Tarihle yüzleşmek zor ve karmaşık bir iştir.
Her şeyden önce tarihle taraf olmaksızın yüzleşemezsiniz. Taraf olmadan tarih okunamaz. Çünkü tüm tarih sınıflar mücadelesinin tarihidir.
Yine bununla bağlantılı olmak üzere, tarihle yüzleşmek, bu yüzleşmeyi bir mücadelenin parçası yapmaksızın mümkün değildir. Tersi tarihi okumak olur belki, ama yüzleşmek olmaz.
Tarihle yüzleşip, o tarihi bugün içinde anlamlı bir yere oturtmak ancak şimdiki zamanda eyleme geçmekle mümkün olur. Örneğin, tarihteki bir büyük acıyı gündeme getirmek veya hatırlamak tek başına mana ifade edemez. Mühim olan, o acıdan kaynaklı bugün yaşadığımız sorunları çözmek için adım atabilmektir. İşte bu nedenle, yüzleşmek için taraf olmak ve mücadele etmek gerekir.
Tarihi yok edemezsiniz. Yaşanmış olanları yaşanmamış kılamazsınız. Ama bunları unutturmak için uğraşabilirsiniz. Ya da tarihi baştan yazmaya girişebilirsiniz. Yine tüm bunlar bir mücadelenin konusudur.
Türkiye tarihiyle yüzleşememiş bir ülkedir. Bu yüzden Türkiye halklarının toplumsal hafızası zayıftır. Ama o hafıza yok da değildir. Kazıdıkça altından çıkar. Kazımak da kavgayla olur. Bu kavgaya cesaret edemeyenlerin tarihten uzak durmaları gerekir.
Uzak duramayan ise ancak özür diler.
Hayatında yalnızca solla kavga etmeyi becermiş insanların tarihin en acılı dönemlerinden birine el atmış olmaları hem Ermeniler hem de Türkler ve Kürtler için bir büyük talihsizliktir.
Bu halkları birbirinden ayrı düşüren dinamikleri kavramayanlar, bu dinamiklerin hala canlı olduğunu ve halkların arasında büyütülen düşmanlığı canlı tutmak için yapılanları görmeyenler, tarihle yüzleşmeye çalışarak halklara yalnızca kötülük yapıyorlar. Çünkü kavramaları ve görmeleri olanaksızdır.
Nasıl kavrasınlar, nasıl görsünler?
Avrupa Birliği&rsquonin bir büyük medeniyet projesi olarak görenler, emperyalist planlardan ikbal bekleyenler halkların nasıl düşman olduklarını kavrayabilir mi?
Nedir özür dileyenlerin Ermeni, Türk ve Kürtler için gelecek projesi? Ermenilerle aramızda yükselen dev duvarı bir kenara bırakın, Türkler ve Kürtleri dahi bir arada tutacak bir yaklaşımları var mıdır? Yakın gelecekte Türklerle Kürtler arasında yüzyılın başındakine benzer olayların yaşanmayacağının garantisini kimse veremez&hellip Peki, Avrupa hayaliyle ve onların yönlendirmesiyle buna çanak tutanlar yüzyıl sonra bu defa kimden özür dileyecektir?
Ermenilerle Anadolu halklarının arasındaki sorunları halletmenin birlikte mücadele etmekten başka yolu yoktur. Bu halkların birlikte mücadele edecekleri düşmanın ismini söylemeye özür dileyen liberallerin yüreği yeter mi? Kendilerinin de olduğu bir listeden bahsetmeleri mümkün mü?
Bu işten uzak dursunlar. Bu meseleyi, halkların arasındaki sorunu yaratanlar veya onların geçmişteki ya da güncel ortakları, destekçileri değil sol çözecek çünkü.
Evet, Ermeni halkına yaşadığı büyük acıdan dolayı bir borcumuz var. Ama bu borç bir özür borcu değil, mücadele borcu&hellip O borcu da ancak bu toprakları eşitlik ve özgürlüğün diyarı yaptığımızda ödeyebileceğiz. Borcun başka türlü kapanması mümkün değil.
Ama liberallerin hemen yapabilecekleri bir iş, hemen dileyebilecekleri bir özür var.
Hem, doğrudan kendileriyle ilgili bir konu olduğu için hiç vakit kaybetmeksizin harekete geçebilirler. Bir an önce bir metin kaleme alıp, şu ana kadar sol adına, solculuk iddiasıyla yaptıkları her şeyden dolayı özür dileyebilirler. Bu metinde açıkça solla hiçbir ilgileri olmadığını belirtip bundan sonra da solla ilgili ahkam kesmeyeceklerine söz verebilirler.
Bu özür bir işe yarar mı? Yaramaz elbette. Ama sözlerini tutacaklarsa zararı da olmaz doğrusu.