Gecikmiş Haziran mektupları (2)

Haziran’da hep birlikteydik. Sonra birileri bizi “siz ve biz” yapmaya karar verdi. Diktatörün “masum çevrecilere sözüm yok” demesinden söz etmiyorum. Onun lafının hükmü bulunmuyor gayri.

Örgütlülerle örgütsüzler ayrımına ne diyorsun? Rahatsız olduğunu biliyorum ilk günlerde. “Biz burada herhangi bir parti için ya da bir partinin kararıyla bulunmuyoruz” diye düşündün büyük olasılık. Rahatsızlığını paylaşanlar da vardı, başka türlü düşünen de. “Sol partiler asıl böyle bir hareketin aktif unsuru haline gelmezlerse yanlış yapmış olurlar” diyene rastlamışsındır.

Sonra bu konuyu birileri özellikle kaşıdı. Liberal gazetelerde işlendi, “halkın eylemini çalmak isteyenler”den söz ediyorlardı. İşi o noktaya taşımadın, zaten herkes diktatöre karşı bütün olanakların seferber edilmesi gerektiğini biliyordu. Sokakta, meydanda, barikatta siz-biz kalmadı, herkes birbirinin yol arkadaşlığına sahip çıktı.

Ama biliyorsun ki, Haziran Direnişi siz ve biz meselesini çözemedi. Çünkü halkımız büyük oranda örgütsüz. Örgütsüzlüğü bir yana, çok büyük bir bölümü oy verdiği partiye bile inanmıyor. Bir de örgütlüler var, siyasi parti ya da hareketlerde çalışmalarını yürütenler…

Hiç düşündün mü, “örgütsüzlük neden propaganda ediliyor bu kadar” diye?

Halkın iradesine gölge düşmesin, birtakım partiler yönlendirmeye kalkmasın düşüncesindesin. Bir yandan da “bir şeyler yapmak gerek” diyorsun.

Siyasi partiler programı eylemi, kadroları ortada olan oluşumlar. Hepsi aynı kefeye konamaz ama insanlar neyi söylediklerine ve ne yaptıklarına bakarak siyasi partilere ilişkin tutum alabilirler.

Örgütsüz bir halkın birlik içinde, kararlı ve etkili olabileceği inancının karşılığı olduğunu bir an için kabul edelim.

Siyasi partiler kenara çekildiğinde halkı kendisiyle baş başa kaldığı nereden çıkıyor ki? Diğer örgütsel biçimleri de bir kenara koyalım, dernekleri, sendikaları… Görünür olmayan, bunun avantajlarını kullanan yapılar ne olacak? Vakıflar, istihbarat örgütleri, halk temsilcisi gibi hareket eden örtülü unsurlar? Partilerin kimliği, görüşü bellidir, sorumluları da…

Siyasi aidiyet, adres gösteren bayrak ve flamaların taşınmasının böyle bir yararı yok mu sence? Provokatörün işi zorlaşır, düzen ve disiplin sağlanır, kararlılık artar.

Zaten bir noktadan sonra örgütlü kesimlerin varlığının seni rahatlattığını da biliyorum.

Ama son tahlilde siz ve biz olarak kalmaya devam ediyoruz.

Haziran Direnişi’nde sokağa dökülen kitle, bu ülkenin gelecekte de göreceği en kalabalık kitle. Şimdilik sonuç alınmamasının çok nedeni var ama bir neden de örgütsüzlük değil mi?

Bir dizi seçenek var. Bu seçenekleri Haziran günlerinde yakından gördün, tanıdın, test ettin. Kafana en çok yatana omuz vermenin zamanı gelmedi mi?

Unutma, senin örgütsüzlüğüne övgü yağdıranlar, örgütlü insanlardır. “Biz”den farkları açık, dürüst ve samimi olmamalarıdır. Senin örgütsüzlüğünden nemalanmakta, seni asıl onlar istismar etmektedir.

İyisi mi, sen bu işi bir düşün.