Dink davasında beklenen hamle geldi

Hrant Dink davasında mahkemenin "örgüt yok" diyerek tüm sanıkları beraat ettirmesinin ardından, aslında davanın temyizde Ergenekon davasına bağlanacağı öngörülüyordu. Bu öngörü gerçekleşiyor. Savcı Hikmet Usta, "Dink cinayeti Ergenekon işi" diyerek karara itiraz etti.

Hrant Dink davası savcısı Hikmet Usta, "örgüt yok" diyerek tüm sanıkları beraat ettiren ve büyük tepki toplayan mahkeme kararına itiraz etti. Usta, hazırladığı 30 sayfalık itiraz dilekçesini Yargıtay'a gönderdi.

Zaman gazetesinin aktardığına göre Usta temyiz dilekçesinde Dink davası sanıklarının, Ergenekon sanıkları ile eylem ve amaç birliği içinde bulunduklarını iddia etti. Ana yapı olarak tanımladığı Ergenekon ile Trabzon hücresinin aynı suç işleme DNA ve gen özelliklerine sahip olduğunu belirtti. Sanıkların Ergenekon ile irtibatlı olduklarını belirten İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı, bu kişilerin örgüt suçundan da cezalandırılmaları gerektiğini vurguladı. Mahkeme heyetinin, örgüt suçlaması için beraat kararı verirken dile getirdiği 'delil yetersizliği' gerekçesine de karşı çıktı: "Aksine deliller yeterlidir."

"Dink cinayeti kusursuz bir Ergenekon eylemidir"
Hikmet Usta, "Mahkemenin tahmin ettiği örgüt yapısını neye dayandırdığını bilemiyoruz. Ancak burada farazi ve fantastik örgüt yapısından bahsedileceğine, mütalaamızda bir kısım delillerle irtibatlarını gösterdiğimiz Ergenekon terör örgütü ile Dink cinayeti dosyasındaki irtibat olup olmadığını değerlendirmesi gerekirdi. Ancak mahkeme yargılama sürecinde olduğu gibi, gerekçeli kararında Ergenekon terör örgütü yapısına değinmemeye, adını bile anmamaya özen göstermektedir. Hrant Dink cinayeti kusursuz bir Ergenekon eylemidir. Mahkeme, Ergenekon'a bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin örgüte dair kararını beklemeliydi. Mahkeme 'Örgütün var delilin yok' olduğunu düşünüyorsa, delil toplamaya devam etmeli ve savcılığa soruşturma yapılması konusunda yazı yazmalıydı."

Davanın Ergenekon'a bağlanmasının sakıncaları neler?
Aslında Dink davasında mahkeme heyetinin sanıkları beraat ettirdiği gerekçeli kararında, davanın Ergenekon'a bağlanacağının izleri vardı. Hikmet Usta'nın 2011 Eylül ayında tamamladığı ve mahkemeye sunduğu mütalaada da savcı Dink cinayetinin Ergenekon tarafından işlendiğini savunmuş, buna gerekçe olarak ise sanıkların "ideolojik olarak dinci değil, ulusalcı" olduklarını kanıt olarak sunmaya çalışmıştı.

Usta'nın Eylül'de sunduğu ve davanın Ergenekon'a bağlanması gerektiğini söylediği mütalaaya dair soL'un analizi için tıklayınız.

Polis muhbiri Erhan Tuncel de tahliye edildikten sonra Zaman gazetesine dava ile ilgili bir mektup yazmış ve kendisinin de parçası olduğu Dink cinayetinin "Ergenekon tarafından işlendiğini" iddia etmişti.

Dink cinayetinin örgütlü bir cinayet olduğu, şimdiye kadar sayısız kanıtla ortaya konuldu. Ancak burada kilit nokta, Savcı Hikmet Usta'nın Eylül ayında sunduğu mütalaada da yaptığı üzere, cinayetin arkasında "belli bir ideolojinin", ya da Usta'nın deyimiyle "ulusalcıların" olduğundan hareketle, cinayette rolü olan büyük bir kesimin aklanması.

Dink cinayetiyle ilgili şimdiye kadar savcılık makamının ve AKP'ci medyanın ürettiği haberlerin tümü, cinayette Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer gibi kilit isimlerin aklandığı bir çerçeve sunuyordu. Hatta Tuncel, Zaman'da çıkan mektubunda bu iki ismi cinayetin "mağduru" olarak tanımlıyordu. Cinayetle bağlantısı ayan beyan ortada olan Emniyet içerisindeki Gülen cemaati örgütlenmesinden ise tek kelimeyle dahi söz edilmiyordu.

Davanın Ergenekon'a bağlanmasının ardından cinayetin arkasındaki bir kesimin aklanacağı yeni bir senaryo yazılacak. Kendi varlığı senelerdir kanıtlanamamış olan ve yürümekte olan mahkeme sürecinde sayısız hukuksuzluğun ortaya çıktığı "Ergenekon örgütü"ne bağlanması, aynı zamanda eldeki kanıtların derhal birçok ismin tutuklanmasına yeterli olduğu Dink davasının uzaması ve sürüncemede bırakılması anlamına da gelecek.

(soL - Haber Merkezi)