yargıya varanlar haksız sayılmazlar. 

Gösterilere katılanların büyük çoğunluğu gençler, daha doğrusu genç işsizler.

Sayıları giderek kabarıyor.

Köşeye sıkışmış hissediyor kendilerini. 

1960’lardan farkı şurada; işsizliğe ek olarak bugün gençler eğitim ve sağlık hizmetlerinden de yeterince yararlanamıyorlar. 60’larda eğitim ve sağlık hizmetleri devletin asli görevleri arasındaydı, şimdi sermayenin iştahla saldırdığı en kârlı sektörler.

İş bulmak için gençlerden beklenen, daha çok yarışmacı olmaları. 

Kiminle yarışacaklar? Arkadaşlarıyla!

İyi eğitim almış olmak yetmiyor; tanıdık, eş dost akraba, mezhebi, dini referans vb. de yetmez olmuş. 

İşsizlik diz boyu.

Herkes endişeli!

Kim nereye savrulur, kestirmek kolay değil!

İşte bu zamanlar, en zor olanıdır.

Muhafazakârlık, milliyetçilik kotaları doldu taştı.

Gençler çözüm arıyorlar, Asya’da, Avrupa’da, Amerika’da.