T24’te Aslı Atasoy, bir “Beyoğlu Sohbetleri” dizisi yayımlıyor. İlk konuğun çiçeği burnunda CHP’li başkan olması, bir PR çalışması izlenimi veriyor, bilmiyoruz. Her durumda konu gerçek, Beyoğlu’nun dönüşümü AKP’li yılların en tartışma yaratan konularından biriydi, görüşleri merak ediyoruz.
Dizinin ilk konuklarından biri, yazar Ahmet Ümit. Belediyeden Taksim Meydanı’nda kitap fuarı talep ediyor, başka görüşlerini dile getiriyor, bu arada “Beyoğlu'nu eserlerimde çok güzel anlatmıştım” gibi ifadelerle kendisini övüyor.
Yalnız kimine göre övgü, kimine göre sövgü. 18 yaşında Antep’ten İstanbul’a geldiği dönemi anlatırken, yine kendini övme niyetiyle şöyle diyor: “Beyoğlu o zaman trafiğe açıktı. O trafikte ben korsan mitingde NATO'ya ve faşizme karşı konuşmalar yapan bir aktivisttim.”
“Aktivist” mi? Yasadışı Türkiye Komünist Partisi militanı bir komünist, ne zaman beri “aktivist” olarak tanımlanır oldu? Ahmet Ümit hem geçmişinin süslü kısmını tutmak hem de utandığı kısmını atmak isteyince, böyle tuhaf sözcükler seçiyor.
Ama asıl konu, bu “eski aktivist”in büyük ekonomik saptaması…
“Artık bugüne kadar AKP'nin uyguladığı özellikle Gezi'den sonraki uyguladığı politika siz ve biz siyaseti idi. AKP'li olanlar ile olmayanlar siyaset idi. Bu ülkeyi batırdı yani ülkedeki ekonomik krizin nedeni bu.”
Ekonomik krizin nedeni “AKP’li olanlarla olmayanları ayırmak”mış. Kriz kime var sorusunu geçtik, ciddi ekonomistlerin ağız birliğiyle şu anki yüksek enflasyonun temelinde şirketlerin çok fazla kâr ediyor olduğunu söylemesini zaten geçtik, ne ilgisi var yoksulluğun bununla?
Şunu önerebiliriz eski aktiviste:
Kitaplarını Yapı Kredi Yayınları basıyor. Kime ait? Koç ailesine. Gitsin sorsun, Koç Holding ekonomik krizi nasıl hissetmiş? Kendileri İmamoğlu’nun en büyük destekçisi, acaba AKP kendilerini “AKP’li olmayanlar” siyaseti ile ayırmış da, işlerine köstek mi olmuş?
Belki de, acaba ekonomik krizin esas nedeni, zamanında Erdoğan’ın Koç ailesi için söylediği “ne istedilerse verdik” sözleri olabilir mi?