'Bu toplum ne böylesi deprem felaketlerini ne de içimizi karartan bu tür söylem ve eylemlerde bulunanları hak ediyor.'
Bir yanda;
- enkaz altında kalıp anında ölenler,
- enkaz altında kalıp günlerce kurtarılmayı bekleyip ölenler,
- enkaz altından yaralı kurtarılıp sonradan ölenler,
- enkaz altından sağ çıkarılanlar,
- enkaz başında günlerce, çocuğunun kurtarılması için elini tutarak bekleyen baba, kardeşinin, kızının, oğlunun, akrabasının, arkadaşının kurtarılmasını bekleyenler,
- gelen yardım üzerine “Bana yeter, arkadaşım aç ona verin” diyenler,
- ölen çocuğunun giysisini koklayarak doyduğunu söyleyenler,
- deprem üzerinden bir ay geçmiş olsa da hâlâ çadır ya da konteyner bekleyenler, … içimizi sızlatıyor.
- depremzedelere yardım gönderenler, deprem bölgesine yardım için giden gönüllüler, insanlık için, geleceğimiz için umut oluyor.
Öte yanda da;
- depremden sonra saatlerce depremzedelere yardım edin emrini veremeyen yetkililer,
- enkazdan çıkarılan ölüleri soyanlar,
- bazı hastanelerde hastaları ölüme terk edenler,
- depremzedelere gönderilmiş yardımları evine götüren emniyet müdürü,
- depremzedelere elektrik ve doğal gaz faturası gönderenler,
- depremzedelere yardım için üretilen çadırlarla yardım olarak gönderilen yiyecek ve giysileri satan, depremzedelere kullanma tarihi geçmiş yiyecek gönderen Kızılay yetkilileri,
- yardım adına deprem bölgesine gidip depremzedelerin dini duygularıyla oynayanlar,
- depremzede çocukları tarikatçı yapılara teslim edenler,
- 3-5 yaşlarındaki depremzede çocuklara ‘tekbir işareti’ yaptıranlar,
- Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın birini kucağına almasından sonra çocukların enkazdan kurtarılmaya başlandığını söyleyebilen Diyanet TV yetkilileri,
- “Depremzede çocuklar evlat edinebilir mi?” sorusuna, “Evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme engeli doğmaz” diyebilen Diyanet,
- Enkaz kalıntılarını dere yataklarına ya da tarım alanlarına dökenler,
- deprem çadırlarına sayaç takanlar,
- depremzedeleri ‘manevi danışmanlık’ ile uyutmaya çalışan YÖK üyeleri,
- demokratik ve yasal hakkını kullanıp “Hükümet istifa” diyenleri tutuklayanlar,
- “Hükümet istifa” diyenlere “Paralı köpekler, satılmış şerefsizler. Sizin için güneş doğmayacak” diyerek tehdit ve hakarette bulunan bir AKP’li il başkan yardımcısı,
- “Hükümet istifa” çağrıları üzerine, “bu provokatif girişimler foseptik farelerinin çığlıkları olarak tarihe not düşülecektir” diye açıklama yapan bir spor kulübü yöneticileri,
- Bursa’da, depremzede Amedspor oyuncularına, kaldıkları otelde, maç sırasında ve maç sonrasında saldırıp resmen suç işleyenler; maç sırasında faili meçhul cinayet işleyen Yeşil kod adlı kişinin afişini asarak meçhul cinayetlere prim vererek insanlık suçu işleyenler; bu tür suç işleyenlere dokunmayanlar; bu suçları işleyenlere selam gönderen Cumhur ittifakındaki bir parti lideri,
- video ile depremzedelere, “Her an ölebilecekleri ve tövbe etmeleri gerektiği” çağrısında bulunan Kızılay'ın işbirliği yaptığı tarikatçı bir dernek başkanı,
- “Deprem veya binalar öldürmez, Allah öldürür” diyen akademisyenler!
içimizi karartıyor.
Bu toplum ne böylesi deprem felaketlerini ne de içimizi karartan bu tür söylem ve eylemlerde bulunanları hak ediyor.