Laiklik adına, öğretim birliği adına, inanç özgürlüğü adına, diyanet akademisine tüm gücüyle karşı çıkması gereken ana muhalefetin içinde bu konuya olumlu oy verenler de çıkmış.

Diyanet Akademisi

Diyanet Akademisi, ‘Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ ile kuruldu. Bu yasa, ilk bakışta adının uzunluğu ile dikkat çekiyor.  

27 Haziran 1989’dan beri yürürlükte olan ve bu yasayla değiştirilecek 375 sayılı KHK’nin adı ise çok daha uzun: “657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNU, 926 SAYILI TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNU, 2802 SAYILI HAKİMLER VE SAVCILAR KANUNU, 2914 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM PERSONEL KANUNU, 5434 SAYILI T.C. EMEK Lİ SANDIĞI KANUNU İLE DİĞER BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI, DEVLET MEMURLARI VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNE MEMURİYET TABAN AYLIĞI VE KIDEM AYLIĞI İLE EK TAZMİNAT ÖDENMESİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME” şeklinde! 

Bu 375 sayılı KHK, AKP iktidarı öncesinde 7 kez, AKP iktidarında 13 ve diyanet akademisi yasasıyla da 14 kez değiştirilmiştir. İnsan, Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda yapılan değişiklikleri saymaya bile korkuyor. 

Yasa ve KHK’lerde sık sık değişiklik yapılması, bir bakıma iktidarların keyfi yönetiminin kanıtı oluyor. Mecliste çoğunluğu alan iktidar, istediği anda istediği yasal değişikliği yapıyor. Ancak bu keyfi yönetimin bir işe yaramadığı ekonomiden hayvancılığa, eğitimden yargıya, … hemen her konuda işlerin iyi gitmemesinden belli oluyor. Bu nedenle, her yasa değişikliği gündeme geldiğinde olaya kuşkuyla ve dikkatle yaklaşmak kaçınılmaz oluyor. 

Hele yasa değişikliğinde diyanet sözcüğü geçiyorsa, duyulan kuşku ve gösterilmesi gereken dikkat daha da artıyor. Çünkü diyanet sözcüğü anında, diyanet işlerinin son yıllardaki akıl-almaz tutum ve davranışlarını akla getiriyor. Çünkü diyanet, A. Güler’in dediği gibi, “Artık tarikatların şemsiye örgütüdür. Laikliğin tasfiye süreciyle alabildiğine geniş bir alana hükmetmesi amaçlanan bir şeriat kurumudur. Dinci gericiliğin ideolojik merkezidir. Kamu bütçesinin işgalcisidir. Kadın ve çocuklar üstündeki tahakkümün asli mekanizmalarından biridir. Aleviler, gayrimüslimler ve ateistlere karşı ayrımcılığın, nefret suçlarının üssüdür…” (soLportal, 19 Mart 2022). Diyanetin protokolde ön sıralara yükselmesi, Cumhurbaşkanı’nın camide bile diyanet başkanıyla birlikte günlük yaşamla ilgili açıklamalarda bulunması, diyanetin AKP’nin gözde kurumlarının başında geldiğini gösteriyor. Diyanet açtığı Kuran kursları, hafızlık kursları ve okul öncesi kurumlarla AKP’nin istediği insan tipinin yetiştirilmesinde önemli katkılarda bulunuyor. Diyanetin toplumun geneline saçma gelen ve onlarda infial uyandıran fetvaları yetmiyor, 18 Mart ve 30 Ağustos gibi günlerle ilgili Cuma hutbelerinde Mustafa Kemal’in/Atatürk’ün adını anmaması, diyanetin gerçek niyetini açıkça ortaya koyuyor. 

Bu nedenle, diyanet akademisinin kurulması konusu gündeme gelince duyulan kuşku ve gösterilmesi gereken dikkatin tavan yapmış olması gerekiyor. Ancak sözde laik düzenden yana olan ana muhalefetin böylesine kuşkular yaşamadığı, dikensiz gül bahçesine dönüşen mecliste bu konunun şipşak yasalaştığı anlaşılıyor. Oysa diyanet akademisinin kurulması, öylesine sıradan bir olay değil. Çünkü 

  • Diyanetin şimdiki AKP’lileşmiş yapısı ve tavan yapmış laiklik karşıtı tutumu, diyanet akademisinin de laiklik karşıtı bir kurum olacağını gösteriyor.
  • Diyanetin Kuran ve hafızlık kursu ile anaokulu açması gibi, diyanet akademisinin kurulması da, Öğretim Birliği Yasası’na aykırı bir gelişme oluyor.
  • Bilindiği gibi ülkemizde çoğunluk Sünni-Hanefi inancında olsa da, farklı inançlar da mevcut. Hatta bu inanç gurubuna mensup tarikatlar arasında olduğu kadar tarikat üyesi olmayan dindar yurttaşlarda da görüldüğü gibi, bu inancı farklı yorumlayanlar çok.  Sünni-Hanefi olduğu halde, diyanete kulak asmayıp midye yiyen de çok, içki içen de, namaz kılmayan da, kürtaj yaptıran da, toplumsal cinsiyet eşitliğine inanan da, …. Benzer şekilde imam, müftü ya da ilahiyat profesörü olup diyanetten farklı düşünen, örneğin tarikatlara karşı olup Cumhuriyetin aydınlanmacı değerlerine sahip çıkan da çok. Bu arada AKP’nin, yandaşı olmayan düşünce ve inanç sahiplerine, örneğin son yıllarda Fetöcü dediklerine ve geçen Pazar günü Adana’da Furkan mensuplarına, nasıl düşmanca yaklaştığı da biliniyor. Bu durumda diyanet akademisi kurulması, inanç yorumundaki zenginliği yok etme, yalnız ‘AKP/diyanet’ anlayışına uygun inanç sahibi ilahiyatçı yetiştirme anlamına geliyor. Kabul edilen yasaya göre, ilahiyat alanında doktora yapmış olanlar arasından, diyanet başkanlığınca yapılan sınavda başarılı olacakların akademi kadrosuna alınacak olması, bu durumu kesin hale getiriyor. 
  • Diyanetin, toplumda var olan dini anlayışlar içinde yalnız bir anlayışa uygun din adamı yetiştirmeye kalkışması, Anayasa’nın, “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz” ifadesini içeren 10. maddesine de, DİB’in ‘laiklik ilkesi doğrultusunda’ hizmet vermesi gerektiğini belirten Anayasa’nın 136. maddesine de aykırı oluyor. 
  • Kabul edilen yasaya göre, akademiye alınacak erkek öğrencilerin ‘askerlikten muaf sayılması’ da, Anayasa’nın 10. maddesine aykırı bir durum yaratıyor.

Gazete haberine göre, diyanet akademisi “personeli ve aday eğitmenlerin aylık ve ek ders ücreti karşılığında okutacakları ve okutmuş sayılacakları haftalık ders saati sayısını Cumhurbaşkanı belirleyecek” (Cumhuriyet, 16 Mart 2022) olması ise, tüm teamülleri alt-üst eden bir durum yaratıyor. 

Laiklik adına, öğretim birliği adına, inanç özgürlüğü adına, diyanet akademisine tüm gücüyle karşı çıkması gereken ana muhalefetin içinde bu konuya olumlu oy verenler de çıkmış.

Muhalefetin bu tutumu, ülkemiz için en az diyanet akademisi kadar sakıncalı oluyor. Oysa özellikle ana muhalefetin, laik düzeni savunmanın dinsizlik/kafirlik olmadığını, bilakis birilerinin inancının tüm topluma dayatılmasına karşı çıkmak ve dolayısıyla toplumun inanç özgürlüğünü korumak olduğunu unutmaması gerekiyor.
 
[email protected]