Yaşar Kemal tacirleri

Yaşar Kemal’in ölümü büyük kaybımızdı. Cenaze töreni görkemliydi. Çünkü Yaşar Kemal topluma karşı görevini fazlasıyla yerine getiren, emek mücadelesinde yer alan, döneme göre kıvırtmayan bir kahramandı.
Yurdun her yerinde, cenaze töreninde halk onu bağrına bastı. Bununla ilgili haklı övgüler yeteri kadar medyada yer aldı.
Benim vurgulamak istediğim, bu ölümü ve cenaze törenini “fırsat” bilip, omuz atarak öne geçmeye uğraşan, gazetelere televizyonlara söz söyleme yarışına giren “açıkgözler.”
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, “Anadolu”nun büyük filozofu, ömrünü barışa adamış dimdik bir kişilik, çok baskı gördü. Türkiye için büyük bir acı” gibi laflar etti.
İyi de bütün bunlardan sana ne? Sizin iktidarınızın tepesindekiler, RTE ile, Arınç’ı, ile Gül’ü ile Komünizmle mücadele derneklerinde yer aldıklarını, eli sopalı kanlı Pazar’larda saldırı ekibinin yandaşları olduklarını açıklamadılar mı?
Yaşar Kemal 1962 yılında Türkiye işçi Partisinin Genel Yönetim ve Merkez Yönetim Kurulu üyesiydi. Sizin o büyüklerinizin hedefindeki “düşmanlardan” biriydi.
Yaşar Kemal’in dostları, mücadele arkadaşları sizin iktidarınız döneminde,bugün yazdıkları, çizdikleri için cezaevlerine doldurulmadı mı? Halen mahkeme koridorlarında dolaşmıyorlar mı? Onlara dava üstüne dava açılmıyor mu? 
Bir başka “fırsatçı” Orhan Pamuk.
Diyor ki, “O bana pek çok bakımdan örnek oldu. Bu ülkede bütün baskılara, ölüm  ve hapis tehditlerine rağmen onurunu kaybetmeden, başını dimdik tutup var olunabileceğini gösterdi.”
Bu sahte sözleri geç bir kalem. O sana örnek olmamış. Ya da sen onu örnek almamışsın. Örnek alsaydın bugünkü iktidarın baskılarına da karşı çıkar, sen de dimdik dururdun. İktidarın değil, emeğin, yoksulun, basın, düşünce ve ifade özgürlüğünün savucusu olurdun. Sen ne yaptın? AKP’nin baskılarına karşı sustun, saklandın, dimdik direnenlerin değil, iktidarın yanında yer aldın.
Örnek mi, çook. Sadece ikisini belirteyim;
“Hükümet dindar politikacılardan oluşuyor ama ülke dindar bir yapıya gitmiyor. Bundan 10-20 yıl önce sokakta içki içen insanlar göremezdiniz. Şimdi  görürsünüz” (14 mayıs 2011, Amerikan PBS televizyonundaki söyleşi).
“Unutulmamalıdır ki, son 10 yılda mevcut iktidarla Türkiye çok daha zengin ve başarılı oldu. (Türkiye’nin batıdan uzaklaşıp Orta doğuya yönelmesi konusundaki soruyu yanıtlarken) Artık Türkiye Avrupa’ya doğru yürümüyor diye ağlamıyorum. Türkiye’deki ekonomik büyüme, patlama Avrupa heyecanını azalttı. (İspanya’da yayınlanan El Pais gazetesi, 14.05.2012).
Y.Kemal, hep ezilenden, yoksuldan, emekten yana, hep sol’da oldu. İktidarların kanatları altına girmedi.
O hep örgütlü mücadeleyi savundu. ”Benim en büyük tutkum Sosyalizmdir” diye yazan Yaşar Kemal, 1965 seçimlerinde TİP adına TRT radyolarından emekçilere seslenen bir sosyalistti.
O, 1974 yılında Türkiye Yazarlar Sendikasının kuruluşunda yer aldı.
Sen ne yaptın, içeride, dışarıda her demecinde gerici, sermaye yanlısı, baskıcı bu iktidara övgüler dizdin.
Sonra da cenazesine gidip ölü tüccarlığına soyundun.  
New York Times ölümünün ardından, “Yaşar Kemal sol düşünceleri nedeniyle Türk devletiyle defalarca karşı karşıya geldi ” diye yazdı.
Sen yazarlık boyunca kiminle karşı karşıya geldin. Hep devletin yanında olmadın mı, son 13 yılda olduğu gibi?
Le Monde “Yaşar Kemal Sol’un militanıydı” dedi.
Aman dikkat et, bu yazılar tehlikeli. Böyle bir adamın yanında fazla da gözükme. Bak solcuymuş.
Cumhurbaşkanın, başbakanın, hükümetteki büyüklerin sonra sana çizik atmasınlar.
Cenaze tüccarlarının en safı ve komiği de hükümetin büyük “Akil“ memurlarından Orhan Gencebay adlı bir vatandaştı.
Abdullah Gül’ün gölgesinde dolaşan Orhan adlı bu vatandaş Uzatılan mikrofona çok bilmiş şekilde veciz bir konuşma yaptı. Kısa ama öz konuştu. “Çok değerli bir yazardı, YILANLARIN ÖCÜ’nü o yazmıştı.”
Yılanların Öcü’nü Yaşar Kemal yazmamıştı ama önemli değil. Önemli olan bu Orhan adlı vatandaşın cenazeye gelirken Yılanların Öcü adlı bir kitabın var olduğunu aklında tutmuş olması.
Hükümetin Akil’i için bu da az bir şey değil.