8 Mart öncesi kadın işçiler anlatıyor: Tekstilde çalışan kadınlar nasıl sömürülüyor?

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşırken, kadın işçiler maruz kaldıkları sömürü ve mobbingi soL Haber’e anlatmayı sürdürüyor. İzmir’de sahte sigortayla çalıştırılan ve emekli olduktan bir yıl sonra ödenen emekli maaşları geri istenen taşeron tekstil işçisi Uğur Erdoğan, kadınların sektörde yaşadıklarını anlattı…

Haber Merkezi

Tekstil sektörü, sömürünün en acımasız ve insafsız biçimde sürdürüldüğü sektörlerden biri. Özellikle kadın ve çocuk sömürüsünde adını ön sıralara yazdıran tekstil sektöründe uzun çalışma saatleri, düşük ücretler, sigortasız ve güvencesiz çalıştırma, taşeron işçiliği, fazla mesai ücretlerine el konulması şeklinde kendini gösteren her türlü hak gaspı yaşanıyor.

Uğur Erdoğan, İzmir’de Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’nde tekstil sektöründe çalışan ve emekli olduğunu sandığı halde “sahte sigortalılık” nedeniyle emekli maaşı durdurulan bir kadın emekçi…

Erdoğan taşeron işçisi olarak çalıştığı tekstil sektöründe, kendisinin ve çalışma arkadaşlarının nasıl sömürüldüğünü soL Haber’e anlattı…

İşte sorularımız ve Uğur Erdoğan’ın anlattıkları…

Tekstil sektöründe çalışanların maruz kaldıkları sömürü ve mobbingi her zaman işitiyoruz. Yıllarca bu sektörde çalışan bir kadın emekçi olarak sizden de dinleyelim, neler yaşadınız?

Tekstil sektörü, az işçiyle çok iş çıkartmak ve çok para kazanmak isteyen patronların sektörü. Taşeron işçiliğin en yoğun görüldüğü sektörlerden biri.

Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler, saatlerce ayakta çalışma dayatması tekstilde en çok görülen uygulamalar. Kendi işyerimizden örnek vermek isterim. Biz sekiz saat çalışacağız diye girdiğimiz işyerinde hiçbir zaman sekiz saat çalışmadık. Gece 10’lara kadar kalıyorduk, uzun çalışma saatleri boyunca çalışmaya devam ediyorduk. Evimize gitmeden iki gün çalıştığımız zamanlar oldu. Taşeron şirket patronları Sedat Akdenizli, Melik Koç, İbrahim Yıldırım adlı kişiler bizleri sabaha kadar işyerinde tutarak, düşük mesai ücreti karşılığında çalıştırdılar. Bizim sırtımızdan paralar kazandılar.

15-16 yaşındaki çocukların çalıştırıldığı bir sektördür tekstil sektörü. Çocukların sigortaları yapılmıyordu. Çocuklar eğitimini almadıkları, bilmedikleri makinelerde çalıştırıyorlardı. Sömürü çarkının en acımasızca işlediği sektörlerden biridir tekstil sektörü.

Peki siz neler yaşadınız, kendi işyerinizde?

Ben 2010-2012 arasında Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Akar Tekstil adlı firmada taşeron işçisi olarak çalıştım. Sedat Akdenizli adlı bir taşeron şirketine bağlı olarak çalıştım. Bu kişi bizi sahte, paravan işyerlerinden SGK’li gösterip ve sigorta kurumunu da kandırıp bizim emeklerimizi gasp etti, geleceğimizle oynadı. 2015 yılında SGK’ye emeklilik başvurusunda bulundum. 5 bin günden emekli olacaktım. 2015’in Aralık ayında emekli oldum. Bir yıl kadar emekli maaşı aldım. 2016’nın Aralık ayına geldiğimizde emekli maaşımın bankaya yatırılmadığını gördüm. Nedenini araştırmak üzere SGK’ye gittim. Paravan bir işyerinde sahte sigortalı olarak çalıştırıldığımı söylediler. Bana “Siz bu işyerinde gerçekten çalıştınız mı” diye sordular. Ben de çalıştığımı söyledim. Ben de onlara “Siz bu işyeri açıldıktan sonra hiç denetime gittiniz mi” diye sordum. Denetim sadece şikayet üzerine yapılmamalı. Bir işyeri açıldığı tarihten itibaren denetlenmeli.

Ne dediniz SGK yetkililerine?

Bir işyerinin açılmasından sonra bir ay içinde SGK’nin bu işyerini denetlemesi gerektiğini söyledim. Bana “Bizim denetim elemanlarımız az, o yüzden biz denetimimizi ancak şikayet üzerine yapıyoruz” dediler. Ben de, bu durumun çalışanları bağlamayacağını söyledim.

Çalıştığınız işyerinde hangi koşullarda çalıştırıldınız?

Biz tekstil çalışanları olarak geceli gündüzlü çalıştık, fazla mesailere kaldık. Kalite kontrolcü olarak ayakta çalışıyorduk saatlerce. Penyelerin kalite kontrolünü yapıyorduk. Önce Akar Tekstil’in bünyesindeydik. Sonra Akar Tekstil bünyesinden alınıp AG Tekstil bünyesine aktarıldık. Yine de Akar Tekstil’in işlerini yapıyorduk. Biz yine Sedat Akdenizli adlı taşerona bağlı olarak taşeron işçisi olarak çalışmaya devam ettik. Sedat Akdenizli’ye bağlı olarak en az 30-40 kişi çalışıyordu. Bu arkadaşların da günleri de iptal edildi. Benim gibi emekli olan üç arkadaşımın da emekli maaşları durduruldu, iptal edildi. Sadece maaşımız durdurulmakla kalmadı, bugüne dek ödenen emekli maaşımızı bizden faiziyle geri istiyorlar. İcraya verdiler.

Ne yapacaksınız, bir yıllık emekli maaşınızı geri ödeyecek misiniz?

Biz bu maaşları ödemeyeceğiz. Çünkü biz çalıştık o süre içinde. SGK gidecek, bunu işverenlerden tazmin etmelidir. Mahkemeler devam ediyor. Biz diğer arkadaşlarla birlikte bizi sahte sigortalı yapanları mahkemeye verdik. İş mahkemesinde iki yıldan beri davamız sürüyor. Hakkımızı sonuna kadar arayacağız. Bunu işverenlerin ve SGK’nin yanına bırakmayacağız.

Tekstilde çalışan emekçilere neler söylemek istersiniz?

Taşeron işçisi olarak tüm işçilerin uyanık olmaları gerekiyor. Haklarını aramalarını istiyorum. Taşeronculuğun sona ermesi gerekiyor.

Ben öncelikle herkesin, özellikle tekstilde ya da diğer sektörlerde çalışan tüm emekçilerin haklarını itinayla aramalarını, boyun eğmemelerini istiyorum. Yaşadıklarımızdan sonra bunu istemek hakkımız.

“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” düşüncesini kabul etmiyorum. O emek düşmanı yılanların kafasını ezmek gerekiyor. İşçilerin hakları hiçbir zaman sömürülemez. Çünkü patronlar işçilerin sırtından zengin oluyor.