Bazılarımızın gündemine yeni girse de aslında ülkemizdeki önemli iş kollarından birisi de gemi sökümü sektörü. Bugün hurda olarak sökülmek üzere ülkemize ulaşan gemiler için ilk adreslerden birisi İzmir, Aliağa. Çok sayıda gemi söküm tersanesine sahip şirketlerin bulunduğu sanayi bölgesine gelmekte olan Brezilya donanmasına ait uçak gemisi buraya gelen önemli gemilerden sadece bir tanesi.
NAe São Paulo (Navio-Aeródromo Portekizce Uçak gemisi anlamındadır) veya başka bir deyişle Sao Paolo uçak gemisi aslında 2000 yılında Fransa’dan satın alınmış bir gemi. Fransa’nın emperyalist hevesler kurduğu dönemde, 1955 yılında sipariş verilmiş ve 1963 yılında hizmete girmiş. O zamanki adı Foch. 265 metre uzunluğunda ve 30 metre genişliğinde bir güverteye sahip olan geminin boş ağırlığı 24 bin ton mertebesinde. Sefer sırasında toplamda 2 bine yakın personel kapasiteli uçak gemisi Brezilya donanması tarafından aktif olarak kullanılsa da son dönemlerde yaşanan yangın ve pahalı bakım masrafları nedeniyle satışına hurda olarak satışına karar verilmiş.1
21 Mart 2021 tarihinde ise uçak gemisinin hurda olarak yaklaşık 10 milyon Brezilya reali (yaklaşık 2 milyon dolar) karşılığında satıldığı öğrenildi. Bugün açık artırmayı kazanan firmanın İzmir Aliağa’da yerleşik olan Sök Denizcilik AŞ olduğu ortaya çıkınca İzmirli emekçilerin gündemine de gemi sökümü nedeniyle ortaya çıkan iş kazaları, işçi ölümleri, çevre felaketleri yeniden girmiş oluyor.
Gemi sökümü sektörü nedir?
Pekiyi bu sektörün ayrıntıları neler, gemi sökümünden amaçlanan ne ve neden bu kadar kötü şöhrete sahip? Gemi sökümü, kullanılabilir ömürlerinin ardından gemilerin özellikle çelik hammaddesinin ve ilgili parçalarının yeniden kullanılmak üzere hurda olarak değerlendirilmesini amaçlayan bir işlemdir. Genellikle ortalama ömrü 25-30 yıl olan gemilerin çelik aksamı hem korozyon hem de metal yorgunluğu nedeniyle bakım yapılamayacak duruma gelir ve gemiler ekonomik ömürlerini doldurmuş olurlar. Bu aşamada gerçekleştirilen söküm işlemi sayesinde başta çelik olmak üzere gemi parçaları yeniden kullanılabilirken, çelik üretim süreçleri açısından bakıldığında bir enerji tüketimi tasarrufu söz konusudur. Ancak süreç büyük hacimli, karmaşık ve üst düzey emniyet tedbirlerinin alınmasını gerektiren bir süreçtir.
Covid-19 sürecinde seyahat gemilerinin de iş yapamaz hale gelmesiyle birlikte hurdaya verilen gemi sayısında artış yaşanmış olsa da dünya çapında yıllık olarak ortalama bin 250 okyanus aşabilen ölçekte büyük gemi hurdaya ayrılmaktadır. Yılda yaklaşık her yıl 30 milyon ton ağırlığında gemi hurdası işlenmektedir. Gemi sökümü alanındaki faaliyetin yüzde 90'dan çoğu Asya'da gerçekleştirilmiştir. Sektörde öne çıkan ülkeler Hindistan, Bangladeş, Çin, Pakistan ve Türkiye olarak görülmektedir. Sektördeki güvenlik önlemleri ve çevresel etkileri, ilgili standartların dışında 2009 yılında imzalanan Hong Kong Sözleşmesi ile (Hong Kong International Convention for the safe and environmentally sound recycling of ships) kural altına alınmıştır. Yukarıda adı geçen ülkelerden Hindistan ve Türkiye 2010 yılında imzaladıkları sözleşmeyi 2019 yılında teyit etmişlerdir.
'Gelişmiş devletler' neden bu alanda faaliyet göstermiyor?
Gemi sökümü özellikle çelik hammaddesinin geri dönüşümünü hedeflese de gemi yapımında ve işletiminde kullanılan bazı maddelerin söküm sırasında insan sağlığı için öldürücü zararları olduğu ortaya konmuştur. Önemli bir yalıtım malzemesi olarak kullanılan silikat minerali asbest, soğutucu sıvılarda - kablo kaplamalarında kullanılan PCB olarak da bilinen Poliklorlu bifenil, gemi dış boyasında korozyona karşı kullanılan Tributyltin, soğutma sistemlerinden kullanılan klorofloro karbon gazları özel olarak Mezotelyoma olarak adlandırılan akciğer zarı kanserine ve genel olarak akciğer kanserine yol açmaktadır. Bunun dışında genellikle çok yüksekte gerçekleştirilen ağır yapıların sökümü olağanüstü tehlikeli bir iş olduğu için ölümlü iş kazası yaşanma riski yüksektir.
Bu bilgilerin ışığında gemi sökümü sektöründe gelişmiş ülkelerden çok, az gelişmiş veya iş güvenlik koşullarının alt seviyede bulunan ülkelerin ağırlıkta olmasının bir anlamı var. Gerekli emniyet tedbirlerinin uygulanması ve çevresel etkileri en aza indirecek önlemlerin en alt seviyeye indirilmesi için yapılacak harcamalar gemi sökümü sektöründeki kârları azaltacağı için “gelişmiş” patronlar bu alana yatırım yapmayı tercih etmemektedir. Ancak yasal mevzuatın kolaylıkla delinebileceği, iş gücünün ucuz ve işçi sınıfının örgütsüz olduğu ülkeler bu sektör için biçilmiş kaftandır. Dolayısıyla ülkemiz de işçi hakları açısından bulunduğu seviyeyi işaret eder şekilde bu öldürücü sektörde başa güreşmektedir.
Kapitalizmin verimsizliği ve kâr hırsı
Konunun bir de kapitalizmin verimsizliği açısını ele alıp yazıyı tamamlayacağız. Burada herhalde en çarpıcı olan örnek seyahat gemileri olduğu için okuyuculara buna dair bir hatırlatma yapmak istiyoruz. Yüzen lüks otel olarak da tanımlanan okyanus aşırı yolculuk edebilen seyahat gemileri Covid-19 pandemisi öncesinde önemli ve büyüyen bir sektör konumundaydı. Paralı kalbur üstü yolcular için her türlü olanağın tanındığı yüzen lüks oteller sayesinde dünyanın herhangi bir limanına gidebiliyor, gündüz o kenti gezdikten sonra geminize dönüyor ve siz uyurken yola devam eden geminin ertesi gün duracağı tatil noktasına dair planlarınızı yapıyordunuz. Ancak bu pahalı yolculuk anlayışının bir de perde arkası vardı.
Adeta köle koşullarında aynı gemide farklı bir dünyada ailelerinden aylarca uzakta yaşamak zorunda kalan çoğu az gelişmiş ülke vatandaşı emekçilerin kıyıya çıkmaları bile yasaktı. Her gün binlerce yolcuya çoğu israf edilen yemekler hazırlanıyor, eğlenceler düzenleniyor, temizlik hizmeti veriliyor ve adeta bir fabrika gibi çalışılıyor. Sayıları binlerle ifade edilen bu gemilerin okyanuslara bıraktığı atıklar, yaktıkları yakıtların, tükettikleri enerjinin çevresel etkilerinin değerlendirilmesini sizlere bırakıyoruz.
Bu işleyişin ne kadar hovardaca ve kâr hırsına yönelik olduğu Covid-19 ile ortaya çıktı. Derhal pandeminin gideceği yönü kestiren gemi sahipleri demirbaşları olan gemileri gözlerini bile kırpmadan hurdaya sattılar. Emekçileri zaten düşünen yoktu…
Daha birkaç ay öncesine kadar denizlerde konuk ağırlayan gemilerin tersanelere sıra sıra dizilip sökülmeyi beklemesi ise kapitalizmin akılsızlığının yeniden ve yeniden hatırlandığı bir kare olarak kaldı hafızalarda.