Rabbim üç çocuk istiyor

Son haftalarda en çok kullandığımız kelime şu; “ Nasıl bir ülke olduk? Bir ülke bu hale düşürülür mü? “

Böylesine çapsızlığın ülke yönetimine egemen olması pek çok yerde konuşuluyor.

Örnek mi?

Günlerdir tartışılan konuların başında Cumhurbaşkanının üniversite diplomasının olup olmadığı geliyor.

Bu tartışılır mı?

Bir diploma ya vardır ya yoktur. Muhatabı var diyorsa da vardır.

Ancak, “inandırıcılık” o kadar yıpranmış, o kadar çok “aldatma” örneği yaşanmış ki, durum şüpheli hale geliyor.

-Daha neler diploması varmış, internette yayınlandı ya?

-O sahte, imzası olan prof. O yıl doçentmiş.

Üniversiteye soruluyor. Yanıt yok.

Kendisine soruluyor, “var” diyor ancak göstermiyor. “Okul arkadaşlarım biliyor” diyor.

HDP Eşbaşkanı S. Demirtaş, "diploması yok, olsa şimdiye kadar büyütüp meydanlara asardı “ diyor.

Yani ülkemizde, bir devlet yöneticisinin diploması bile kriptolu, kozmik odalarda saklanan, ulaşılması mümkün olmayan devlet sırrı kapsamına giriyor.

“Nasıl bir ülke olduk?” diye başladık.

Haklı bir soru ve örnekleri çok.

Konuşulan bir başka konuya bakın. Hem de ülkenin bir numaralı yöneticisinden: “Doğurmayan kadın, anneliği reddeden kadın eksiktir, yarım kadındır.” Diyor ve kadının iş hayatına katılmasını eleştiriyor.

Bu sözler kadınlara hakaret olmanın ötesinde, bir dünya görüşünün, bir yaşam biçiminin topluma dayatılması değil mi?

Aslında söylemek istediğini tam da söyleyemiyor. Örneğin;

Kadınlara oy hakkı olmaz. Olmamalıdır.

Kadına miras hakkı olmaz, hele erkekle eşit hiç olmaz.

Kadının otomobil kullanması, örtünmeden dışarı çıkması caiz değildir.

Kadının sokağa yalnız, yanında erkek olmadan çıkması uygun değildir.

Ev işlerine bakar, çocuk doğurur.

O kadar!

Şeri hukuk da zaten bunu öngörüyor.

İran’da , Afganistan’da, S. Arabistan’da, diğer İslam ülkelerinde, orda, burada böyle değil mi? Başarıyla da uygulanıyor. İtiraz eden de idam ediliyor.

Örnek aldığımız, hatta lideri olmaya soyunduğunuz ülkeler bunlar.

Bunlar bunun için hep Laikliğe, laik düzene karşı oldular. Laikliği hep ayak bağı gördüler.

Ancak Türkiye bunları aştı. Kadınlarımızın da, erkeklerimizin de, daha doğrusu demokratlarımızın buna papuç bırakmayacağını da görüyorlar. Zordalar.

CNN –Türk Televizyonunun haber sunucusu Nevşin Mengü kadınlara yönelik bu haberi okuduktan sonra dayanamıyor, Twitterdan, ”istemiyorum arkadaş anne falan olmak, zorla mı, sana ne, kime ne? ” diye yazıyor.

Belki de Alo Fatih’ler CNN patronlarını aramışlardır, “bu kadın ne zaman kovulacak?” diye sormuşlardır.

Sadece eve kapanmalarını ve çocuk yapmalarını istiyor. Bunu yineledi. “ 3 çocuk istiyorum” diye ekledi ve şu vurguyu yaptı, "Ben değil Rabbim 3 çocuk istiyor."

Tanrının yeryüzündeki temsilcisi olunca böyle oluyor.

Ona, onunla aynı kulvarda dolaşan İlahiyatçı İhsan Eliaçık hemen yanıt verdi; “Böyle bir ayet yok, sallıyor.”dedi.

Ramazan geldi ya, dine dayalı partilerin, iktidarların propaganda sezonu da açıldı haliyle.

İlk yasaklama, pardon açıklama Kayseri müftüsünden geldi.

Müftü, ramazan boyunca lokantalarda, fast food tipi yerlerde yemek hizmeti verilmemesini, o dönemi izinli geçirmelerini, personelini de tatile göndermelerini istedi.

Daha bu açıklama faslı. Ramazanda oruç tutmayanların, sokakta sigara içenlerin ne kadarının fiili saldırıya uğrayacağını, dayak yiyeceğini henüz bilmiyoruz.

Geçmişte yaptıkları, yapacaklarının göstergesidir.

Göreceğiz.