Çiftçinin suyuna göz koyan torba tasarıya ne oldu?

TBMM Tarım Komisyonunda çiftçinin tarlasını suladığı suyun özelleştirilmesi; ormanlardan para edecek parçalar koparılıp “ekonomiye kazandırılması” gibi niyetlerle hazırlanmış bir torba tasarı görüşülmeye başlanmıştı.

15 Mart günü bütünü üzerindeki görüşmeleri bitirdiler. 20’sinde maddelerini görüşmeye başladılar. İlk 7 maddesini kabul ettikten sonra bir daha toplanamadılar. O günden bu yana hiç ses yok. Bildiğimiz kadarıyla alt komisyona da gönderilmedi.

Muhalefet partilerinin itirazlarını dikkate alacakları gibi bir beklenti oluştu.

Bu, alıştığımız bir davranış değil. AKP hiçbir zaman ve hiçbir koşulda uzlaşmaya yanaşmadı. Ezici çoğunluğuna dayanarak istediği her yasayı geçirdi.

Zamana bırakmalarının başka bir nedeni olmalı. Belki AKP’lilerin de aklına yatmadığı içindir. Tasarıdaki sivriliklerin törpülenmesi gerektiğini düşünüyor olabilirler.

Yapılabilir mi bilinmez ama, önümüzde üç seçim var. Yakında oy istemek için ülkenin her yerine dağılacaklar. Çiftçinin tarlasının suyunu sayaçtan geçirip paralı yapmışsanız; ödemedi diye suyunu kesmişseniz; üstelik bir de icraya verip malına mülküne göz dikmişseniz, bırakın oy vermeyi, köy sınırlarından içeri sokmazlar.

Elbette yağmadan vazgeçmeyi düşünmezler. Varlık nedenlerini yitirmiş olurlar. Dünyada trilyon dolarlarla anlatılan su pazarı ve dev tekeller var. Onların taleplerine gözlerini kapatamazlar.

AKP, küçük ödünler vererek meclis muhalefetini ikna etmeyi deneyecektir. Olası tepkilerden en az kayıpla kurtulmanın başka yolu yok.

Aslında, muhalefet partilerinin torba tasarının 4-5 maddesi dışındaki düzenlemelerine pek bir itirazlarının olmadığı anlaşılıyor. Bunu komisyonda birkaç kez dile de getirdiler. Demek ki, zorluk çıkarmayı düşünmüyorlar.

Bu tasarının hedefinde ormanlar var. Geçimlerini ormandan sağlayan orman köylüsü var. Çiftçinin toprağını arazi toplulaştırması yapacağız diye ellerinden alacaklar. Suyunu dünyanın dev tekellerine satıyorlar.

Bu torba Meclisten geçmemeli.

Direnmemiz için o kadar çok neden var ki!

Bu hafta, orman olduğu için tapu verilemeyen alanlar üzerinde bir kez de kadastro oyunları yoluyla şans aranmasının yolunu açan 39’uncu maddesinden söz edelim.

Kamuoyunda [2/b] olarak ünlenen bir yasa var: Orman niteliğini yitirmiş Hazine taşınmazlarının satılması öngörülüyor. Bu Yasanın bir maddesinden bir fıkrayı alıp, dikkat çekmeyen küçük bir değişiklik yaparak ve hemen arkasına bir fıkra ekleyip, Kadastro Yasasına eklemeyi düşünüyorlar.

Gerekçesinde özetle şöyle yazıyor;

Orman kadastrosu yapılmış, ancak teknik özellikleri uygun olmadığı ya da daha önce oluşturulan haritalara ve tescil kayıtlarına uyumsuzluğu gibi nedenlerle tapuya tescil edilemeyen 3.506 birimde yaklaşık 4 milyon hektar orman alanı var. Buralarda imar uygulaması yapılamıyor, vatandaş mağdur oluyor. Sosyal ve ekonomik sıkıntıya yol açmadan vatandaşın mağduriyetini gidermeyi amaçlıyoruz.

Eğer göz dikilen yerler gerçekten orman alanı dışında ise ve ortada bir yanlışlık varsa; düzeltme yapabilmeleri için hiçbir şeyin değiştirilmesi gerekmiyor. Yürürlükteki fıkra zaten bu tür yanlışların düzeltilmesi amacıyla getirilmiş. Şöyle yazıyor; “6831 sayılı Kanuna göre kesinleşmiş ve tapuya tescil edilmiş orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğunun tespiti halinde….”

Önerdikleri değişiklikle 6831 sayılı Yasaya yapılan gönderme kaldırılıyor ve “tapuya tescil edilmiş” olma koşulunun yerine “tapuya tescil edilip edilmediğine bakılmaksızın” sözcükleri getiriliyor.

Acaba bu yazılanların dışında neyi düzeltmeyi düşünüyor olabilirler ve neden böyle bir düzenlemeye gerek duyuyorlar?

Eklenmesi öngörülen fıkrayı unutmayalım. Orman Bakanlığının Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Döner Sermaye İşletmesine parasını yatırırsa kadastro işleri gerçek ya da tüzel kişilere ihale yoluyla yaptırılabilir deniliyor. Kim uğraşacak, parasıyla değil mi?

Bu tasarıda ormanların kadastrosuyla çok oynadılar. Şunların hepsi bu tasarıda yer alıyor:

Orman Kadastro komisyonlarından Ziraat Odası temsilcisini çıkarıyorlar. Hiçbir haklı neden olmasa bile ormanların her yerinde yeniden kadastro yapılabilmesine kapı aralıyorlar. Artacak işleri karşılayabilmek amacıyla çok sayıda orman kadastro komisyonu kuracaklar.

AKP, şeffaflık demişse bizler; “zifiri aydınlık” anlıyoruz artık. Bundan sonra anlaşılan “yerli ve milli” dediklerinde uluslararası tekellere bakmamız gerekecek.