'Hukuk herkese gerekli' de…

AKP’nin yönetim ve yaşam tarzı dönüşümlerine, bunların meşruluğunu sağlamak amacıyla kullandığı hukukuna yüklendikçe, uzaklardan olduğu gibi kimi yakınlardan da hukuk adına sitemler geliyor: “Ama hukuk herkese gerekli”…

Bir kere, örnekleriyle ve ağırlıklı olarak üzerine yüklendiğimiz “hukuk” değil, AKP hukuku ve buradan kaynaklanan hukuksuzluk.

İkincisi, AKP kaynaklı bu duruma eleştirel bakarken neoliberal düzeni ve hukukunu ihmal etmemek gerekiyor.

Üçüncüsü, ne kadar mükemmeli yakalanırsa yakalansın, burjuva hukuku, kapitalist düzenin varlığını esas alır ve sermaye sınıfının korunmasına/gelişmesine, işçi sınıfının ve tüm emekçilerin baskılanmasına hizmet eder.
Dördüncüsü, hukuka Marksist bakışla bakmadan, “yapı”yı tartışmadan, düzen hukukunun oluşmasına, yaşatılmasına ve uygulanmasına bütünsel yaklaşmadan yapılan her eleştiri ve tartışma, düzenin sınırları içinde kalır ve onun devamına katkı sağlar.

“Hukuk herkese gerekli” sözcükleri, “hukukun üstünlüğü” sözcükleriyle birleştirildiğinde, hukuk tartışma konusu olmaktan çıkarılıyor, bir çeşit tabulaştırılıyor yerine uygulama sorunları, yargı ve usul tartışmaları yerleştiriliyor.

Hukuk tartışma konusu olmaktan çıkarılınca da “düzen”i koruma gücü, bilerek/bilmeyerek, artırılıyor.

Kaldı ki AKP, düzeni meşrulaştırma anlamında hukuka sarılırken, kendi hukukunu bile tanımıyor. Uygulamasını “asıl”, kuralları “tali” gösteriyor ki, bu da AKP düzenine bakışı yüzeysel kılmanın bir başka yolu. Yani, keyfiliği ya da hukuk uygulamasında çifte standardı tartışırken, hukuku ve düzeni tartışmayı ihmal eden bir toplum isteği, AKP’nin fazlasıyla işine geliyor.

İşte birçok siyasi dava neredeyse yalnızca usul hatalarıyla, adil yargılama eksiklikleriyle anılıyor. İşte direnme hakkını kullananlar suç ve ceza kıskacında…

“Çarşı” Grubu iddianamesi de kabul edildi. Atılı suç hükümeti yıkmaya teşebbüs… Şimdi bu dava da hak mücadeleleri yok sayılarak, aynı biçimsel sığlığa tutsak edilecek.

Şu sorular, burjuva demokrasisinden bakanlar için ağır gelse de Marksist bakış için sorulmalıdır.

Kimin devleti? Kimin hukuku? Kimin anayasası? Kimin parlamentosu? Kimin yargısı? Kimin adaleti? Kimin düzeni?

Liberal bakış yanıtı kestirmeden veriyor: “Herkesin…”

Zaten yürürlükteki Anayasa da, “herkes” sözcüğünü, insanların gözüne sokarcasına, fazlasıyla kullanıyor. İşte bazıları:

Herkes, “kanun önünde eşittir”.

Herkes, “kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir”.

Herkes, “yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir”.

Herkes, “düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir”.

Herkes, “önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir”.

Herkes, “adil yargılanma hakkına sahiptir”.

Herkes, “kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir”.

Evet, “herkes” diye başlayan, içinde “herkes” olan tümceler ve kurallar çok cafcaflı ancak o “herkes” içinde “sömürenler/sömürülenler” var, “ezenler/ezilenler” var, “sınıflar” var.

Sermaye sınıfı da herkes içinde, işçi sınıfı da…

Torunlar İnşaatın patronları da herkes içinde onların inşaatında çalışan işçiler de…

Ama patronların paraları kat kat yükseliyor, işçiler ölüyor…