Küba’da derslere ara verilmeden okullar Kovid-19’a karşı nasıl korunuyor?

Küba koronavirüs pandemisiyle birlikte hem ülke çapındaki önlemleriyle hem de diğer ülkelere olan yardımlarıyla adından söz ettirdi. Virüse rağmen okulların tatil edilmemesinin ardından Eğitim Bakanlığı’nın Okul Sağlığı Dairesi Başkanı Mary Carmen Rojas Torres'in açıklamalarını, eğitim sektörünün hastalığın yayılımına önleme ve kontrol planına dair paylaştığı bilgileri soL okurlarının…

Çeviri: Yasin Çalış

Sağlık alanında sahip olduğu ilerlemeler ve başarılarla kendisinden çokça söz ettiren Küba, koronavirüs dünyayı etkilemeye başladığında gözlerin çevrildiği ülkelerin başında geliyordu. Zira devrimin hemen sonrasında birçok bulaşıcı hastalığın artık görülmemesini sağlayan, bunu kalıcılaştıran bir sağlık sistemine sahipti. Yakından bakıldığında bunun sosyalizmin kazanımı olduğu, Küba halkının örgütlü bir biçimde bu kazanıma sahip çıktığı, koronavirüs gibi salgın hastalık riski veya doğal afetlere hazırlıklı olduğu görülüyordu. Dünyanın dört bir yanına ihtiyaç duyulduğunda sağlık emekçilerini gönderen, yolcularından bir kaçında koronavirüs tespit edildiği için okyanusta mahsur kalan yolcu gemisine elini uzatan yine Küba halkıydı. Koronavirüs dünyanın “gelişmiş” kapitalist ülkelerinin üzerindeki cilayı kazıdı kapitalizmin akılsızlığını ve insanlığın sosyalizme olan gereksinimini bir kez daha gözler önüne serdi.

Halk Sağlığı Bakanlığı’yla yakın bir işbirliği içinde olan Eğitim Bakanlığı; öğrencilerin, çalışanların ve ailelerinin Covid-19’un yayılımını önleme ve virüsten korunma hazırlığı için önlemler alıyor.

Granma İli’nin Bayamo Şehri’ndeki El Mambisito Gündüz Bakım Evi’ndeki çocuklar, arkadaşlarını korumak için nasıl öksüreceklerini gösteriyor ve Sağlık Bakanlığı personeliyle deneme yapıyor.


Eğitim Bakanı Ena Elsa Velázquez Cobiella, eğitim süreçlerinin devam etmesine izin vermenin yanı sıra, sağlık disiplinine, Kovid-19'un önlenmesi ve kontrolüne katkıda bulunan bilgi ve uygulamaların çoğaltılması için ulusal sistemin yeterliliğine dair görüşünü ortaya koydu:

“Koronavirüs Küba’ya çoktan ulaştı. Şimdi yapmamız gereken yayılmasını ve okullarımıza ulaşmasını önlemek. Çok daha kritik epidemik durumlarla karşılaştık; H1N1 (Domuz gribi), kolera gibi. Bunların hiçbirinde okulları kapatmak zorunda kalmadık.”

Eğitim Bakanlığı’nın Okul Sağlığı Dairesi Başkanı Mary Carmen Rojas Torres ise açıklamalarında, eğitim sektörünün hastalığın yayılımını önleme ve kontrol planına dair kimi detaylar paylaştı:

Eğitimciler Kovid-19’a nasıl hazırlandı?

Okullar ve diğer eğitim kurumlarında söz konusu eğitim düzeylerine göre hazırlanmaları için ilk olarak çalışanlar arasında eğitimler düzenlendi. Önleyici tedbirlerde ve özellikle semptomların tanısı konusunda uzman sağlık profesyonellerinin katılımıyla gerçekleştirildi bu oturumlar.

Hangi somut önlemler alındı?

Alınan en önemli somut önlemler çocukların ve işçilerin doğrudan sağlığının korunması ile ilgili. Örneğin, gerek duyulması halinde izolasyon sağlamak ya da akut solunum yolu enfeksiyonu olan kişilerin eğitim kurumlarına girmesine izin vermemek gibi. Gözetim; ateş ve öksürük semptomları tespit edilir edilmez izole edilecek olan ve aileleriyle birlikte sağlık alanlarının bilgisi de not edilen öğrencileri kapsayacak.

Çocuklar ve çalışanlar için diğer bir sağlık önlemi ise, kurumdaki tüm alanları ve tüm temas yüzeylerini dezenfekte etmek. Masalar, bilgisayar mouseları, klavyeler, kapılar, korkuluklar ve hazırlıklar esnasında olası virüs bulaşma yolları olarak tanımlanan diğer her şeyi.

En önemli mesele hem çocukların hem de çalışanların ellerini yıkamasını sağlamak. Sistematik bir durum olmalı bu, ara sıra değil; sabah okula geldiklerinde, yemek yediklerinde, mümkün olan her anda uygulanmak durumunda.

Bakanlık, el yıkamanın yapılabileceği daimî bir su kaynağı olması (lavabo, musluk) hususunda mümkün olduğunca çok kurumda uygun koşulları yaratmaya çalışıyor. Ayrıca ailelere, hasta çocuklarını okullara ve kreşlere göndermemeleri; solunum yolu sıkıntıları olan öğretmenlerin de derslere girmemeleri gerektiği konusunda uyarıda bulunuyoruz.

Sağlık otoriteleri de bu konu üzerinde durarak aynı öneride bulundu; solunum yolu semptomlarına sahip olan çocuk, genç ya da yetişkinin okula ve işe gitmemesi gerektiğini belirtiyorlar.

Okullarda yeteri kadar sağlık personeli var mı?

Öncelikli olarak tanımlanan merkezlerde doktor ve hemşireler hazır bulunuyorlar. Virüsün ulusal çapta ortaya çıkmasıyla birlikte, önleme ve kontrol planı çerçevesinde tüm ülkeye gönderilmek için hazırlıklar yapıldı.

Peki eğer okulda bir çocuk ya da bir çalışan şüpheli semptomlar gösterirse?

Eğer gün içerisinde bir çocukta ya da bir çalışanda semptomlar görülmeye başlarsa, o çocuk ya da çalışan eğitim kurumunun içinde bir yerde izole edilir, ailesine ve sağlık çevresine bildirimde bulunulur ve ulusal plan çerçevesindeki protokol uygulanmaya başlar.

Sonrasında, tüm tanı süreçlerini gerçekleştirmek ve durumunuzun gerçek nedeninin ne olduğunun bulunması amacıyla Halk Sağlık Bakanlığı tarafından tanımlanan merkezlere götürülürsünüz. Şüpheler teyit edilirse Halk Sağlığı Bakanlığı, çocuğun ya da hasta çalışanın okuluna, hastaların temas halinde olduğu kişileri takip için uzman bir personel gönderir.

Öğrencileri eğitim seviyelerine göre nasıl hazırlıyorsunuz? Hastalığın belirtileriyle karşılaştıklarında ne yapacaklarını nasıl biliyorlar?

Bunun iki yolu var: Birincisi, hedeflenen önlemlere göre sağlık davranışlarını kazanmak. Öksürdüklerinde kol içine öksürmeliler, öksürürken ve hapşırırken diğer öğrencilerden ayrılmalılar, ellerini sık sık yıkamalılar. Alışkanlık olması gereken bu davranışlar çocukluğun ilk zamanlarından üniversite öncesine kadar öğretilebilir.

Bu yüzden öğrencileri eğitime dahil ediyoruz. Yaşlarını da göz önünde bulundurarak tüm uyarıları yapmak, onları bilgilendirmek mümkündür, şöyle hareket etmelerini istiyoruz: “Kendinizi kötü hissetmeye başladıysanız ve ateşinizin yükselmeye başladığını fark ederseniz, bunu söylemek için okuldan ayrılmayı bekleyemezsiniz. Hemen rehber öğretmeninize bildirin.” Bu, ülkenin yeni koronavirüsle yüzleşmemiz için bizden beklediği sistematik enformasyonun öğretiminin bir parçası, fakat panik oluşturmadan.”

Herhangi bir semptom ve ateş durumunda, dört yaş üzerindeki çocuk kendini kötü hissetmeye başladığında size söyler; ama yine de gözlem çok önemlidir, çocukların çevresindeki yetişkinlerin gözlem yapması hayati önem taşımaktadır. Böyle zamanlarda yetişkinler çokça gözlemde bulunmalı, herhangi bir değişiklik fark ederlerse bilgi verebilmeli ve yardım çağırmalılar.

Aynı durum çalışanlarımız için de geçerli: risk algılarını arttırdıkları ve zamanında bilgi verme ihtiyacının farkındalığında oldukları sürece, yayılmanın üstesinden gelme garantisi daha fazladır.