Behice Boran’la güncel söyleşi

Son nefesine kadar, ülkenin ve insanlığın aydınlık geleceğinin, sosyalizmin mücadele anıtı olarak etrafına ışık saçan Behice Boran, 10 Ekim 1987’de aramızdan ayrıldı. Ama düşüncelerden hiç ayrılmadı, ışık saçmaya devam etti. “Sosyalizme köprüleri yakarak değil, geçerek gidilecektir. Politika gerçeklik zemininde yürütülür gerçeklik ise nesnel ve somuttur” diyen Boran, güncel sorularımızı yanıtsız bırakmadı.

Haziran Direnişi sonrası, adına “demokrasi” dediği paketle ayağa kalkmaya çalışan AKP’nin durumu nedir?

“Saldırganlardan çok saldırıya uğrayanlar tutuklanmakta ve yargılanmaktadır fütursuzca siyasi cinayetler işlenmektedir (AKP) ise anayasayı dahi çiğneyen bu olaylara karşı çıkmamakta ve ‘devletin temel nizamına karşı bazı güçlerce yaratıldığını’ söyleyerek yine sola yüklenir bir tavır içinde olduğunu belli etmektedir. Bu durumda, burjuvazinin ve partilerinin ve iktidar çevrelerinin ‘devletin ve devlet güçlerinin tarafsızlığı’ iddialarının ne denli geçersiz, aldatmaca iddialar olduğu kamuoyunun gözleri önüne apaçık serilmiştir.”

Yönetimde istikrar için AKP diyorlar?

“(AKP) iktidarında politik gelişmelerin ne olacağı şimdiden bellidir. Baskılar, anti-demokratik uygulamalar artırılarak sürdürülmek istenecektir. Bir yandan, yasa dışı sağcı örgütlenmeler ve eylemler, demokrasi, hukuk devleti, birlik ve huzur teraneleriyle maskelenmeye çalışılarak sürdürülecek öbür yandan da olup bitenlerden sol sorumlu tutularak suçlanacak, baskı altına alınmaya uğraşılacaktır. Temel ekonomik sorunlar daha da ağırlaşarak çözüm bekleyecektir. Bekleye dursun, özel sektörü hoşnut etmek için (…) elden gelen yapılacaktır, sessiz sedasız. Sesli sözlü olarak ise kitlelerden oy getirecek bazı işler yapılacak veya yapılması tasarlandığı propaganda edilecektir.”

Seçim barajının yüksekliği de ileri sürülerek her seçimde oyların bölünmesinden söz ediliyor. Böylece sol oylar eritilmiyor mu?

“Bir yanılgı var: Soldaki oylar donmuş, değişmezmiş gibi mantık yürütülüyor ve böyle bir yanlış varsayımdan hareket edilerek, seçimde oylar bölünür, iktidar (yine AKP’ye) kaptırılır diye düşünülüyor. Bu, statik, mekanik bir düşüncedir. Soldaki oylar artırılabilir ve artırılmalıdır. Başarılması gereken iş budur. (AKP) ve diğerleri temsil ettikleri egemen sınıfların oylarıyla iktidara gelmiyorlar emekçi kitlelerden, hatta işçi sınıfından oy alarak geliyorlar. Bunlar ise solun oylarıdır, mutlaka sahip çıkılmalıdır.”

Burjuva partileri demiştiniz, CHP için ne diyeceksiniz?

“CHP’nin demokrasi konusundaki vaadlerini yerine getirebilmesi için de onun solundaki kanadın ve başta işçi sınıfının politik ağırlığını duyurması şarttır. (…) İşçi sınıfının ve emekçi kitlelerin yanılgıya düşürülmesini CHP’nin, sorunlara çözüm getirmeyecek program ve politikalarını desteklemeye kaymasını önlemek de aynı derecede önemlidir.”

Haziran Direnişi’yle birlikte halkın aldatılması zor gözüküyor. Ne dersiniz?

“Ülke, kamuoyu, halk kitlelerinin gittikçe büyüyen bölümleri, ilerici aydın çevreler ve gençlik, gerçekleri görmektedir artık ne yapılsa ne söylense halk aldatılamamaktadır. Artık bu bilinçlenmenin etkin, örgütlü, politik bir güce dönüşmesi gerekmektedir. (12 Eylül 1982) dönemi kalıntısı kısıtlı demokrasi, büsbütün yok edilmekten ancak böyle kurtulabilir ve toplumun demokratikleşme süreci ancak böyle hızlandırılıp geliştirilebilir.”

Yıllarca demokrasi oyunlarıyla oyalana oyalana bugünlere geldik. Kalıcı çözüm için önerileriniz nedir?

“İstenilen gelişimin olması için işçi sınıfının, sosyalist partisi aracılığı ile etkisini göstermesi, ülkenin politik yaşamına ağırlığını koyması gerekir. Demokratik hak ve özgürlüklerin kazanılması ve genişletilmesi her yerde her zaman işçi sınıfının ve onunla birlikte halk kitlelerinin bu uğurda mücadelesiyle olmuştur. İşleri, toplumun kendiliğinden gelişimine bırakmak sosyalistlerin harcı değildir. Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm doğrultusunda eylem birliğini yalnızca örgütler düzeyinde düşünmemek gerekir yalnızca o düzeyde gerçekleştirmeye çalışmak yeterli değildir. Asıl tabanın, kitlelerin güç ve eylem birliği sağlanmalıdır. Sosyalist hareketle bütünleşmeyen ve işçi sınıfının öncülüğünde yürümeyen bağımsızlık ve demokrasi mücadelelerinin sağlam, kalıcı sonuçlara erişmesi mümkün değildir.”

(Parantez içi eklemeleri bu yazıda yapılan söyleşi yanıtları, 1975 yılında Türkiye İşçi Partisi’nin kurulması üzerine, Genel Başkanı Behice Boran ile Yürüyüş Dergisi’nin 4. sayısında, 6 Mayıs 1975’te yapılan söyleşiden alınmıştır.)