'Sermayenin çıkarlarına olmayacak önlemler, Millet İttifakı'nın öneri demetinde yok. Özelleştirmelerden yakınılmayışı bir yana, satmak için yeni pazarlar kurulacağına söz veriliyor.'

Millet İttifakı cephesinde yeni bir şey yok

Millet İttifakının 30 Ocak 2023 günü görkemli bir törenle açıkladığı “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” AKP İktidarlarında 20 yıl tutsak edilmiş, bunalmış kitlelerde heyecan yarattı. Can yakıcı sorunlara el atılacağı ve çözüleceği algısı uyandırıyor. Oysa yeni sayılabilecek pek bir yanı yok. Yeni olan, bir siyasi parti/örgüt olarak AKP’den; giderek artan aşırılıklarından ve kamu yönetimindeki partili kadrolarından kurtulma ümidinin artması.

TÜSİAD, 2021 yılında bir Anayasa Raporu yayımladı; Millet İttifakı bir yıl sonra, 28 Kasım 2022’de Anayasa’da değişiklik teklifi verdi. İki metinde yer alan saptamalar ve öneriler neredeyse aynıydı. 30 Kasım 2022 günlü “Restorasyon Anayasası” başlıklı yazımda bu benzerliği işlemiştim. Benzerlik bunlarla sınırlı kalmadı: 30 Ocak 2023 günü yayımlanan uzlaşı metninde de aynı saptama ve öneriler yer alıyor, aynı sözler veriliyor.

Öyle bir hava oluşturuldu ki; sanki iktidar oluyoruz. Oylarımızı doğru yerde birleştirebilirsek sorun kalmayacak. Millet İttifakını eleştirirsek, içimize sinmeyen önerilerini şimdilik hoş görmezsek, oylar dağılır sihir bozulur; AKP’den kurtulamayız, duygusu yaşıyoruz.

Meşruluğu kalmamış bir yönetimden kurtulmak için elimizden geleni elbette esirgememeliyiz. Ama gücümüzü, sadece AKP’den kurtulmak olan bir ideal uğruna harcamak doğru olmaz.

Kapitalizmi restore etmek, dayanaklarını sağlamlaştırmak gibi amaçlarla geliştirilen plan ve programlarla yaratılan rüzgar, sosyalistlerin; emekçilerin; yurtseverlerin; laikliği savunanların yelkenlerini doldurmaz. Cazibesine kapılır gidersek, kendimizi başka ufuklarda buluruz. Geçmişte çok örneğini yaşadık.

AKP iktidarlarında kamu örgütü ve yetkiler, ülke zenginlikleri ve pazarına tekellerin daha elverişli koşullarda el koyabilmesini sağlayacak bir anlayışla yeniden yapılandırıldı. Yeni kurulan düzene başkanlık rejimi, liderine “tek adam” deniliyor. Hazırlanması ve yerleşmesi sürecinde daha çok katkı veren, seçilmiş sermaye gruplarıyla daha sıcak ilişkiler geliştirildi. Bunlar da 5’li çete olarak anılıyor.

Eski düzene, üstelik güçlendirilmiş biçimde dönüleceği sözü verilen Uzlaşma Metninin hedefinde tek adam rejimi var. Ama bunu TÜSİAD sermayesi de istemiyor. Tek adama eskisi kadar güven duymuyorlar. Yasa gücünde kural koyma yetkisini kullanma biçimi; sermaye teşviklerinin Cumhurbaşkanlığı Ofislerinde kotarılması; yargı gücünün tetikçi gibi kullanılması; kamu kurumlarının liyakat ve kariyer ilkesi umursanmaksızın yandaşlarla doldurulması gibi uygulamalardan onlar da rahatsız. Ve bunu dile getirmekten artık çekinmiyorlar.

Kamu yönetimi başlığı altında sıralanan önlemleri gerçekleştirmek ve böylece eski düzene dönmek zor olmayacaktır. Bir yasa çıkarılır DPT yeniden kurulur; bakanlıkların yapıları, görev alanları ve yetkileri yeniden düzenlenir; yerel yönetimlere kayyım atanmasının önüne geçilir. Hatta, Sermaye çevrelerinin de yakındığı Varlık Fonu, bir gecede kaldırılır.

Kamu bürokrasisindeki kadrolaşmanın yıkılması ise zaman alır. AKP, 15 Temmuz FETÖ kalkışması sayesinde istemediği kadrolardan bir anda kurtulabildi. Olası Millet İttifakı iktidarından aynı şeyleri bekleyemeyiz. Bu doğru da olmaz. Ancak bürokratların, siyasi gelişmeler karşısındaki duyarlılıkları çok gelişkindir. Sermaye egemenliğine karşı mücadele etmeleri söz konusu olamayacağını dikkate alırsak, az zaman içinde yeni atanacaklarla kaynaşıp gül gibi olmasa da geçinme yolunu bulacaklarını kestirebiliriz.

Sorunlarımızın kaynağında özelleştirmeler ve sömürge yönetimlerini andıran sözleşmelerle uluslararası tekellere sunulan Yap-İşlet-Devret projeleri yer alıyor. Çalınan zenginliklerimizi geri almadan geçim sorunumuz çözümlenemez. Sermayenin çıkarlarına olmayacak önlemler, Millet İttifakı'nın öneri demetinde yok. Özelleştirmelerden yakınılmayışı bir yana, satmak için yeni pazarlar kurulacağına söz veriliyor.

Ülkenin yerli-yabancı tekellere pazarlanmasını dert edinmeyen iktidarlardan bize dost olmaz. İşimiz, kimin kazanacağını merak etmek yerine tekellere sunulan zenginliklerimizi geri alabilmek için örgütlenmek olmalı.