Edebiyat Teşvik Projesi

14 Mart tarihli Resmi Gazete’de “Edebiyat Eserlerinin Teşvik Edilmesi Hakkında Yönetmelik”1 başlıklı bir haber yayımlandı. Yönetmeliğin amacı şöyle tanımlanmış:

MADDE 1 – Bu Yönetmeliğin amacı Kültür ve Turizm Bakanlığınca Türk edebiyatının geliştirilmesi çalışmaları kapsamında özgün edebî eser üretecek yazar veya yazarlara projeleri karşılığında maddi teşvik verilmesinin usul ve esaslarını belirlemek, Edebiyat Eserleri Teşvik Projesi Danışma ve Değerlendirme Komisyonunun oluşturulması ile çalışma usul ve esaslarını belirlemektir.

On maddelik “Tanımlar” kısmında dikkatimi çeken noktalara gelecek olursak:

a) Aday: Edebiyat alanında özgün yapıtı ortaya koyacak ve yapıtın sahibi olacak yazar veya yazarları,
ç) Edebiyat teşvik projesi: Türk edebiyatının gelişmesine katkı sağlamak için yeni ve özgün eserlerin üretilmesini teşvik edecek projeleri,
f) İzleme raporu: Proje kapsamında teşvik edilmesine karar verilen adayın projenin gelişim ve gerçekleşmesine yönelik yazılı görüşünü değerlendirmek üzere, Edebiyat Eserleri Teşvik Projesi Danışma ve Değerlendirme Komisyonu üyelerinin biri tarafından hazırlanan raporu,
ğ) Sözleşme: Teşvik verilen projeyi gerçekleştirecek adayların taahhüdünü, Bakanlıkça belirlenen esaslar dâhilinde yerine getireceğine ilişkin taraflarca imzalanacak belgeyi… ifade eder.

Son maddeye göre bakanlığın inisiyatifinde, izin verdiği “eserlere” yönelik bir “proje” ile karşı karşıya olduğumuzu söylemek mümkün. Paranoya falan yaptığım sanılmasın. Ustalık! dönemini yaşayan bir partinin 10 yıldır yaptıklarından sonra hâlâ iyi niyet mi arayacaksınız?

Ayrıca, bir edebiyat eserini “proje” kapsamına alan Ertuğrul Günay’ın Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı da tebrik etmek gerekiyor. "AKM denilen bir ucube yapımız var. Ondan inşallah yakında bir yeni yasa imkânıyla kurtulacağız" diyen ve Kars’ta yıkılan heykelle ilgili çeşitli skandallara vesile olan Bakan’ın, edebiyata olan duyarlılığı gözlerimizi yaşartmalı…

Gelelim teşvik miktarı ve ödeme şekline…

(3) Komisyon tarafından süresi 3 ay olarak belirlenen projeye 138.000, 6 ay olarak belirlenen projeye 276.000 ve 1 yıl olarak belirlenen projeye 552.000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımından elde edilecek miktarı geçmemek üzere destek sağlanır. Komisyon tarafından belirlenen teşvik tutarının %30’u proje başlangıcında, %40’ı projenin gelişim ve gerçekleşmesine ilişkin izleme raporunun Bakanlıkça kabul edilmesinden sonra ve %30’u proje tamamlandıktan ve kabul edildikten sonra ilgililere ödenir.

Proje kapsamında özgün bir edebiyat eseri yarattınız ve alacağınız para da belli, değil mi? Değil… Önce aşağıdaki katılım şartlarına uymanız gerekiyor:

a) Başvuracak adayın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması,
b) Proje dilinin Türkçe olması,
c) Projenin, edebiyat üretimini artırması ve edebiyata yeni boyutlar kazandırması,
ç) Proje kapsamında önerilen yapıtın kültürel, sanatsal ve estetik açıdan özgünlük taşıması,
d) Projenin, başvuru öncesinde veya proje uygulama süresince herhangi bir fondan destek almamış olması, şarttır.

T.C vatandaşısınız ama eserinizi Kürtçe ya da Lazca yazmak istiyorsunuz yazamazsınız. Ayrıca, eserin, sanat düşmanı AKP tarafından “kültürel, sanatsal ve estetik açıdan” özgünlük taşıdığını onaylaması gerekiyor. Bakanlığın kuracağı komisyonda Uluslararası Pen Kulüpleri Federasyonu Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Birliği, Ankara Edebiyatçılar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM), Edebiyat ve İlim Eseri Sahipleri Meslek Birliği (EDİSAM), Bilgi Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (BESAM) bulunuyor.

Komisyon üyeleri Nâzım Hikmet’ten, Oğuz Atay’dan alıntılar yapan büyük Türk düşünürü ve okuru başbakandan ve başbakanı tarafından yalanlanan Kültür ve Turizm Bakanı’ndan bağımsız karar verebilecekler mi, merak ediyorum.

“D” maddesindeki fon meselesi ise, yıllardır AB ve çeşitli enstitülerin fonlarından nemalananlar için devede kulak kalır herhalde… Döviz olarak hesaplarına yatan paralara tercih edeceklerini zannetmiyorum.

Sonucun bildirilmesi:
MADDE 9 – Komisyonca alınan teşvik kararı, Bakan onayı ile yürürlüğe girer.” Her şey bu kadar net aslında...

***

Sivas Katliamı davasında zamanaşımı kararı alındı: “Hayırlı Olsun” Esenyurt’ta on bir işçi, plastik barakalarda yakılarak öldürüldü “Başınız Sağ Olsun” Kütahya’da Kürt işçilerin kaldığı barakalar ateşe verildi “Geçmiş Olsun”…

“…cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.”

Yakılan insanlarımızın da Sait Faik gibi yazmadan, çizmeden, söylemeden deli olmayacaklarını mı düşünüyordunuz? Ya da ceplerinde çakıyla bilenmiş kurşun kalemleri olmadığını?

Kemal Özer, “Temmuz İçin Yaralı Semah”ta yazdı Sivas’ı Esenyurt’u, Van’ı, Kütahya’yı kim yazacak?

1980 sonrası can çekişen edebiyatın helvası niyetine yenmelidir bu tepkisizlik, örgütsüzlük, sosyal medya eylemleri. Çünkü AKP’nin kültürel dönüşümü hız kesmiyor. Yukarıda bahsettiğim “teşvik yönetmeliği” de bunlardan biri…

Teşvik ile para aktarılacak yazarlardan –kuvvetle muhtemel- yeni İskender Palalar, Elif Şafaklar çıkacaktır. 2.Cumhuriyet kendi yazarlarını çıkarmanın, sağcı ve muhafazakâr yazarları desteklemenin yollarını genişletiyor. Çünkü, düşman oldukları estetik hâlâ sol’un elinde. Sanattan sol’u çıkarmanın mümkün olmadığını yazdıklarımız, yazacaklarımız ve yazmamız gerekenlerle göstermekten başka yolumuz yok.

Yaşadığımız, bir “acılar coğrafyası”. Baksanıza Mart ayına: Sivas’ta zamanaşımı Esenyurt’ta yanarak ölen 11 işçi Kütahya’da barakaları ateşe verilen Kürt işçiler Van’da, hâlâ üşüyen, zatürree olan çocuklar Uğur Kaymaz davasında AİHM’e verilen savunma 16 Mart katliamı çocuklarını fön makinesiyle ısıtamayan ve yoksulluktan kendini asan anne…

Edebiyat, bu acılara ve zulümlere karşı bir başkaldırıdır. Çağına tanıklık eden onurlu sanatçılar, devlet teşviki için değil, halkı için üretir. Sivas’ta yakılan insanlarımız kalplerinde bu reddedişi, halkına karşı sorumluluğu taşıyorlardı.

Behçet Aysan: “bana söyleyin / kim var / aramızda / biraz ölmeden / bir türkü tutturmuş giden.”

Nesimi Çimen: “nesimi der ki ey füze yapanlar / acımasız zalim cana kıyanlar / bırak ey yaşasın bütün insanlar / barış güvercini uçsun dünyada / dostluklar kurulsun insanlar gülsün / son bulsun savaşlar kimse ölmesin”

Hasret Gültekin: “peki öyle olsun hayat / zannetme ki pes ettim./ kilonu tartarım kilonu./ satarım kilonu da,/ bırakmam onuru.”

Uğur Kaynar: "öldüğümde / doğduğum yere gidiyorum / yıllarca süren bir hasret ve bilinmezliği işte böyle yeniyorum."

Metin Altıok: “bedenim üşür, yüreğim sızlar./ ah kavaklar, kavaklar.../ beni hoyrat bir makasla / eski bir fotoğraftan oydular./ orda kaldı yanağımın yarısı,/ kendini boşlukla tamamlar./ omuzumda bir kesik el,/ ki durmadan kanar./ ah kavaklar, kavaklar.../ acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.”


1. http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov....

*Aslında, bu bir “merhaba” yazısı da olabilirdi. Maalesef, böyle bir gündemde, bir yazıyı “merhaba”ya ayıracak lüksümüz kalmamıştır.