YÖK’ün ciddiyeti!

32 yıldır öğretmenler genellikle eğitim fakültelerindeki öğretmenlik programlarında yetiştirilmektedir. Ayrıca, 1997 yılından bu yana yükseköğretim programlarından mezun olanların katılabileceği Pedagojik Formasyon Eğitimi Sertifika Programları ile 2000 yılında Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi bünyesinde başlatılan Okul Öncesi Öğretmenliği ve İngilizce Öğretmenliği Programları vardır.

YÖK, 26 Mart’ta2014 günü, web sayfasında, “Pedagojik Formasyon Eğitimi Sertifika Programlarının, yükseköğretim programlarına devam eden lisans öğrencileri için de açılacağını” duyurmuştur. Bu duyuru, YÖK’ün birkaç açıdan ciddiyetten uzak bir kurum olduğunu göstermektedir.

Bilindiği gibi ataması yapılmayan öğretmen sayısı yüz binlercedir. YÖK, yeterli sayıda eğitim fakültesi ve gereğinden fazla öğretmen adayı olduğundan, biraz da niteliği artırmak için, birkaç yıl önce devlet okullarında eğitim fakültesi açılmasını durdurmuştur. YÖK, öğretmen adayı fazlalığından ve niteliği artırma beklentisiyle eğitim fakültelerinin ikinci öğretim programlarını da kapatmıştır. YÖK, benzer gerekçelerle, 2012-2013 akademik yılı başında, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi bünyesinde sürdürülen öğretmenlik programlarını da kapatmıştır. Öğretmenlik programlarının bir bölümünü kapatan YÖK’ün 26 Mart kararını alması, bu kurumun ciddiyetten uzak olduğunun göstergesi değil midir?

Bu arada, (birkaç üst düzey milli eğitim bakanlığı bürokratı ile eğitim fakültesi dekanından oluşan) Öğretmen Yetiştirme Çalışma Grubu, 4 Mart 2014 tarihli toplantısında, pedagojik formasyon programlarının en az bir yıl süreli olmak üzere sadece üniversite mezunlarına verilmesini YÖK’e önermiştir. YÖK 26 Mart kararını alırken eğitim fakültelerinin görüşlerine de başvurmamıştır. Öğretmenlikle ve eğitim bilimleriyle pek ilişkisi olmayan kişilerden oluşan YÖK’ün, eğitim fakültelerinin görüşünü almadan ve Öğretmen Yetiştirme Çalışma Grubunun önerisinin aksi yönünde 26 Mart kararını almasında bir ciddiyet payı var mıdır?

Eğitim Fakülteleri Dekanlar Konseyi (EFDK), YÖK’ün bu kararına karşı, 1 Nisan 204 günü kamuoyuna bir açıklama yapmıştır. Bu açıklamanın bir bölümü şöyledir: “Neredeyse üniversiteye devam eden ya da üniversite mezunu olan herkese pedagojik formasyon sertifikası vermeye dönük böyle bir karar, en hafif ifadeyle, öğretmenliği bir meslek olarak kabul etmemek, öğretmen yetiştirme ve eğitim bilimleri alanını yok saymaktır. YÖK’ün pedagojik formasyon sertifika programını, bir döneme sığdırma yönünde üniversitelere yapmış olduğu baskı yanlış olduğu gibi, bu son kararla pedagojik formasyon sertifika programlarını yasal zorunluluk nedeni ile adeta yasak savma kabilinden yapılmasını istemesi, bilim adına, ülkenin yarınları ve geleceği adına, kaygı verici bir durumdur.” Eğitim fakültesi dekanlarından oluşan bu konseyin yukarıdaki açıklaması, YÖK’ün ciddi bir kurum olmadığının kanıtı değil midir?

YÖK, benzer bir kararı 4 yıl önce de almıştır. Bu karara karşı açılan bir dava üzerine Danıştay 8. Dairesi, 20 Ekim 2010 tarih ve 2010/20741 sayılı kararı ile lisans öğrencilerine pedagojik formasyon sertifika programı uygulanmasına ilişkin yürütmeyi durdurmuştur. Danıştay’ın bu durdurma kararındaki gerekçeler bugün de aynen devam etmektedir. YÖK ciddi bir kurum olsa, tüm devlet kurumlarının uyması gereken Danıştay kararına karşın Danıştay’ın iptal ettiği aynı kararı-26 Mart kararını- alabilir mi?

Eğitim fakülteleri varken YÖK’ün ikide bir öğretmenlik programlarında okumayan lisans öğrencilerini, temeli olmayan karlarla umutlandırması, kurum ciddiyetiyle bağdaşır mı?

AKP iktidara geldiğinde 20 tane olan ilahiyat fakültesi sayısının yakın zamanda öğrenci almaya başlayacak olanlarla birlikte dört kat artıran YÖK’ün, ülke koşullarını bilimsel ve nesnel ölçütlerle değerlendirme ciddiyetinde olduğunu söylemek mümkün müdür?

Bir an için 74 yıl öncesine gidip, 17 Nisan 1940’ı düşünün. Tüm kaynakları kıt olan bu ülkede, bakan dahil birkaç eğitimci, ülke gereksinimlerini giderecek, aydın, halkçı ve özverili öğretmen yetiştirmek için köy enstitülerini açıyor. Bir de günümüzde ilahiyat fakültelerine eğitimden daha fazla önem veren, karma eğitime bile karşı çıkan öğretmen yetiştirilmesine aldırmadığı gibi şu anda 300 bin dolayında olan ataması yapılmamış öğretmen sayısının 1-2 yıl içinde milyonlara çıkmasına da aldırmayan YÖK’ü düşünün!

Bu ülke bu denli ciddiyetsizlikleri kaldırabilir mi?
[email protected]