Yabancı Öğretmen İthali!

Bakanlık, yurt dışından 40 bin yabancı dil öğretmeni getirecekmiş!

Eğitim sistemimizde, Türkçeyi bile yeterince öğretemediğimiz çocuğa, zorunlu olarak bir yabancı dil de dayatılıyor. Hatta AKP döneminde getirilen ve 6’ıncı, 7’inci ve 8’inci sınıflarda uygulanan Seviye Belirleme Sınavı’nda yabancı dil soruları da sorularak yeterince yabancı dil öğrenemeyenlerin ortaöğretime geçişleri engelleniyor. Bu nedenle, öğrencilerin pek çoğu için yabancı dil bir kabus oluyor. Yabancı dil kabus olunca, o dilin yerli öğretmeni de kabus oluyor. Bu çocukların durumunu bir düşünün: Yerli yabancı dil öğretmeninin yerini yabancı kişiler alacak kabus katlanacak. Çocuk, yabancı dile iyice yabancılaşacak.

Şu yabancı dil öğretmeni söylemine de açıklık getirmek gerekiyor. Sözü edilen yabancı dil, Almanca, Fransızca, Çince ve İngilizce gibi dilleri içermiyor genelde yalnız İngilizceyi içeriyor. Çünkü artık okullarımızda yüzde yüze yakın oranda İngilizce okutuluyor.

Bakanlık neden İngilizce öğretmeni ithal etmeye kalkıyor?

Yerli İngilizce öğretmenleri öğretme becerisi göstermediklerinden mi?

Hoş İngilizce öğretmenlerinin, en azından bir bölümünün öğretmede yetersiz kalması da pek yadırganmamalı. Bu yetersizliğin kaynağı öğretmenden çok sistemde. 1997 sonrasında sistem İngilizce öğretimini ilköğretim 4’üncü sınıfa indirince, öğretmen açığı birden yüzde 30 kadar artıverdi.

Sistem ne yaptı (bkz. Öğretmen yetiştirme sistemimiz, Ütopya Yayınevi, 2005)? Üniversiteye giriş sınavında 120 puan alana, Açıköğretim Fakültesi’nde İngilizce öğretmeni olma olanağı verdi!

Sistem ne yaptı? İngilizce öğretim yapan üniversite mezunlarına, öğretmenlik sertifikasıyla İngilizce öğretmeni olmalarını sağladı!

Sistem ne yaptı? İngilizce öğretim yapan üniversite mezunlarına, sertifika dersleriyle sınırlı tezsiz yüksek lisans programlarıyla, hem de yüksek lisanslı İngilizce öğretmeni olma kolaylığı getirdi!

Sistem ne yaptı? 2000’li yıllarda İngilizce öğretim yapan okullardan matematik, fizik, kimya ve biyoloji öğretmeni olarak mezun olanları, İngilizce öğretmeni olarak istihdam etti!

Sistem ne yaptı? Almanca ve Fransızca öğretmenlerini, 1,5 aylık İngilizce kursuyla İngilizce öğretmenine dönüştürdü!

Sistem ne yaptı? KPDS’de 50 puanın üzerinde not alan rehber öğretmenleri (psikolojik danışmanları) ilköğretim okullarına İngilizce öğretmeni olarak atadı!

Ancak bu tür öğretmenler şimdi sistemde azınlığa düştüler. İngilizce öğretmenlerinin çoğu diğer alan öğretmenleri kadar öğrenim görüyor. Burada sorulması gereken soru belki de şu: Peki! İngilizce öğretmenleri öğretme becerisini gösteremiyor da, diğer öğretmenler bu beceriyi gösterebiliyor mu?

Sınavlarda hemen her alanda “0” çekenlerin ve 100 üzerinden 50’nin üzerinde not alamayanların varlığı, neyin nesi? Televizyoncuların sokaklarda yaptıkları röportajlarda ortaya dökülen genel kültür ve bilgi düzeyimiz, İngilizce öğretiminden mi kaynaklanıyor?

Öğretmenin niteliği yetersiz ise, YÖK’ün/Özcan’ın, her üniversite öğrencisini sertifikayla öğretmen yapmaya kalkışmaları, bakanlığın buna itiraz etmemesi ve de ayrıca mesleki teknik alanlara öğretmen yetiştiren fakülteleri kapatmaları neyin nesi? Bu durum, bakanlığın ve YÖK’ün öğretmen niteliğini umursamadığını göstermiyor mu?

Öyleyse, bakanlık neden İngilizce öğretmeni ithal etmeye kalkıyor? Yerli İngilizce öğretmenleri sayıca yetersiz diye mi?

Şu anda öğretmen olmayı bekleyen 300 binin üzerindeki öğretmenlerin bir bölümü İngilizce öğretmeni olduğuna göre, bu girişim Türkiye’de yetişmiş insan gücünün olmamasından kaynaklanmıyor.

Bu arada YÖK başkanı Özcan da, zaman zaman ithal akademisyen getirmekten söz ediyor. Özcan’ın getirdiği uygulamayla, üniversitelerde 50 D maddesine göre istihdam edilen araştırma görevlileri, doktoralarını tamamladıkları anda hemen kapı dışarı ediliyor. Üniversiteler akademisyen bulmasına buluyorlar da, buldukları elemanı alacak kadroları Özcan vermiyor. “A” üniversitesine kadro vermeyen Özcan, rektöründen dekanına kadar istediği kişileri görev başına getirdiği “B” üniversitesine ise ibadullah kadro veriyor. Görüldüğü gibi ithal akademisyen düşüncesi de insan gücü eksikliğinden kaynaklanmıyor.

Son yıllarda, her fırsatta yükseköğretimin amacının yurt dışında, çalışacak insan yetiştirmek olduğunu söyleyen yetkili sayısı artıyor. Bu söylem yetkililerin, uluslararası sermayedarların insan gücü kaynağını karşılamak üzere yükseköğretimde taşeronluğa soyunduklarını gösteriyor.

İthal öğretmen ve akademisyen uygulaması, insan gücü sağlama taşeronluğunun yanında, yetkililerin yabancıların yaşadığı işsizlik sorununda da onlara yardımcı olmaya soyundukları anlamına geliyor.

Bizim yetkililerin kendi toplumunu ve kendi işsizini dert etmediği, dertlerinin yabancıya hoş görünmek olduğu anlaşılıyor.

Bir eğitim sendikası başkanı bu öğretmen ithaline karşı çıkarken, “Yabancı bakan ithal edilsin” diyor.

Bu sendika başkanı, bakanın ve de AKP’nin çoktaaan kendi toplumuna yabancılaşmış olduğunu hâlâ göremiyor.

[email protected]