2007 yılı biterken

Üç gün sonra, koca bir yıl geride kalacak. Eğitim konusunda aşağıda özetlenen gelişmeler, nasıl bir yılı geride bıraktığımızı gösteriyor. 

Ocak ayında, türbanla sınava girilmesine kapı aralayan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) kararını Danıştay iptal etti. Libya Büyükelçiliği’nin Kağıthane ilçesinde Milli Eğitim Bakanlığı’ndan habersiz olarak açtığı okulda 70 öğrencinin Arapça ve İngilizce ders gördüğü ortaya çıktı. 

Şubat ayında, 1965 yılında çıkarılmış olan “Özel Öğretim Kurumları Kanunu” yenilendi. Özel Okullar Birliği Derneği’nin düzenlediği sempozyuma katılan MEB yetkilileri, özel okullara destek vereceklerini söylediler. Anayasa Mahkemesi, 15 üniversiteye kurucu rektör atanmasıyla ilgili yasayı iptal etti. Başarısız liselilerin eğitim-öğretim yılı sonunda örgün eğitimin dışına itilmesine karar verildi. Danıştay, “Milli Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliğinde Değişiklik yapan Yönetmeliğin” bazı hükümlerinin yürütmesini durdurdu. Selçuk Üniversitesinde yaklaşık 1800 kişinin girdiği Yabancı Dil Hazırlık Yeterlik Sınavı, toplu kopya girişimi nedeniyle iptal edildi.

Mart ayında, Eğitim Sen Sakarya Şubesi, ayın dördünde sabaha karşı “kimliği belirsiz” kişilerce yakılıp kundaklandı. Ortaöğretim Geçiş Modeli Değerlendirme Araştırması sonuçlarına göre, öğretmenlerin yüzde 85’i, üç yıl arka arkaya sınav yapılacak olmasının dershanelere olan ihtiyacı daha da artıracağını düşünüyor. AKP, YÖK’ün ilk başkanı olup bu görevi 10 yıl sürdüren İhsan Doğramacı’ya TBMM ödülü verdi.  

Nisan ayında, TBMM Komisyonu’nun “okullardaki şiddet” araştırmasına göre, 10 öğrenciden biri silah taşıyor, erkek öğrencilerin yüzde 12’si cinsel şiddet uyguluyor, öğrencilerin çoğu TV bağımlısı. Dershane sayısının son üç yılda iki binden 5 bine çıktığı belirlendi. 

Mayıs ayında, Bakan Hüseyin Çelik, 28 Kasım 2002’den 2007 Nisan ayına kadar Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan MEB’e toplam 836 kişinin atamasının yapıldığını söyledi. Dünyada bir ilke (!) imza atılarak ilk kez Türkiye’de “Okul Polisi” uygulaması başlatılacak. Ocak ayında çıkarılan, “Kamu Görevlerine İlk defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile öğretmen adaylarının KPSS dışında, MEB’in yapacağı “alan sınavı”na girmesine yönelik düzenlemenin yürütülmesi Danıştay tarafından durduruldu. Var olan ayrı üniversitelere ait birimler yeniden derlenerek, bir günde 17 yeni kamu üniversitesi açıldı.

Temmuz ayında, ilköğretim 5. sınıfı bitirme zorunluluğu olmasına karşın, yaz dönemi açılan Kuran kurslarında anaokulu çağındaki çocuklara eğitim verildiği belirlendi. Bu kurslara katılımı sağlamak için, öğrencilere bisikletten cep telefonuna, cumhuriyet altınından spor ayakkabıya kadar çok değişik hediyeler veriliyor. MEB’in 2007–2008 eğitim yılında başlatacağı uygulamayla ilk ve ortaöğretim okullarındaki tüm dersler kamera ile görüntülenecek. AKP, Doğramacıdan sonra kısa bir süre YÖK’e başkanlık yapan Mehmet Sağlam’ı milletvekili yaptı.

Ağustos ayında, ÖSS sonuçlarına göre, her üç lise birincisinden biri üniversiteye giremedi. Uluslararası bir matematik dergisi, Türk öğretim üyelerinin aşırma (intihal) içeren makalelerini yayımladıkları için okurlarından özür diledi. 

Eylül ayında, bir dershane sahibi, başka bir dershanenin reklamını yapan gençleri ezdi. Kimi okullar, velinin verdiği katkı payına göre ayrıcalıklı sınıflar oluşturmaya başladı.

Ekim ayında, Keşan Lisesi’nde derse girerken el ele tutuşan evli öğretmen çift hakkında, matematik öğretmeninin şikayeti üzerine dava açıldı. Danıştay, MEB’in bir önceki Eğitim Yöneticileri Atama Yönetmeliği’ne dayanarak 2006–2007 eğitim öğretim yılında yaptığı tüm yönetici atamalarını iptal etti. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü devlet okullarında öğle yemeği verilmesini yasakladı. Zorunlu ilköğretim çağında olan 667 bin kız ve 444 bin erkek çocuğun okula gitmediği belirlendi. Marmara Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, üniversitelerde, korku kültürü hakim, akademisyenler tehdit edilip sindiriliyor, ayırma ve kayırma var.

Kasım ayında, ilk ve ortaöğretimde türban kullanımıyla ilgili haberlerde artışlar oldu. Bazı yörelerde, 24 Kasım Öğretmenler Günü camide mevlit okutularak kutlandı. Konya’da, okulun istediği kömür parasını getiremeyen kız öğrencinin küpesine el kondu. YÖK, Galatasaray Üniversitesi rektörlük seçimlerinde üçüncü sırada oy olan adayı, cumhurbaşkanına sunacağı üç kişilik listeye almadı, onun yerine bir tek oy alan kişiyi listeye koydu. Bir Alevi baba,  Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin çocuğu için zorunlu olamayacağı konusunda açtığı davayı kazandı.  

Aralık ayında, Amasya’da türban takmaya ve namaz kılmaya zorlanan kız öğrencilerden birkaçı okuldan ayrıldı. İlk kez sendika üyesi olan (belki de göreve yeni başlayan) öğretmenlerin çoğu AKP yanlısı sendikaları seçti. En hızlı büyüyen eğitim emekçileri sendikası Eğitim-Bir-Sen, okullarda İstiklal Marşı’nın okunmamasını ve türbanın serbest olmasını istedi. İstanbul’un bir ilçesinde imam hatipli kızlara ayrı bir belediye otobüsü tahsis edildi. ODTÜ’de gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, öğretmen adaylarının bir bölümü, zor durumda kaldıklarında “din”e başvuracaklarını ve karma eğitime karşı olduklarını söylüyor, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı en güvenilir kurumlardan biri olarak görüyor.  

Üniversiteler rektörün çiftliği olma özelliğini korumaya devam ediyor. Öğrencilere verilen cezalarla yetinilmiyor; canı sıkılan rektör, istediği öğretim elemanını işten atıyor, istediğine ders verdirtmiyor, istediğini de “izinsiz il dışına çıktı” diye soruşturmaya alıyor. Bazı haksızlıklar ancak mahkemeden dönüyor: Örneğin, Muğla’da işinden edilen Lütfiye Kalaycı ile ilgili kararı idari mahkeme beş gün önce iptal etti. Üniversiteler üretkenlikte de yaya kalıyor: TÜBİTAK’ın yayımladığı Türkiye Bilimsel Yayın Göstergeleri adlı kitap, son 25 yılda, ABD’de 5.861.401 makale üretilirken Türkiye’de ancak 98.186 makalenin üretildiğini gösteriyor.  

Birilerinden destek gören tutucu (gerici/faşist) öğrenciler, sonuncusu iki gün önce İstanbul Üniversitesi’nde olmak üzere, yurtseverlere ve haksızlıklara karşı çıkan öğrencilere saldırmaya devam ediyor. 

Hemen her konuda ve özellikle polis ve İslam üzerine yazıları olan Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, YÖK’ün 5. başkanı oldu. Beş yıldır üniversitelere kadro vermekte cimrilik yapan AKP, birden, “Üniversiteye beş bin ek kadro vereceğim” dedi. Yeni YÖK başkanı, meclis başkanını ziyaret ederken, hem cumhurbaşkanının hem de başbakanın kendisini uyarıp, “Aman hocam dikkat et. Bir şey söylersen ipimizi çekerler” dediklerini açıkladı. 

Bu uyarı, çok değişik anlamlara geliyor; yılın uyarısı oluyor.