Harf devriminin geçmişimizle bağımızı kopardığını söyleyenlerin, 13 Mayıs’ı da 26 Eylül’ü de kutlaması şaşırtıyor. Oysa 13 Mayıs Osmanlıca öncesinin Türkçesini ve 26 Eylül de Osmanlıcayı yok sayan Türkçenin bayramları!

Şaşırtıcı bir durum!

AKP’li yetkililerin sık sık, “Geçmişle bağımızı kopardı” gibi söylemlerle harf devrimini eleştirdikleri bilinmektedir. Örneğin AKP Genel Başkanı 15 Mart 2018 günü yaptığı bir konuşmada, “Bugün genç bir kardeşimizin, Fuzuli, Baki, Şeyh Galip bir yana Mehmet Akif’i, Ömer Seyfettin’i ve Ahmet Haşim’i dahi anlayamıyor olması, bu dönemde dilimize yapılan suikastın sonucudur. Dilimizin zenginliğini kendi elimizle yok etmeye çalıştığımız bu cinnet dönemini artık inşallah geride bıraktığımıza inanıyorum… Dil devrimi adı altında Türkçemiz, tatsız tuzsuz, ruhsuz, renksiz kelimelerin tasallutuna sokularak milletimizin kadim medeniyetiyle arasındaki bağ zayıflatılmaya hatta koparılmaya çalışılmıştır. Yani bizim aslında damarlarımız kesilmiştir1” demiştir.

Türk Dil Kurumu Başkanı, 13 Mayıs 2020 günü, “Binlerce yıllık tarihi ile Türk dili, millî kültürümüzün ortak ifade aracıdır, kutsal bir mirastır. Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277 tarihindeki ‘Şimden gerü hiç kimesne kapuda ve dîvânda ve mecâlis ve seyrânda Türkî dilinden gayrı dil söylemeyeler.’  fermanı, Türkçenin devlet dili olması, gelişmesi ve gelecek nesillere nakledilebilmesinde önemli bir yer teşkil etmektedir. 742 yıl önce yaşanan bu tarihî hadise Türk Dil Bayramı adıyla kutlanmaktadır. Türk Dil Bayramı’nın 742. yılı bütün milletimize kutlu olsun2” demiştir.

Aynı gün AKP Genel Başkanı da, “Kadim dilimiz Türkçe, asırlar boyunca çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu topraklarda, milli kültürümüzün ve milli kimliğimizin oluşmasına vesile olmuştur. … Türkçemizin sahip olduğu sözcük varlığının yanı sıra deyim, atasözü ve vecize hazinesi bakımından da dünyanın önde gelen dilleri arasında yer alması, milletimiz için bir gurur vesilesidir. Türkçemizi sanat, edebiyat, bilim ve eğitim dili olarak daha yükseklere taşımak, yabancı kelime istilasına karşı korumak, seçkin eserler üreterek Türkçemizin itibarını yükseltmek hepimize düşen en büyük sorumluluktur3” mesajını yayımlamıştır.

Türk Dil Kurumu Başkanı, 4 ay sonra 26 Eylül 2020 günü de, “Millet olarak ezelden ebede yürüyüşümüzün en kıymetli değerlerinden olan dilimiz, zengin bir edebiyatı, tarihi, sanatı kaldırabilme ve taşıyabilme gücüyle bunların cümlesi diyebileceğimiz medeniyetimizin ana direği hükmündedir. 26 Eylül 1932 yılında düzenlenen I. Türk Dili Kurultayı’ndan beri kutlanagelen ve bugün 83’üncüsü kutladığımız Dil Bayramı vesileyle Türkçemize emek verenlerden ahirete intikal edenleri rahmetle yâd ediyor, sağ olanlara bu kutlu hizmet yolunda nice hayırlı hizmetlerde bulunabilmelerini diliyor, şükranlarımızı sunuyorum4” demiştir.  

AKP Genel Başkanı da 25 Eylül 2020 günü, “… Dilin, bir toplumun geçmişiyle bağ kurup geleceğe yürümesinin en önemli vasıtası olduğunun bilinciyle Türkçemizi hayatın her alanında bütün derinliği ve zenginliği ile yaşatmalıyız. Günlük yaşamdan sosyal medya mecralarına, her alanda Türkçenin doğru ve güzel kullanımına hassasiyet gösterilmesi, devraldığımız zengin dil mirasını gelecek nesillere aktarmanın en önemli adımı olacaktır. … Dilimizin zenginliklerinin tamamını kucaklayan bir anlayışla Türkçemize sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Bu vesileyle 26 Eylül Türk Dil Bayramı'nın milletimiz için bilinçlenmeye vesile olmasını diliyorum5” mesajını yayımlamıştır.

İnternete baktığınızda, 12 Temmuz 1932'de, sonradan ‘Türk Dil Kurumu’ adını alan ‘'Türk Dili Tetkik Cemiyeti’' kurulmuş. Bu cemiyet, 26 Eylül-6 Ekim 1932 tarihleri arasında ‘'Birinci Türk Dil Kurultayı’'nı toplamış. Türkçe’nin önemini vurgulamak için 26 Eylül gününü ‘Dil Bayramı’ olarak ilan edilmiş. Ancak bu açıklamayı yapan siteler bile 26 Eylül günü için ‘Türk Dil Bayramı’  söylemini kullanıyor. 

Eğitim Bakanı Z. Selçuk da, 26 Eylül 2020 günü, “Türkçe ve Türk Kültürü ders kitaplarımızla dünyanın dört bir yanındayız. Yurt dışındaki çocuklarımız Türkçe’yi daha iyi öğrensin ve Türk kültürünü yakından tanısın diye dünya çapında bir çabanın içindeyiz. Bu çabanın öyküsü, Türk Dil Bayramı’mızda paylaştığımız bu kısa filmde6” açıklamasını yapmıştır.  

26 Eylül, ‘Dil Bayramı’ mı, ‘Türk Dil Bayramı’ mı, insan şaşırıyor! 

Bir şaşırma konusu da, Türk Dil Kurumunun kurulmasından sonra gelişen Türkçeyi beğenmeyenlerin, Osmanlıcaya hayranlık duyup “Yaşayan Türkçeyi” savunup harf devriminin geçmişimizle bağımızı kopardığını söyleyenlerin, 13 Mayıs’ı da 26 Eylül’ü de kutlamaları oluyor. Oysa 13 Mayıs Osmanlıca öncesinin Türkçesini ve 26 Eylül de Osmanlıcayı yok sayan Türkçenin bayramları!

Bakan Z. Selçuk'un yukarıda sözünü ettiği kısa filmin, “Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız ve soydaşlarımızın çocuklarının Türkçe'yi daha iyi öğrenmeleri ve Türk kültürünü yakından tanımalarını sağlamak amacıyla hazırlanan Türkçe ve Türk Kültürü Kitaplarının değerini hatırlatmak ve önemine dikkat çekmek amacıyla” bakanlıkça hazırlandığı açıklanıyor. 

AKP iktidarı süresince İslami sanatlar ve İslam kültürüyle ilişkili güzellemeler yapıldığını ve neredeyse diğer kültürlerin yok sayıldığını anımsayanlar, bu açıklamaya da şaşırıyor: “Hangi dağda kurt öldü” diye merak ediyor!

[email protected]