Takvimden 13 Yaprak ASAF GÜVEN AKSEL

Bir gece yatacaksınız, ertesi sabaha uyandığınızda, aradan 13 gün geçmiş olduğunu göreceksiniz. Jülyen takvimden Gregoryen takvime geçilmiştir ve tarihten 13 gün, buharlaşmıştır. Mesela, 1918 yılı itibariyle, Rusya'da 1917 Ekim Devrimi'ni yaşadığınız zaman dilimi, artık Kasım ayına aittir.

Ekinokstan filan pek anlamam, ama, Rusya'da, "geri kalan" Jülyen takvimden, "zamanı tutturan" takvime geçişi, yaşanan devrimin cilvesi gibi algılamak hoşuma gider. Yeni zaman dilimini yüzlerce yıl sonra da olsa, kabullenen bir ülkede, tarihte sıçrama, tarihsel sıçramaya uyarlanmıştır! Takvim, değişmek için, bu ânı beklemiştir... Rusya, yırtılan takvim yaprağıdır artık ve Sovyetler Birliği'nin sosyalizm tarihi başlamıştır.

Peki, bu sanal bir "zaman ayarı" değil de, meçhule karışan bir 13 gün olsaydı? Uykunuzdan, reel zaman dilimi olarak 13 gün sonra uyansaydınız?

"Sol" liberal ideologların inkârcılığına düşmeniz, "Jülyen" dönemde kalmanız mümkün olabilirdi. Takvim yapraklarını bıraktığınız yerden çevirmeye devam edebilir, bilgilerinizi tazeleme gereği duymayabilirdiniz. O 13 günde, Lenin diye bir adamın öncülüğünde, bir sınıf tarihi değiştirmemiş farzedebilirdiniz. Yani, bir pratik, teoriyi "kirletmemiş" sayılabilirdi. Marks'ta kalabilirdiniz.

Güzel şeydir teori. Adı üzerinde. Gerçeklikte sınanmamış düşünce. Yaşanan son krizde, Marks'a bol atıflar, yapıtlarının yeniden çok okunmaya başlaması, liberallerin "hakkını teslim etmesi", bu yüzden sakıncasız gibi görülür. Mehmet Altan, "ben zaten Marksistim" iddiasını ekranlardan tekrarlayabilir. "Küreselleşme"nin tüm arazları, Marks'ın tahayyülü doğrultusunda ilerleyen dünya mavalına yamanabilir. Bakarsınız, Marks, bir Nostradamus figürüne çevrilir, "bildiydi!" denir.

Teori güzel şeydir. Evrilip çevrilmeye açık kapıları vardır. Zamana direnen ve "yeniden yorumlanması" gereken noktalar saptayıp, çekiştirebilirsiniz sağından solundan. Sizin parçalar seçmenize ses çıkarmaz.

Ama pratik, öyle midir ya. Yaşanan, değiştirilemez bir somutluktur. Bir teoriyi alır durduğu yerden, uygular. Kirletir!

Ah'lar edilir, vah'lar edilir. Teorinin büyüsü bozulmuştur. Kuvveden fiile çıkan şey, akademik münazara konusu olma özelliğini kaybetmiştir.

Bundan kurtulmanın yoludur, takvimden 13 yaprak koparmayı reddediş.

"Ben yatarken, emperyalizm yoktu ortalıkta" deme hakkınız olurdu. Sınıf tahakkümü, diktatorya, bir öneriden ibaret kalabilirdi. Kabul etmezdiniz, olur biterdi. Zamanla revize edilebilirdi. Teoriye "sus payı" verebilirdiniz, bazı kısmi talepleri karşılar, "hadi bak, sayende oldu bunlar, aferin"le taltif edebilir, aşırı uçlarını törpüleyebilirdiniz. Uzlaşırdınız teoriyle.

Teori, yaşama geçirilmedikçe güzel şeydir, zihin açar.

Eski takvim hesabı Ekim, yeni takvimde Kasım, 13 güncük sürede, "yap" diyen teorinin hükmünü yerine getirme cüretini gösterince, ideologların, "yaptık sayılır"cılık kapılarını kapatmıştır.

Yeni bir dünya mümkün. Bunun bir felsefi söylemden çıkıp, "aha, işte!" diye parmakla gösterilir bir şey haline gelmesine yol açan pratikten öfkeyle söz edilmesi ve bunun mümkünlüğünü gösterdiğini unutturup, geri çekildiği dönemin sevinçle karşılanması, "oh" çekilmesi boşuna değildir.

Hazır "pratiğe dökme" başarısız olmuşken, o pratiğin teorisini, somut dünyanın analizleriyle eklenen "yama"lardan arındırıp, kendi başarısızlıklarına "yama"nacak yönlerini öne çıkarmakta beis yoktur artık. Üstelik bu sayede, bir ihtilal manifestosu içeren teorinin sınıfı da, yatıştırılabilir, onlara bir "haklı çıkma" payesi verilerek, "aynı gemide yolculuk" önerilebilir.

Ama, sanal bir zaman ayarından ibarettir Gregoryen takvim. Jülyen'le başlayıp onunla devam eden süreçte, yaşanan 13 gün vardır tarihte. Emperyalizm olgusunun analizinden, ezilen sınıfın iktidarı almaya kalkışmasından, adil bir sistemin yaşama geçirilmesinden, 13 gün geriye giderek kurtulmak da, teoriyle mümkündür, evet.

Teori güzel şeydir. Pratik olmasaydı.

Şimdi o 13 günün, teoriyi liberal ideologların elinde kirlenmekten kurtarmasının zamanıdır. Gerçek dünyadaki karşılığını göstermenin. "Proletarya diktatörlüğü"nden ibaret özünü, yalanın yüzüne çarpmanın.