Fatura soygunu büyüyor, yurttaşlar doğalgaz faturalarını ödeyemiyor

Yılın ilk dört ayında doğalgaz dağıtım şirketlerinin konut ve ticarethanelere kestiği ve ödenemeyen faturaların toplamı bir milyar liraya yaklaşırken, AKP'nin tek derdi patronların bu faturaları nasıl tahsil edeceği oldu.

Turgut Yıldız

Geçtiğimiz hafta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) düzenlediği 'Enerji Sektörü Meclis Toplantısı' Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın katılması ile gündeme gelmişti. Bakanın patronların salgın sürecinden az hasarla çıkması için alınacak tedbirlerin altını çizdiği toplantıya ilişkin detaylar ortaya çıktı.

Söz konusu toplantıya ilişkin Habertürk’te yer alan bilgiye göre, şehirlerde doğalgaz dağıtımı yapan şirketlerin oluşturduğu GAZBİR’in toplantıda sunduğu raporda, yılın ilk dört ayında doğalgaz dağıtım şirketlerinin konut ve ticarethanelere kestiği ve ödenemeyen faturaların toplamının 795 milyon TL olduğu belirtiliyor.

Haberde yer alan bilgilere göre elektrik ve doğalgaz faturalarının yaklaşık %15-20 kadarı ödenemedi. Bu veriler karşısında şirketlerin alacaklarını korumak için doğalgaz dağıtım şirketlerine, tahsil edemedikleri faturalardan kaynaklı tutar için tahvil ihracı yoluyla bankalara ve bankalar aracılığıyla Merkez Bankası’na 36 ay vade ile borçlanma imkânı getirileceği belirtiliyor. Bu borçlanma karşılığında şirketlerin yurttaşların birikmiş doğalgaz borçlarını taksitlendirmesi hedefleniyor.

Yeter ki şirketler ayakta kalsın

Salgın başladığından beri elektrik ve doğalgaz şirketlerinin alacaklarını korumak için pek çok adım adan hükümet yurttaşların faturalarını düşürmek için hiçbir adım atmıyor. Örneğin, faturaların yarısından fazlasını şirketlerin kazançları ve vergilerden oluştuğu bilinirken şirketlerden aldığı vergilere türlü aflar getiren hükümet yurttaşların faturasındaki vergilere dokunmuyor.

Yurttaşlara sadaka değil hakları verilmeli

Hükümet ve belediyeler yurttaşların salgın nedeniyle evlerinde kalmaya sevk edildiği koşullarda artan elektrik, su ve doğalgaz faturalarını tahsil etmek için kıyasen düzenleme, erteleme, taksitlendirme gibi yöntemler icat ederken diğer yandan yine hükümet belediyeler eliyle bağış, yardım veya askıda fatura gibi uygulamalarla sadaka kültürü besleniyor.

Oysa salgından bağımsız olarak enerjiden faydalanmak tıpkı sağlık, eğitim, barınma, ulaşım gibi temel bir insan hakkı. Hükümet ve belediyeler ise yurttaşlara bu hizmetleri yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve güvenilir bir şekilde sunmaktansa şirketleri finanse etmek adına yurttaşlardan faturaları tahsil etmenin yolunu arıyor.

Ne kadar süreceği belli olmayan salgın koşullarında ertelenen veya taksitlendirilen faturaların bu süreçte ücretini alamayan, işsiz kalan veya çaresizlikten düşük ücretlerle çalışan yurttaşlar tarafından ödenemez hale geleceği açık. Hükümetin ise yurttaşların sırtındaki fatura yükünü azaltmak için hiçbir adım atmaması dikkat çekiyor.