Laiklik 83 yıl önce Anayasa'ya girmişti: 5 Şubat'tan geriye ne kaldı?

5 Şubat 1937’de hayata geçirilen bir düzenlemeyle Osmanlı'nın gerici kalıntılarına yeni bir darbe vurulmuş ve laiklik resmen Anayasa'ya girmişti. Aradan geçen 83 yılın ardından laiklik büyük oranda kağıt üstünde kalmış bir madde haline geldi.

soL - Haber Merkezi

Osmanlı'nın yıkılmasının ardından verilen Kurtuluş Savaşı'yla kurulan genç Türkiye, Mustafa Kemal önderliğinde yönetim biçimi olarak cumhuriyeti seçerek saltanata son vermiş ve hemen ardından da halifeliği tarihin tozlu sayfalarına havale etmişti.

Halifeliğin kaldırılması ve eğitimde birliği sağlayan düzenlemeyle medreselerin kaldırılması laikliğin fiili ilk adımları olurken, bu adımlar kağıt üstüne 5 Şubat 1937'de dökülecek ve dönemin Anayasası'na  “Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılapçıdır” ifadeleriyle girecekti.

PUSULA SERMAYE DÜZENİ OLUNCA...

Ancak pusulasını kapitalist dünya olarak seçen cumhuriyetin kurucu kadroları bu adımıyla aynı zamanda laikliğin kağıt üstünde kalmasına gidecek sürecin de önünü açacaktı.

Yıllar boyunca iktidara gelen tüm partiler gerici saldırıya yeni bir ek yaparken, bu saldırılar 12 Eylül ve AKP ile doruk noktasına çıktı.

Bugün anayasasında laikliğin yer aldığı Türkiye'de medreseler her yana yayılırken, bazı bölgelerde şeriat mahkemeleri kurulduğu haberleri dahi basına yansıyor.

Eğitimde yapılan düzenlemelerle müfredat tamamen gericileştirilirken, her yere yeni imam hatipler açılıyor.

6 yaşındaki çocukların evlendirilebileceğini söyleyen bir ismi eleştirmek mahkemelerde "dini düşünceleri yayma özgürlüğü" olarak kabul ediliyor.

Gerici dayatmalar sadece okullarda çocukları değil, hayatın her alanında yurttaşları kuşatırken, gerici saldırının en büyük hedeflerinden biri de kadınlar oluyor.

Elazığ depremi sonrası yaptığı paylaşımda afetlerin yaşanmasını çocuk yaşta evliliğin yasaklanmasına bağlayan YTÜ'lü 'profesör'  hakkında hiçbir işlem yapılmıyor, üniversitede ders başı yapıyor.