Che’nin Yolu, Sosyal Tıbbın ve Toplumcu Hekimliğin Yoludur

Bu uzun bir yoldur. Che, bu uzun yolun sonlarındaki özgün bir kişidir. Hekim, komünist, devrimci olarak.

Sosyal tıp (halk sağlığı) biliminin ortaya çıkışı bir isyandır. İsyan sınıf hareketiyle birliktedir. Zamanı 19. yüzyılın başlarına rastlar. Zemin olarak 18. yüzyıl aydınlanması, 1830 ve 1848 işçi sınıfı devrimleri, tam bu sürecin göbeğine doğan İngiliz Chartist hareketi, 1871 Paris Komünü, 1917 Ekim Devrimi, 1949 Çin ve 1959 Küba devrimleri, Anadolu’ya baktığımızda 1920-23 Anadolu devrimi ve 1960’lı yılların sol-sosyalist kültürel-siyasal atılımı: Bunlar tıbbın sosyalleşmesini sağlayan toplumsal koşullardır.

Bu yola biraz dışarıdan, ama önemli katkılar da var: Engels’in İngiltere’de İşçi Sınıfının Durumu eseri ile Marks’ın Kapital’inin birinci cildinin önemli bölümü işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarını net olarak tanımlayıp, radikal biçimde sorgular. İkisi de tam olarak sosyal tıp yapıtıdırlar.

Sosyal tıp bilimi ve ilk toplumcu hekimler mevcut düzeni ve tıp paradigmasını sorgulayarak, hekimliğin ve hekimlerin tedaviye odaklı, muayenehanelerine kapanmış meslek tarzlarını reddederek yola koyuldular. Bir yandan feodal ve kapitalist üretim ilişkilerine itiraz edildi, öte yandan da tıbbın sağlığı korumaya, halka yönelmesi gerektiği savunuldu. Devlet halk sağlığı için göreve çağrıldı.

Modern tıp mücadeleyle kuruldu.

İlk sosyal tıpçılar mevcut geleneksel yapıdan gelen klinisyenlerdi. İtirazın bedeli vardı. Ödediler.

Peter Frank (1745-1821) bir Alman hekimdi. Sosyal tıbbın kurucusu kabul edilir. Dokuz ciltlik bir sosyal tıp kitabı yazdı. “Hastalıkların nedeni yoksulluktur” dediği için hekimlikten uzaklaştırıldı, saray tarafından aforoz edildi.

Edwin Chadwick (1800-1890) bir İngiliz mimardır. Londra’nın kanalizasyon sistemini O çizdi ve inşa etti. Bütün ömrünü yoksullar için parasız sağlık hizmeti mücadelesine adadı. Chartist hareketin önde gelen isimlerindendir. Toplumcu hekimliğin tarihsel gelişiminde ikinci sıradadır.

Rudolf Virchow (1821-1902) patoloji bilimin kurucularındandır. Tıpçılar bilir: Kalp hastalıklarında tanımlayıcı bir patolojik kriteri keşfedendir. Hekimlikte Reform adlı dergiyi egemen hekimlik anlayışını sorgulamak için çıkarır. Hep, sağlığı toplumsal faktörlerin bozduğunu savunur. 1848 işçi sınıfı devrimleri sırasında barikatların üzerinde, sarayın askerlerine karşı elde silah savaşandır.

Norman Bethune (1890-1939) Kanadalı bir hekimdir. Veremin cerrahi yollarla tedavisinde özel teknikler geliştirmiştir. Askeri sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi amacıyla İspanya İç Savaşı’nda faşist Franko’ya karşı savaşan komünistlerin arasında ve yine aynı amaçla 2. Japon-Çin savaşında, 1938 yılında Çin komünistlerinin yanında, Mao ile birliktedir. 1939 yılında Çin’de görevi başında, tedavi ettiği bir askerden kaptığı enfeksiyon nedeniyle ölür.

Nikolai Semashko (1874-1949) Lenin’in yoldaşı, Bolşevik hareketin merkezi kadrosu, 1907’de İsviçre’de Uluslar Arası Sosyalist Kongre’nin Parti delegesi, 1908’de Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi Dış Büro’nun Paris temsilcisi, Sovyetler Birliği’nin ilk sağlık bakanı, 1921-1949 arasında Moskova Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Sosyal Tıp bölüm başkanı, 1927-36 arasında Büyük Tıp Ansiklopedisi’nin editörüdür. Bir toplumcu hekim, bilim insanı ve partili komünisttir. Semashko Modeli olarak da bilinen sosyalist sağlık sisteminin yaratıcısıdır.

Bunlar yolu açanlar. Anadolu’ya geçelim.

Refik Saydam (1881-1942) Kemalist kadronun merkezinde, Mustafa Kemal ile Samsun’a çıkan birkaç kişiden birisi, yaşamını bulaşıcı hastalık mücadelesine adamış bir hekim, tifüse karşı geliştirdiği aşı bütün dünyada kullanılmış bir araştırmacı, Cumhuriyet’in ilk ve en uzun süreli sağlık bakanı ve Türkiye sağlık sistemini korumaya odaklayandır. Buraya kadar Anadolu halk hareketinin öncü isimlerinden birisi olarak adı anılmayı hak eder. Ancak aynı Saydam 1939-1942 arasındaki başbakanlığında Türkiye’nin Hitler’in yanında 2. Dünya Savaşı’na girmesi gerektiğini savunur, 1940’ların faşist tırmanışında ve antikomünist histerisinde belirgin pay sahibidir. Anadolu devrimi her bakımdan olduğu gibi Saydam’ın özelinde de eksik ve yanlıştır. Cumhuriyet’in ilerici ve gerici dönemselliğini Refik Saydam’ın kişiliğinde tam olarak saptamak olanaklıdır.

Nusret Fişek (1914-1990) Türkiye’de halk sağlığı biliminin kurucusudur. Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun’un yazılmasında, kabul edilmesinde (1961), uygulanmasında belirleyicidir. 1984-1988 arasında TTB başkanı, 1990’a kadar da merkez konseyi üyesidir. 1980 sonrasında Erdal Eren’in idamına karşı çıkan ve bu nedenle yargılanan TTB yönetiminin başındadır. Dönem arkadaşı İhsan Doğramacı 1980 faşizminde YÖK Başkanlığına getirilirken, O üniversiteden ayrılmak zorunda bırakılır.

Nevzat Eren (1937-2000) halk sağlığı bilimimizin kurucularından, tam çekirdekten yetişme bir halk sağlıkçı, en ücra köşelerde çalışan sağlıkçıların dert ve çözüm babası, hekim hareketinin her düzeyinin tam emekçisi, bir bilge kişi, erenlerden Nevzat Eren’dir. Türkiye’de halk sağlığı bilimini hekim hareketi ve emek mücadelesiyle organik ilişkiye sokan ilk ve bunu en iyi başaran halk sağlıkçısıdır. Hekim hareketinde bilimci bir militan ve akademide sonuna kadar halkçıdır. YÖK düzeninin akademik ilerlemesini durdurması cv’sindeki onurdur.

Listeyi daha uzatabilirim.

Bu sosyal tıbbın ve hekimliğin yoludur. Her zaman ezenlerin, aristokrasinin, burjuvazinin, sermaye sınıfının, emperyalizmin karşısında herkese parasız sağlık hizmeti, sağlık hakkı için ezilenlerin, köylülerin, işçi sınıfının yanındadır bu yol. Dünya Bankası’ndan emir almaz, IMF’nin koltuk altına girmez, rütbeye prim vermez, maddiyatla teslim alınmaz, sağlığı parayla satmaz, doğrudan şaşmaz, sağlığı bozan toplumsal ortamı düzeltmek için gözünü budaktan sakınmaz.

Che (1928-1967) tam bu yolun yolcusudur. Yukarıdaki isimlerin tümüyle aynı felsefeye sahiptir. Ülkesinin gerçekliğini, sağlığı bozan toplumsal faktörleri, sağlıkla toplumsal düzen arasındaki ilişkiyi tıp öğrencisiyken çıktığı uzun bir yolculukta sezer-öğrenir. Wirchow nasıl barikattaysa, Semashko nasıl parti militanıysa, Che de devrimci komünisttir. Bu yol, sağlığı korumanın toplumsal düzeni eşitlikçi kılmaktan geçtiğini görebilenlerin yoludur.

Her toplumcu hekim devrimcidir. Devrimci olmayandan, sömürüye karşı savaşmayandan sosyal tıpçı olmaz. Halk için hekimlik, kesin, solculuk ve hatta sosyalistliktir.

O nedenle “Doktor Che’nin Yolundayız” yazan pankart bilimsel ve sıradan bir gerçekliği dile getiriyor. Toplumcu hekimler güzel insanlardır.

Saldıranlar yalnızca siyasi olarak değil, halk sağlığı perspektifi açısından da karşı taraftadırlar.