Konu Chavez olunca…

Emrah Kartal'ın “Konu Chavez olunca...” başlıklı yazısı 16 Ocak 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Latin Amerika’da halkçı iktidarlar birbiri ardına yükselirken Küba’nın siyasal ve ideolojik önderliği sürece önemli bir imve kazandırmış diğer yandan sosyalist Küba’nın bölgedeki siyasal potansiyeli güç kazanmış, Yanki ablukasına karşı direnci artmıştı. O dönemlere, Chavez’in, Fidel ve Bolivyalı “yerli lider” Evo Morales’in düşman çatlatırcasına başı dik kol kola verdikleri pozlar damgasını vurmuştu. 2000’lerin başlarında gençler, Che’yi kıskandırırcasına, Chavez, Morales ve Fidel’in yan yana fotoğraflarının ve çizimlerinin yer aldığı tişörtleri sırtlarına geçirmeye başlamıştı.

O zaman, yine rüzgar Latin Amerika’dan eserken kol kola giren sosyalist ve solcu liderler, bugün yatağa düşen Komutan Chavez ve Venezuela halkı için yine kol kola omuz omuzalar. Kıtanın Burjuva medyası, ABD ve sağ iktidarlar Başkan Chavez’in liderliğindeki Bolivarcı devrim sürecinin sona ermesi ve ülkenin kaosa sürüklenmesi için gün sayadursun kıtanın ve Karayiplerin 22 ülkesinin temsilcileri ve liderleri 10 Ocak günü yine düşman çatlatırcasına Havana’da kol kolaydılar. Lula’nın iktidara gelişinden bugüne kadar “halkçı iktidar” olarak tanımlanmaya devam eden Brezilya iktidarının lideri Dilma ise, diğer sağ iktidar liderleri gibi Küba’da yer almadı. Dost kötü günde belli olur deyimine yakışırcasına Brezilya iktidarı, Chavez’e destek olmak, onun başkanlığını tanıyan Venezuela halkıyla dayanışmak ve onlara güç vermek için bir araya gelen “Bizim Amerika birliği” içinde temsil edilmemişti.

Dahası Brezilya basını da bu dış gelişmeyi nerdeyse görmezlikten geldi… “Tüm burjuva ana akım Brezilya basını emperyalistlerle ve dahası Kuzey Amerika iktidarı ile bağlantılıdır” diyen Brezilya Komünist Partisi (PCB) Genel Sekreteri Ivan Pinheiro, Küba’da ülkesini temsil ederken, liderlerin Küba’daki “Chavez Görevde” buluşmasını halkına üzülerek aktarıyordu. Latin Amerika halkları için son derece önemli buluşma ve ülkesi Brezilya’nın her daim dirsek mesafesindeki Venezuela liderine destek ziyaretinde bulunmamasını değerlendirirken yazısında, Brezilya’nın neden Küba’da olmadığına ilişkin önemli noktalara da değiniyordu.
Evo Morales, Daniel Ortega ve Jose Mijuca’nında aralarında bulunduğu liderler buluşmasında Kolombiya, Şili, Meksika ve darbe iktidarlarının bulunduğu Honduras ve Paraguay lider ya da temsilcilerinin yer almadığını belirten Pinheiro, ülkesi Brezilya’nın Küba’da temsil edilmemesini üzüntü ve utanç verici olarak değerlendirdi. Pinheiro yazısında, dünya sol kamuoyunun iktidardaki Brezilya hükümetini ilerici ve anti-emperyalist olarak nitelediğine de gönderme yaparak, İşçi Partisi hükümetinin sosyal liberal bir parti olduğunu ifade ediyordu. Brezilya ve dışarda kapitalizmi hışla genişleten, yoksulluğu küçük politik kırıntılarla telafi etmeye çalışan bir hükümetin şu anda Brezilya’da iktidarda bulunduğunu vurgulayan Pinheiro, Venezuela’da bir “Chavez Darbesi” olduğunu söyleyen Brezilya burjuva medyasının ideolojik baskısı karşısında hükümetin adeta kuyruğunu bacakların arasına sıkıştırdığını ifade ediyordu. PCB lideri, Brezilya’nın dış politikasının pragmatist olduğunu ve, haklı olarak, hükümetin iki taraflı politikayı politize edemeyeceğini belirtiyordu. Dahası en önemli vurguyu yazısının sonunda yapıyordu İvan Pinheiro: Brezilya Kolombiya ve İsrail gibi iki önemli ticari ortağı varken, Küba ve Venezuela’ya yatırım yapıyor.

Eskiden Lula vardı, bir bahaneydi, ülkede kapitalizm Lula amcanın dizginlerinden çoktan çıktı. İktidardaki İşçi Partisi’nin rengi kızıl olsa da, asıl rengini dosta düşmana gösterirken bizlerin gözü Venezuela’da, kalpleri düşmanını ve dostunu iyi ayırt edenlerle birlikte atmaya devam edecek.