Asfalt yol mu, demokrasi mi?

Ahmet Abakay'ın “Asfalt yol mu, demokresi mi?” başlıklı köşe yazısı 19 Aralık 2012 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Yerel yönetimlerin elbette yol-su hizmetlerini yapmak, asfalt dökmek, çöp toplamak gibi temel görevleri var.

Yetmez.

Yerel yönetimler, demokrasi, insan hakları, bilim, kültür-sanat alanında da birinci derecede sorumludurlar, görevlidirler. Ancak bu konu ya önemsenmez ya da önemsense bile çok arka planda değerlendirilir. Belki de oy getirmez diye bakılır.

Bu ülkede demokrasi, insan hakları, emek, özgürlük savaşımında ağır bedeller ödeyen, yaşamını veren, cezaevlerinde zulme uğrayan, kültür, sanat yaşamına ciddi katkılar sunmuş kimi insanlar var ki yeni kuşaklar bunları yeterince tanımıyor.

Zaman zaman panellerde, konferanslarda bu kişilerle ilgili anılar anlatılır ancak bundan sadece küçük bir grubun haberi olur.

Sermaye yanlısı gerici, sağcı, iktidarlar ve bunların yerel yöneticileri bu kişileri unutturmaya uğraşırlar. Ancak yaşatmaya çalışanlar da var, bunları da bilmek gerekiyor.

Unutturma çabalarına karşı bu kişileri yaşatmak önemli.

Örneğin, Ankara’da Çankaya bölgesinde belki birçok insanın bilmediği çok önemli kişilerin isimlerine parklar yapılmış, yapılıyor.

Ben bildiklerimi, öğrendiklerimi sayayım: Sabahattin Ali, Ahmet Arif, Nâzım Hikmet, Uğur Mumcu, Ruhi Su, Ziya Yılmaz, İlhan-Turhan Selçuk, Füsun Sayek, 2 Temmuz (Madımak), Aşık Mahzuni, Türkan Saylan, İlhan Erdost, Müşfik-Yıldız Kenter, Yaman-Meral Okay.

Bu kişilerin isimleri unutturmak isteyenlere inat parklarda yaşatılıyor.

Bravo Çankaya Belediyesi, helal olsun Başkan Bülent Tanık.

Duyarlılık ve yapması sizden, yazması bizden.

Yapılacak yeni parklar olacaktır. Aklımdan geçeni de söyleyeyim

Yaşamını bağımsızlık, demokrasi, özgürlük ve emek mücadelesine vermiş olan Behice Boran parkı yakışır Ankara’ya da, başka illere de. Ve tabii ki aynı mücadelenin anıt ismi Halit Çelenk’in de.

12 Eylül darbesi sürecinde, 7 Kasım 1980 tarihinde Mamak Cezaevinde dövülerek öldürülen İlhan Erdost’un eşi Gül Erdost ile kısa süre önce eşinin adına yapılan parkın açılışındaydık. Mutlu olmuşlardı.

Sohbetimiz sırasında Gül, haklı olarak parkların tabelasının yanında parka adı verilen bu kişilerin kim olduklarının birkaç cümle ile yazılmasının önemine vurgu yaptı. Haklıydı. Kim bu insan, ne yapmış da ismi buraya yazılmış.

Başa dönüyorum.

Asfalt da demokrasi de ihtiyaçtır.Demokrasi daha fazla ihtiyaçtır.

Demokrasi olmayan ülkede asfalt yol diktatörlerin tanklarına kalır.

AKP’NİN İTİRAFÇI AYDINLARI GİZLENEMİYOR
Geçen Çarşamba(12 Aralık) günkü “ AKP itirafçısı aydınlar” başlıklı yazıma çok sayıda ileti geldi.Abdurrahman Dilipak’ın kankası olarak tanımladığım bu kişinin kim olduğu, isminin neden yazılmadığı soruluyordu.

Bu kişinin Şanar Yurdatapan olduğunun anlaşılacağını, tahmin edilebileceğini düşünmüştüm. Demek ki açık yazmak gerekiyormuş.
Bu konuda bilgi notu gönderenlerden birisi de duayen gazeteci Metin Aksoy’du. Aksoy, Mustafa Ekmekçi’nin Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı olduğu dönemde ÇGD‘nin Genel Sekreteriydi.

Mahmut Tali Öngören, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın Genel Sekreteri olduğu dönemde de Aksoy onunla birlikte vakıfta çalışmıştı.

Aksoy, M. T. Öngören’in ölümünün ardından onu anlatan “Tek Başına Orkestra” adlı önemli bir kitap hazırladı ve TİHV tarafından yayınlandı.
Gönderdiği yazıda, “yurtdışından sağladığı parasal desteklerle yürüttüğü projelerle adından söz ettiren Şanar Yurdatapan’ın bu çerçevede örgütlediği eylemlerden birisi de ‘savaşa son ver’ çağrısıdır” diyen Metin Aksoy haklı olarak bu konuda oldukça dertli.

Aksoy, Güneydoğudaki savaş ortamının sona erdirilmesi için 11 Mart 1996 tarihinde Yurdatapan’ın sözcüsü olduğu, Barış için çalışma grubu’na Öngören’in de destek verdiğini, hazırlanan çağrı metnini duyarlı aydınlar grubu adına Anayasa Mahkemesi önünde okuduğunu hatırlatıyor. Ancak basında bu fotoğraf yer almadı.

Ölümünün ardından Öngören ile ilgili kitabı hazırlayan Metin Aksoy bu eyleme katılan Öngören’in buradaki fotoğrafını Kitabın kapağında kullanmak istediğini belirterek bu fotoğrafı Yurdatapan’dan rica eder.

Aksoy’un açıklamasının devamı özetle şöyle: “Yurdatapan önce olumlu yanıt verdi. Sonra bu istek birkaç kez tekrarlanmasına karşın arşivinden tek kare fotoğrafı, bu fotoğrafın oluşmasına katkıda bulunan TİHV Genel Sekreterliği de yapmış olan M. T. Öngören’den esirgedi! Ne de olsa profesyonel projecidir daha önce öngöremediği için projenin harcama kalemleri arasında yer veremediğinden ‘kâr’dan düşemeyecektir.”
İlahi Metin Aksoy, ticaret, tüccarlık, para kazanmak kolay mı? Ustalık ister.

Bir kare fotoğraf isterken bile insan önce, “ağam bu iş kaça çıkar” gibi bir girizgah yapar.