Araştırma, çoğunluğun eğitim sisteminden memnun olmadığını gösterdiğine göre, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu üyeliğinden istifa eden çıkar mı? Sanmıyorum.

TEDMEM’in araştırması ve!

TEDMEM, Türkiye Eğitim Derneği’nin (TED) 7 Kasım 2012’de faaliyete geçirdiği “kanıta dayalı araştırma verisi, fikir ve yayın üretip kamuoyuna mal etmeyi amaçlayan bağımsız bir düşünce kuruluşudur” (https://tedmem.org/kurumsal, erişim 25 Haziran 2022). Aynı adreste, TEDMEM’in yapacağı çalışmalarda güncelin yanı sıra geleceğe odaklı bir bakış açısı tercih edileceği de vurgulanmaktadır. 

Geçen günlerde TEDMEM’in gerçekleştirdiği ‘Seçimlerde Eğitimin Yeri: Siyasi Partilerin Vaatleri, Seçmenlerin Beklentileri1’ araştırmasının sonuçları açıklanmıştır. Bu araştırma sonuçları da, eğitim konusuna ilgi duyup da sistemi beğenmeyenlerin haklı olduğunu göstermektedir. Bu araştırma raporunun ilk bölümlerinde, Türkiye ve seçilmiş birkaç Batı ülkesinde eğitimle ilgili seçim vaatleri ve bu vaatlerin gerçekleştirilmesi konuları irdelenmiştir. Sonra da anket çalışmasının sonuçlarına yer verilmiştir. 

TEDMEM, ilginçtir, 2003 yılından bu yana TED genel başkanı olan kişinin, gelmiş geçmiş en gerici yasalardan biri olan 4+4+4 yasasını olumlu bulduğu günlerde kurulmuştur. 

15 Şubat 2019 tarihli soLportal’da değinildiği gibi, Prof. Dr. Emin Karip birkaç yıl TEDMEM’nin direktörlüğünü yapmıştır. 4+4+4 yasasını olumlu bulan TED başkanının E. Karip’i bu göreve getirmesi sürpriz olmamıştır. Çünkü E. Karip bu göreve gelmeden önce, 

  • Doçent olarak Hüseyin Çelik’in bakanlığı yıllarında 2003-2006 arasında, Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) üyeliğine (ve Prof. Dr. Ziya Selçuk da TTK başkanlığına) atanmıştır. 
  • AKP’lileşmiş YÖK tarafından 2011 Haziranında Dumlupınar Üniversitesi Eğitim Fakültesi dekanlığına getirilmiştir.   
  • Ömer Dinçer’in eğitim bakanlığı zamanında14 Kasım 2011’de TTK başkanlığına getirilmiş ve bu görevini Kasım 2015’e değin sürdürmüştür. 4+4+4 Yasası, E. Karip’in TTK başkanlığı zamanında Mart 2012’de çıkarılmıştır. 

TED başkanının, Prof. Dr. Ziya Selçuk ile de arasının iyi olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü Z. Selçuk ‘TED Üniversitesi’nin 2009’da kurulmasına katkılarda bulunmuştur. TED başkanı bu üniversitenin mütevelli heyeti başkanı olurken, Z. Selçuk da mütevelli heyet başkan yardımcılığına getirilmiştir.  

Temmuz 2018’de Z. Selçuk’u milli eğitim bakanlığına getiren AKP Lideri R. T. Erdoğan, Ekim 2018’de de Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nu oluşturmuştur. TED başkanı ve TED rektörü, 9 kişilik bu kurula üye olarak atanmışlardır. Dolayısıyla TED başkanının AKP ile de yakın ilişkiler içinde olduğunu söylemek yanlış olmamaktadır. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu üyeliğini kabul etmenin iki farklı anlamı olabilir. Üyeliği kabul eden kişi ya AKP’nin o güne kadar eğitim alanında yaptıklarını destekliyor demektir ya da (çok küçük bir olasılıkla) beğenmediği politikaları değiştirmek için bu görevi kabul etmiş demektir. 

4 yıla yakın bir zamandır Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu üyelerinden AKP’nin Ekim 2018 öncesi ve sonrası politikalarına bir itiraz gelmediğine göre, bu kurul üyeleri, hem AKP’nin eğitim politikalarını benimsiyor, hem de o politikaların sorumluluğunu üstleniyor demektir. 

Bu nedenle TEDMEM’in raporlarını okurken, TED/TED başkanı-AKP ilişkisini göz ardı etmemek gerekiyor. 

Bu nedenle, bu TED başkanının yukarıda adı geçen araştırmayı Halk Tv gibi sözde muhalif bir kanalda sunması da şaşırtıcı oluyor.   

Hemen her araştırmada olduğu gibi bu araştırmada da ilginç bulgular olduğu gibi eksik yanlar da vardır. Örneğin ‘katılımcıların %55’inin en çok güvendiği haber kaynağının televizyon’ olması ve 18-24 yaş grubunun en çok güvendiği haber kaynaklarının ise sosyal medya (%36) ve internet (%34) olması ilginçtir. Ancak katılımcıların ağırlıklı olarak hangi televizyonları izlediği bilgisinin olmaması, araştırmanın bir eksikliğidir. Araştırmada bu soru sorulup, raporda ilgili bilgiye yer verilmemişse, bu durum da ayrı bir sorundur.  

Araştırma bulgularına göre soruları yanıtlayanların yarısından fazlası ve 18-24 yaş grubunun (gençlerin) büyük çoğunluğu, 

  • çocuğunun istediği eğitimi alamamasından korkmaktadır; 
  • devletin, her çocuğun kaliteli eğitim almasını sağlamasını istemektedir; 
  • özel okullarda verilen eğitimin daha nitelikli olduğunu ve eğitim sisteminin kötü/çok kötü olduğunu düşünmektedir.

Bu sorunları, sınıfların kalabalık olması, eğitimin sınavlara dayalı olması ve eğitimin siyasetin 
kontrolünde olması gibi sorunlar izlemektedir.  

Katılımcıların %43 ve gençlerin %52’si liselerin; katılımcıların %33’ü ve gençlerin %41’i de devlet üniversitelerinde sorun olduğunu düşünmektedir. 

Gençler dahi ankete katılanların yüzde 90’dan fazlası, siyasal partilerin eğitim konusunda şu vaatlerde bulunmalarını istemektedir: 

  • Kaliteli eğitim herkes için parasız olacak. 
  • Kızların eğitime katılımını arttırmak için teşvikler gerçekleştirilecek. 
  • Anne babasının gelir ve mesleğinden bağımsız her çocuk nitelikli eğitim alacak. 
  • Mesleki eğitim güçlendirilecek. 
  • Öğrenciler iş dünyasına hazırlanacak şekilde yetiştirilecek. 
  • Eleştirel düşünme, sorgulama ve problem çözme becerilerine sahip gençler yetiştirilecek. 
  • Her öğrencinin teknoloji eğitimi alması sağlanacak. 

TED başkanı, araştırma raporunun ‘sunuş’ kısmında, “… ulaştığımız sonuç tartışma götürmez bir netlikteydi. Eğitim, siyasetin ezberlenmiş denklemlerini bozabilir. … 
Tüm bunların sonucunda seçmenin eğitimden ve siyasetten beklentilerini verilerle ortaya koyarak, ‘Seçimin kaderini eğitim vaatleri değiştirebilir’” demektedir. 

Bu yorumla AKP’ye mi, tüm partilere mi mesaj veriliyor, bilinmiyor.

Araştırmanın bulguları özetle, katılımcıların ve de gençlerin eğitim sisteminden memnun olmadıklarını gösteriyor. Bu durumun birincil sorumlusu, 20 yıldır tek başına devleti yöneten iktidar oluyor. Bu arada Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu üyeleri de, yaklaşık 4 yıldır iktidarın sorumluluğunu paylaşıyor.  

Yukarıda özetlenen araştırma, çoğunluğun eğitim sisteminden memnun olmadığını gösterdiğine göre, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu üyeliğinden istifa eden çıkar mı? Sanmıyorum.

[email protected]