Kıbrıs'ta ilk tur tamamlandı

Kıbrıs'ta Hristofyas ve Talat'ın bir araya geldiği görüşmeler, "yönetim ve güç paylaşımı" başlığıyla açıldı.

soL (HABER MERKEZİ) Kıbrıs'ta kapsamlı müzakerelerin ilk toplantısı, dün yapıldı. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ın bir araya geldiği toplantıda, BM Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Misyon Şefi Taye-Brook Zerihoun ile BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer da bulundu. Görüşmelerde "yönetim ve güç paylaşımı" konusu ele alındı.

Daha önce çalışma gruplarında gündeme gelen "yönetim ve güç paylaşımı" konusu üzerinde taraflar uzlaşamamışlardı.

Yürütme konusunda, iki taraf farklı modeller öneriyor. Başkanlık sistemi, Başkanlık Konseyi ve Parlamento, yürütme alanındaki seçenekler olarak görünüyor. Kıbrıs Rum tarafı, Başkanlık sistemini savunuyor. Bu sisteme göre, bir başkan, bir başkan yardımcısı olacak, başkanlık bunlar arasında dönüşümlü olarak yürütülecek. Kıbrıs Türk tarafı ise Başkanlık Konsey'ini ön plana çıkarıyor. Konsey, tarafların uzlaşacağı sayıda, Türkler'den ve Rumlar'dan oluşacak, başkanlık bu üyeler arasında yer değiştirecek. Başkanlık görevi yüzde 30 Türkler'de, yüzde 70 Rumlar'da olacak.

Bir diğer tartışma da "güç paylaşımı" konusunda yaşanıyor. Yeni devlette, yürütme, yasama, yargı erklerinin nasıl kullanılacağı, bunun federal merkezi hükümetle kurucu devletler arasında nasıl paylaştırılacağı üzerinde çalışılıyor.

"Rum tarafı, Kosova ve Güney Osetya olaylarından korktu"

KKTC Cumhurbaşkanı Talat, görüşmeleri yorumlarken, Kosova ile Güney Osetya ve Abhazya olaylarına göndermede bulunarak, Rum kesiminin bu gelişmelerden korktuğunu ve çözüm arayışına girdiğini belirtti. "Yönetim ve güç paylaşımı" sorununu çözmeden diğer sorunların çözüme kavuşmasının anlamsız olacağı gerekçesiyle bu başlıkla görüşmelere başladıklarını belirten Talat, önemli olanın, nasıl bir hükümet olacağını değil, federal hükümetlerin yetkisini belirlemek olduğunu vurguladı.

Talat, Türk kesiminin tezinin Türk halkı ile Rum halkı arasında siyasi eşitlik olduğunu, devletler arasındakinin sadece eşit statü olacağını kaydetti.

Görüşmeler sırasında bazı ortak noktalara varıldığını ancak ayrıntı veremeyeceğini belirten Talat, tartışmalara bazı uzmanlardan destek alarak devam edeceklerini belirtti. Müzakerelerin, sürece zarar vermemek için basına kapalı olarak devam edeceğini açıkladı.

"Taviz vermeden anlaşma olmaz"
Talat, Hristofyas'ın "taviz vermeyeceğiz" sözlerini Rum kesimi kamuoyuna yönelik söylediğini, esneklik sağlanmadan, al-ver sürecine girmeden adım atılamayacağını, bunu Hristofyas'ın da çok iyi bildiğini ifade etti.

Çözümün bütünlüklü olmasını istediklerini söyleyen Talat, her konuda anlaşma olmadan, hiçbir konuda anlaşmış sayılamayacaklarını belirtti. Anlaşılamayan konuların, sonra görüşmek üzere erteleneceğini bildiren Talat, tezlerinde Annan Planı'ndan esinlendiğini doğruladı.

"Garantör Türkiye"
Türkiye'nin garantörlüğünden vazgeçemeyeceklerini vurgulayan Talat, Garanti ve İttifak Anlaşmaları'nın devam edeceğini, herkesi ilgilendiren mülkiyet konusunda adımların zamana yayılacağını belirtti.

Talat, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer'ın görüşmelerdeki tavrını da "beklediğimizin dışında değil. Tam pasif değil ama aktif bir tutum içinde de değil" diye yorumladı.

"İki taraf da esneklik göstermeli"
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Kıbrıs'taki iki liderin görüşmeler sırasında, 'güç paylaşımı, yönetim ve mülk' gibi ihtilaflı konularda ''esneklik ve liderlik göstermeleri ve geleceği düşünmeleri gerektiğini'' söyledi.

"Üsler Ada'dan gitmeden sorun çözülemez"
Kıbrıs Sosyalist Partisi, yayınladığı bildiriyle, bu görüşmelerden bir sonuç beklemediklerini ilan etti. Anlaşmayı "burjuvazinin anlaşması" olarak niteleyen bildiride, emperyalizmin ve onun yerli işbirlikçilerinin, çıkar kavgasını barışçıl yollarla sürdürmek istedikleri için bu sürecin başlatıldığı vurgulandı. Kıbrıs sorununun gerçekten çözüme kavuşması isteniyorsa, emperyalist güçlerin askerlerini, üslerini, silahlarını alıp Ada'yı terk etmeleri gerektiği belirtildi. Masaya oturanların emperyalizmin tarafları olduğu, anlaşmaların hiçbir noktasında işçi ve emekçilerin, Kıbrıs'ın özgürleşmesinin ya da Kıbrıs'ın bağımsızlığının yer almadığı vurgulandı.