Ekonomik, siyasi ve askeri açıdan ABD’ye göbekten bağlı ve bu nedenle durmaksızın Amerikancılık üreten bu düzenin hiçbir unsuru o bataktan çıkamaz. Düzen siyasetinin hiçbir aktörü ABD’ye gerçek anlamda meydan okuyamaz.

ABD içişlerimize karışmasınmış…

ABD’li Demokrat başkan adayı Joe Biden’ın yedi ay önce yaptığı kısa açıklama üzerine söylenenler Türkiye’de siyasetin ne denli ikiyüzlü yapıldığını bir kez daha gösterdi.

Konu yalnızca aylar önce yapılan bir açıklamanın bugün gündelik siyasi çıkarlar uğruna gündeme getirilmesinden ibaret değil. Zamanlama konusunda da yalan söylenmesi bir işaret elbette. Ancak sorun çok daha kapsamlı ve derin…

Evet zamanlama konusunda yalan söyleniyor. Üstelik belli ki yalan söyleyen yalnızca AKP değil. ABD’de bırakın Biden gibi çok önemli bir ismin söylediklerini, bürokrasinin çok daha alt düzeylerinde yapılan Türkiye ile ilgili açıklamaların bile hem iktidar hem muhalefet tarafından gayet düzenli ve titiz şekilde takip edildiğini herkes biliyor. Bunun için partilerde görevlendirilmiş kişiler, ABD’de anlaşma yapılan şirketler var. İktidar da muhalefet de birbirini zamanında tepki göstermemekle suçlarken haklı aslında. İki taraf da meseleyi biliyordu ve iki taraf da o gün susmayı tercih etti.

O gün susanların bugün de konuşmaya hakkı yok. Ama o gün sustukları için değil… O gün de bugün de ağızlarını açtıklarında söyleyeceklerinden dolayı konuşmaya hakları yok.

ABD içişlerimize karışmasın… İktidarı ve muhalefetiyle söylemeye çabaladıkları bu. Olabilecek en düşük tonda, neredeyse kimsenin duymayacağı şekilde ifade etseler de bu cümleyi kurmaya çalışıyorlar. Ama bu kadarını bile yaparken, mesela Biden’a hitaben konuşmaya cesaret edemeyip, içeriye doğru seslenirken dahi ikiyüzlülüğün batağından çıkamıyorlar.

Nasıl çıksınlar… Ekonomik, siyasi ve askeri açıdan ABD’ye göbekten bağlı ve bu nedenle durmaksızın Amerikancılık üreten bu düzenin hiçbir unsuru o bataktan çıkamaz. Düzen siyasetinin hiçbir aktörü ABD’ye gerçek anlamda meydan okuyamaz.

Hiç eskiye gitmeye gerek yok, aylardır ABD merkez bankasının kapısında dolar dilenen bir hükümet ABD’yle arasını bozmaya cesaret edebilir mi? Finansman bulamadıkça bağımsızlık hikayeleri anlatmaya başlayan ekonomi bakanı aslında iktidarın Batının dolarına ölesiye bağımlı olduğunu itiraf etmiyor mu? Peki açıkça söylemese de her fırsatta IMF ile bir antlaşmayı ima eden, ekonomik kurtuluşu Batılı finans tekellerinden ucuza borç bulmakta gören muhalefet mi ABD ile karşı karşıya gelecek?

En basit hesapla yüzde elli olasılıkla ABD Başkanı olacak Biden’la hesaplaşmayı gerçekten düşünen bir siyasetçinin NATO’yla hesaplaşmayı göze alması gerekir. NATO’dan çıkacağız diyen tek bir düzen siyasetçisi duydunuz mu? Herkesten daha çok NATO’cu olduğunu her fırsatta gösteren, hatta NATO’nun geleceği için Fransız ve Alman liderlerle tartışan Erdoğan’ı, diğer muhalefet liderlerinin yalnız bırakacağına dair tek bir işaret yok, olamaz da.

Daha geçen ay Suriye petrolleri için ABD’yle iş pişiren, ABD ile birlikte Suriye’nin, Irak’ın içişlerine karışan Türkiye hükümetinin ABD’ye içişlerine karışmama dersi vermesi mümkün mü? Doğu Akdeniz’de, Libya’da macera arayan ve fırsat bulsa bölgedeki her ülkenin içişlerine karışacak bir hükümetin kendi içişleri konusunda utangaç bir çıkış yapması bile bu siyasetin çürümüşlüğünün bir göstergesi.

Bölgedeki Amerikan müdahalesini meşrulaştırmak için akla hayale gelmez senaryolar yazan, Amerikancılığı sol literatürle aklamak gibi tarihte görülmemiş işler deneyen bir unsuru içinde barındıran muhalefet bloğunun Biden’a ders vermesini beklemek hayalcilik değil mi?

Dünyanın neresinde bir hareketlenme olsa ABD liderliğindeki Batıyı müdahaleye çağıran muhalif zihniyetin sıra Türkiye’ye geldiğinde “içişlerimize karıştırmayız” masalına başlamasındaki tuhaflığı herkes görüyor herhalde. Neredeyse tüm gelecek kurgusunu Batıdan gelecek desteğe bağlayan düzen muhalefeti benzer cümleleri Biden’dan duyduğunda utanıyor olamaz. Tıpkı yaklaşan ABD seçimlerinde her iki tarafa da oynamak için bir yol arayan ve bunun için tüm lobi şirketlerini seferber eden AKP’nin bu işlere dünyanın parasını harcarken utanmaması gibi…

AKP bu parayı ABD’nin içişlerine karışmak için değil, muhtemel ABD başkanının gelecekte Türkiye’nin içişlerine karışırken AKP’ye destek olması için harcıyor. Lobi şirketleri vesilesiyle harcanan para ABD’nin içişlerimize karışabilmesi için verilmiş bir iznin çok ötesinde ABD’ye Türkiye siyasetine müdahaleye dair verilmiş açık bir taahhüt. AKP tarafından Türkiye adına verilmiş bir söz…

Onlar utanmaz tabii ama ülke adına, bir bütün olarak, utanç verici bir tablo bu. Üstelik bu ikiyüzlülük ve çürümüşlüğü ifşa etmek maksadıyla tam bağımsızlık hedefinin mazide kalmış, bugün geçerliliği olmayan bir gaye olduğu iddialarının ortalıkta dolanması ve düzenin bağımlı karakterinin değişmez bir veri olarak kabul edilmesi bu utancı bir kat daha arttırıyor.

Evet tam bağımsızlık bu düzen içinde gerçekleştirilmesi imkansız bir amaç. Ama asıl soru şu o zaman. Madem bağımsızlık bu düzende mümkün değil, neden bu düzeni değiştirmeyi konuşmuyoruz?