Adam işçi değil ki BMW’sine laf ediyorsun!

Öyle hafife almayın, hemen de ayıplamayın… Genel kurul sonrası araba yenilemek Türkiye sendikacılık hareketinin önemli işleri arasındadır.

Mesela bu işi üyelerine verilen hizmet olarak duyuranına bile rastlanmıştır. Şaka ettiğimi düşünen varsa haksızlık etmemeli, şu yazıya bir göz atmalıdır:

Bu arada, günlük soL gazetesinde yayınlanan bu köşe yazısında kullanmadığım fotoğrafı şimdi paylaşarak beş yıl sonra bir eksiği gidermiş olayım. Buyurun: 

Fotoğraftakiler dönemin Türk-İş’e bağlı Çimse-İş Sendikası şube başkanları. Nasıl da “çocuklar gibi şenler” değil mi? Sendika merkez yönetiminin kendileri için aldığı yeni cici arabalarının başında sıraya dizilip böyle poz vermişlerdi. “Yenilenen araç filomuzla üyelerimizin hizmetindeyiz!”. Fotoğraf sendikanın internet sitesine bu başlıkla asılmıştı. Üstünden yıllar geçmiş, uzatmayayım. Bu süre zarfında başkanlar, işçi sınıfına hizmet ederken kaç araba eskitmiş, kaç yeni araç teslim törenine katılmıştır kim bilir.

Ama şimdi bakıyorum, Özçelik-İş Yunus başkanın hafta başında basına yansıyan BMW hikâyesinin yanında bunun hiç lafı olmazmış. 

Özçelik-İş bilirsiniz, Hak-İş’e bağlıdır. Hani her dönem AKP’ye milletvekili veren konfederasyondur. Patronlarla ilişkisi enikonu iyidir. Gel deyince gelir, git deyince gider. Metal işkolunda bu konuda Türk Metal’in eline kimse su dökemez ama bu sendika da çoğu yerde onu aratmaz.

Özçelik-İş genel kurulu geçtiğimiz yıl Ekim ayında yapıldı. Başkanın aracının yenilenmesi için neden bir yıl beklediler bilemiyorum. Bu bir yılın hesabını bunlara soran tek bir işçi çıkmamış olması da gerçekten başka bir tuhaflık. Sendika yönetimi, bir önceki dönemin aracını bir yıl da olsa sonraki dönemde kullanma sorumsuzluğunu, daha pahalı bir araç alarak telafi etmek istemiş olabilir, bilemiyorum. Sonuçta başkanın altına BMW çekmeye karar vermişler.

Oturmuşlar, yönetim kurulunda konuşmuşlar. Audi arıza yapıp duruyormuş, yolda kalıyormuş başkan. Yine de mütevazı davranıp yeni bir Audi almayı düşünmüşler.

“Kaç lira dedik. 800 bin dediler. Kaç yıl gider dedik. 4 yıl dediler.”

Beğenmemişler. 

Zaten bir Murat 131, bir de Audi… Sık sık arıza yapıyorlar.

Sonra BMW’yi sormuşlar.

“Kaç lira dedik. 1 milyon 800 bin dediler.”

Bayi kıyak yapıp “size kampanyadan 1 milyon 300 bine bırakırım” demiş. Bir de BMW’nin Audi gibi 4 değil 10 yıl kullanımlık olduğunu anlatınca sendikanın yüksek menfaatleri için bu alışverişin daha uygun olduğuna karar vermişler.

Yunus başkanın sendika üyesi işçiler için yaptığı bu büyük hizmeti kamuoyuna Sözcü gazetesi aktardı. Gazete bir de başkana kendi maaşını 50 bin liraya yükselttiği iddiasını sordu. 

“O kadar da değil” demiş. Kayseriliymiş, tasarrufu bilirmiş, sendikasından maaşı dışında herhangi bir temsil gideri ya da benzeri bir harcama için talepte asla bulunmazmış. Aldığı maaş da topu topu 30 ile 50 arasındaymış!

Hak ediyor mu? Kariyer sadece ofiste, şirkette olmuyor; âlâsı sendikacılıkta bulunuyor. 

Adam tam 31 yıldır profesyonel sendikacı. Bunun 24 yılında şube başkanı. Emekli olduğundan bu yana çift maaşlı. Aynı zamanda konfederasyon yöneticisi olduğu için şimdi üç maaşlı. Fabrikada çalıştığı süre dört yıl. Onun da yarısında baş temsilci, yani fabrikadaki temsilci odasında patrona “yaramaz işçi” listesi yapmakla meşgul.

Asgari ücret 2020 lira. Sendikanın MESS’e bağlı işletmelerinde çalışan üyesi işçinin aldığı ortalama ücret dört ikramiye dahil 3200 lira. Bu sendikanın başkanının aldığı ücret ise kendi deyimiyle “30 ile 50” arasında. Bir de iki maaşı daha var, rakamı bilmediğimiz.

Şimdi bu adamın BMW’sini tartışıp duruyor herkes. 

Af edersiniz ama 1 milyon 300 binlik BMW’ye o binmeyecekti de 2020 liralık asgari ücretli işçi mi binecekti…

Adam işçi değil ki BMW’sine laf ediliyor!