Batı medyasının 'başı kesilen muhalif şarkıcı' yalanı şimdi mi meydana çıktı?

Batı medyası tarafından yayılan "başı kesilen muhalif şarkıcı Kaşuş" yalanı, yine Batı medyası tarafından 5 yıl sonra çürütüldü. Oysa, haberin doğruluğunu sorgulayan haberler en azından 2012'den bu yana yayımlanıyor.

Erman Çete

Suriye'de vekalet savaşı yalnızca askeri sahada verilmiyor. Kara propaganda ve yalan makineleri de, Suriye'ye yönelik "komplo"nun önemli parçalarından.

Batı medyası tarafından yayılan ve Suriye'de "zalim rejim" temasını güçlendiren olaylardan birisi de, "devrimin şarkısını yazan muhalif" olarak bilinen İbrahim Kaşuş'un 2011 yılında Hama'da öldürüldüğü iddiasıydı.

Youtube'e yüklenen bir videoda, Asi Nehri'nden çıkartılan bir cesedin Kaşuş'a ait olduğu iddia ediliyordu.

Tüm anaakım medya kuruluşları, BBC'den CNN'e, The Guardian'dan The Telegraph'a, hepsi Kaşuş'un ölümünü haber yaptılar.

Örneğin The Guardian "ayrıntı" veriyordu: Kaşuş'u öldürenler onun boğazını kesmiş ve ses tellerini çıkartmıştı.

The Telegraph, "Hama'daki özel muhabirinin" haberini yayımlayarak bir adım öne geçiyor ve müzisyen Kaşuş'un ününün kurbanı olduğunu ve "Esad'ın askerlerinin" onu bularak öldürdüğünü yazıyordu.

Beyrut'taki Associated Press (AP) muhabiri ise, Kaşuş'un "yakın bir arkadaşına" her nasılsa ulaşıyor ve Kaşuş'un 42 yaşında, 3 çocuk babası bir itfaiyeci olduğunu ortaya çıkartıyordu.

Arkadaşı Ebu Yaman'a göre, Kaşuş'un yazdığı bütün şiir ve şarkılar "ilhamla", içgüdüyle yazılıyordu. Yaman'ın söylediğine göre, Kaşuş bir sabah işe giderken beyaz bir otomobil durmuş ve onu zorla içeriye bindirmişlerdi.

Kaşuş'un hikâyesi burada kalmadı. Ölümünden sonra Suriye kökenli ABD'li bir besteci Malek Jandali, "Özgürlük Kaşuş Senfonisi" yazdı.

Amsterdam'da bir sanat sergisinde, ölü şarkıcının portresi bazı şarkılarıyla birlikte sergilendi. 

HİKÂYEDEKİ BOŞLUKLAR

İbrahim Kaşuş'un vakasına dair şüpheler, 7 Aralık 2016 tarihli GQ dergisinden James Harkin'in haberiyle ilk kez Batı medyasında gündeme getirildi.

"Hikayede bazı tuhaflıklar vardı" diyen Harkin, Kaşuş'un kim olduğuna ve nerede öldürüldüğünü ilişkin haberlerin hemen hepsinde büyük farklılıklar olduğuna dikkat çekiyor.

Muhabir, kimsenin ailesini bulamadığı Kaşuş'un yaşadığına ve İstanbul'da bulunduğuna ilişkin rivayetlerin, "muhalifler" tarafından kendisine 2014 yılında aktarıldığını söylüyor.

Bir başka siyasetçi, Kaşuş'un bahçıvan olduğunu, bir diğeri Katar'a kaçtığını, başkası ise Avrupa'ya kaçtığını iddia etmiş. Bir başka genç "aktivist" ise, muhabirin aktardığına göre, "gözlerini devirip" muhalif medya tarafından yayılan bir başka propaganda kurgusu olduğunu söylemiş.

ŞARKICI KAŞUŞ DEĞİL!

Muhabir, konuştuğu bir Suriye insan hakları araştırmacısının daha öfkeli olduğunu söylüyor ve aktarıyor: Şarkıcı Kaşuş değil, Abdurrahman Farhud isimli birisiydi.

"Bazı muhalifler," diyor araştırmacı, "yalan söylüyorlardı, çünkü bunun kendilerini yardımcı olacağını düşünüyorlardı."

Ancak muhabir, Ocak ayında Skype ile "kırık dökük" İngilizce konuşan bir Suriyeliye bağlanıp soruyor: "Siz Kaşuş musunuz?"

Karşıdaki, "Evet dostum" diyor, nerelerde olduğu sorusuna ise, "Bu çok uzun bir hikâye. Nereden başlamalıyım bilmiyorum" cevabını veriyor.

Farhud, Suriye'deki bir üniversitede iktisat okuyan ve faturalarını ödemek için inşaatlarda çalışan bir öğrenciymiş.

10 Haziran 2011'de Hama'da şarkıyı ilk söyleyen kendisiymiş. Sonra, iş "tutunca" başka şarkılar da yazmış.

Ancak en sonunda, "şarkıcı öldü" haberi yayılmış. Farhud'un arkadaşları, ondan çıkıp konuşmasını istemiş ancak kimse bu propagandadan vazgeçmeye razı olmamış.

"10 ya da 15 dakika içinde 100 kanal, Al Jazeera, BBC, CNN... hepsini dinliyordum" diyor Farhud.

Farhud bu yalanı kimin yaydığını bilmediğini ileri sürüyor. Ancak muhtemelen bunu yayanlar, "Yerel Koordinasyon Komiteleri" isimli ABD destekli örgütlenmelerden birileriydi.

Farhud, kaçtıktan sonra birkaç kez Katar'a gitmiş ve Al Jazeera için "devrimin şarkısı" belgeseli yapmış. Yani, Farhud'un kim olduğu o tarihten beri Katar ve Al Jazeera tarafından da biliniyordu.

PEKİ KAŞUŞ KİMDİ? KATİLİ TÜRKİYE'YE KAÇMIŞ!

Farhud'a göre İbrahim Kaşuş, tamamiyle bilinmeyen bir kişiydi. "Hiçbir şey yapmadı. Kimse onun hikayesini ya da neden öldürüldüğünü bilmiyor" diyor "devrimin şarkıcısı."

Ancak araştırmacı, Kaşuş'un kimliği ve neden öldürüldüğü konusunda net: Kaşuş, yerel bir güvenlik görevlisiydi ve "muhalifler" tarafından "rejime muhbirlik yaptığı" gerekçesiyle öldürülmüştü.

Muhabir, geçen Nisan ayında Hama'ya gitmiş ve Kaşuş'un akrabalarını bulmaya çalışmış.

Kaşuş'un babası konuşmayı reddetmiş. Muhabir, Ebu Zahir ismini taşıyan ve Kaşuş'un akrabası olduğunu söyleyen biriyle görüşmüş.

Ebu Zahir'in söylediğine göre, Kaşuş 20'li yaşarında, okuma yazması olmayan birisiydi. İtfaiyeci değil, itfaiye merkezinde güvenlik görevlisiydi.

Kaşuş'un elinde doğuştan bir deformasyon olduğu için, kalem kullanamıyor ve yazı yazamıyordu. Ebu Zahir'e göre bu nedenle şiir ya da şarkı yazması da mümkün değildi.

Ebu Zahir, Kaşuş'un bir muhbir olduğu konusunda da şüpheli. Ancak aile, onu öldüreni daha sonra tespit etmiş: Bu kişi, "muhaliflerle" çalışan birisi ve olaydan 2 hafta sonra Türkiye'ye kaçmış.

KAŞUŞ YALANI YENİ Mİ ORTAYA ÇIKTI?

"Devrimin şarkıcısı"nın kim olduğuna ilişkin şüpheler ilk kez dile getirilmedi. 

22 Temmuz 2011 tarihinde New York Times'tan Anthony Shadid, şarkının 23 yaşındaki öğrenci Abdurrahman tarafından yazıldığına ilişkin iddialar olduğunu yazmıştı. Ancak daha sonra, bu konunun üzerine giden olmadı.

Ancak dikkatli gözler, Kaşuş vakasını daha 2012 yılında tüm çıplaklığıyla ortaya sermeyi başarmıştı.

"The Truth About Syria" isimli wordpress sayfasında, "Sözde 'Suriye Devriminin' sözüm ona şarkıcısı ve bestecisi İbrahim Kaşuş hakkındaki gerçek" isimli bir yazı yayımlanmıştı.

Bu yazıda, Suriye polisinin Fadi Zreik isimli bir "muhalifi" yakaladığı ve bu kişinin Kaşuş vakası ile ilgili itiraflarda bulunduğu aktarılıyordu.

2012 yılındaki bu yazıda, GQ'da dile getirilen iddianın aynısı vurgulanmıştı: Kaşuş, Suriye yönetimi için çalışan bir muhbir olduğu gerekçesiyle "muhalifler" tarafından öldürülmüştü.

Bu yazıda, şarkıyı yazan kişinin, yani Abdurrahman Farhud'un da, Kaşuş'un Asi Nehri'nden çıkartılan cesedinin fotoğrafını çeken "muhalifler" arasında yer aldığını, bu sayede kimliğini gizleme fırsatı yakaladığı belirtiliyor.

Dahası da var. Aynı yazıda, "devrimin şarkıcısının" gerçek kimliği, Hama'da bulunan kişilerle temas kurularak, açıklanıyordu: Abdurrahman Farhud.

Demek ki esas sorulması gereken soru, Batı medyası eliyle yayılan bu yalanın, 5 yıl sonra neden yine aynı medya eliyle ıskartaya çıkartılmak istendiği. Üstelik, GQ muhabirinin, bildiği bazı şeyleri gizlediğini düşünmek mümkün; çünkü 2012 yılında yayımlanan yazıda, Farhud'un da Kaşuş'un cesedini görüntüleyen grupta yer aldığı iddia ediliyor. Muhabirin bu iddiaları bilmemesine/duymamasına imkân yok.

Suriye'de vekâlet savaşı sona yaklaşırken, bazı safraların atılması, ama bunları atarken tüm geçmişin lanetlenmemesi gerekiyor. GQ haberinde, "Suriye devrimi"nin şarkıcısı Abdurrahman Farhud, yalanı bizzat kabullenen kişi olmasına rağmen, masummuş gibi gösteriliyor. Devrim iyiydi, ama sonradan bozdu, teması sürekli hissediliyor.

"Muhalifler"den bazıları, Batılı ağababaları tarafından yüz üstü bırakılırken, bazıları kendilerini kurtarmayı başarıyor. Suriye'deki savaş ve propaganda, yeni bir aşamaya giriyor.