'Ülkenin geleceğini düşünen seçmenlerin AKP’nin icraatlarının ne anlama geldiğini iyi değerlendirmesi gerekiyor.'

AKP'ye oy verecekler!

Türkiye genel seçime gidiyor. Bu seçimde bir yandan AKP’nin 20 yılı değerlendirilecek. Öte yandan da ülkenin tek adam tarafından ya da demokratik sistemle yönetileceği belirlenecek.

AKP’nin 20 yıllık icraatları, partililerin ve yandaş medyanın kandırıcı söylemlerine karşın hiç de iç açıcı değil. Son 20 yılda ülkede yaşanan gelişmelerin önemli bir bölümü, turizm alanında yaşandığı gibi, ülkeyi kimin yönettiğinden bağımsız olan gelişmeler. AKP 20 yılda, üretime dönük hiçbir yatırım yapmadığı gibi, devlet malı olan ve her biri yaptıkları üretimle ülke ekonomisine katkıda bulunan KİT’leri yok pahasına sattı. KİT’lerin ürettiği malları şimdi çok daha pahalıya alabiliyoruz. AKP, hayvancılığı da, tarımsal üretimi de yok etti. Şimdi dışarıdan hayvan, fasulye, … ve hatta saman ithal ediyoruz. AKP, Trakya tarımını ve Marmara Denizi’ni bitirecek Kanal İstanbul inşaatından bir türlü vazgeçmiyor. AKP’nin yapmakla övündüğü otoyollar, tüneller, köprüler ve hava alanları ise, bir birim yerine millete 10 birime mal oldu. Üstelik bu yatırımlar için 10’larca yıl daha borç ödeyeceğiz. Ayrıca;

  • Yargılamadan OHAL KHK’leri ile işten atılanlar, yargılanıp beraat ettikleri halde görevlerine döndürülmüyor.
  • Pek çok AKP’li belediyenin, belediye kaynaklarını tarikatlara ve cumhuriyet karşıtı kuruluşlara aktardığı biliniyor. Yetmiyor AKP’li Urfa belediyesi, Japonya’dan aldığı yardım parasını gerici Afganistan’a gönderiyor. AKP’li Ordu belediyesi, bir oteli 1.000 lira aylık bedelle yandaşa 29 yıllığına kiralıyor. Dış borç 20 yılda dörde katlanıyor.
  • Maden alanları, limanlar, elektrik santralleri özele devredildi. Yabancılara on binlerce ev satıldı ve satılmaya devam ediliyor. Kiralar ve ev fiyatları aldı başını gidiyor. Açlık sınırı 10 bine yoksulluk sınırı 33 bine çıkıyor. Milyonlarca emekçi ve emekli ise 7.500 lira ile geçinmeye çalışıyor. Toplumun büyük çoğunluğu, araba ya da ev almayı hayal bile edemiyor.
  • Tüm devlet kurumları, AKP’lileşti. AKP’li olmayan üst görevlere getirilmiyor. Üniversiteler gericilik üretiyor. TRT muska ve tılsımlı yüzük satıyor.
  • AKP iktidarında, kayıp çocuk sayısı, çocuk işçi sayısı, çocuk evlilikleri, çocuk istismarı ve kadın cinayetleri tavan yapmış bulunuyor.
  • AKP’li ileri gelenler, her fırsatta önüne gelen muhalif kişilere olur-olmaz hakaretler ediyor ve iftiralar atıyor.
  • Son yıllarda on binlerce esnaf ve on binlerce iş yeri iflas ediyor. TL her gün değer kaybediyor. Yoksulluk ve yolsuzluk artıyor. Toplum ayrıştırılıyor. Pek çok sanıkla içişleri bakanın fotoğraf çektirdiği görülüyor. Adalet sistemi haklıyı değil yandaşı koruyor. Ülkemizde yaşama huzuru kalmadığından yurt dışına göçenlerin sayısı her yıl on binlerce artıyor.
  • Defalarca çıkarılan imar affı ile yükselen binalar, depremde sapır sapır dökülüyor, binlerce yurttaş bunların enkazı altında kalıyor. Tüm uyarılara karşın, deprem enkazı dere yataklarına, zeytinliklere, tarımsal üretim alanlarına dökülüyor.
  • Tüm askeri okullarla askeri hastaneler kapatılıyor, deprem sonrasında en çok gereksinim duyulan sahra hastaneleri kurulamıyor. Depremzedelere, kısa sürede sağlık yardımı yapılamıyor.
  • Kızılay, kendisine hibe edilen malzemeleri satıyor. AFAD’a gönderilmiş olan yardımlar, AKP’nin seçim yatırımı olarak kullanılıyor.
  • Cami ve okullara Erdoğan’ın posterleri asılıyor ve seçim konuşmaları yapılıyor.
  • Ülkenin güvenliğinden sorumlu içişleri bakanı, halkın oyunu kullanacağı-iradesini belli edeceği 14 Mayıs’ı, sivil darbe olarak niteleyebiliyor. Yetmiyor, seçim konuşması yapacağı alana polis motosikletiyle gidiyor. Hızını alamayıp Millet İttifakının insanlarla hayvanları evlendireceğinden söz edebiliyor.
  • “1 Mayıs’ı bayram yaptık diyorlar”, emekçileri bu bayramın simgesi olan Taksim Meydanı’na yaklaştırmıyorlar.
  • ABD’nin Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığını yapıyorlar, ABD başkanlarının her dediğini yerine getiriyorlar. ABD istedi diye, elinden ödül aldıkları Libya Lideri Kaddafi’nin devrilmesi için NATO’ya destek gönderiyor. ABD istedi diye birlikte tatil yaptıkları Suriye lideri Esad’a karşı Şam’da namaz kılmaya kalkışıp ülkeyi Suriye batağına sokuyorlar. ABD başkanı Trump’ın hakaret dolu mektubunu içlerine sindiriyorlar. Sonra da kalkıp “Ömrümüz emperyalizmle mücadeleyle geçti” diyebiliyorlar.
  • Cumhuriyetin tüm çağdaş değerlerini bir bir yok ediyorlar. Eğitim sisteminin laik ve bilimsel niteliğine son verdiler. Yaygınlaşan dini öğretim kurumlarında Cumhuriyet karşıtlığını işliyorlar. Ulusal bayramların kutlanmasına son veriyorlar. Çanakkale Savaşı, 30 Ağustos Meydan Muharebesi, Cumhuriyetin kuruluşu gibi önemli günlerde yapılan resmi konuşmalarda Atatürk’ten söz edilmiyor. Meydanlarda, stadyumlardan, … Atatürk adı çıkarılıyor. Her fırsatta şeriat övgüsü ve propagandası yapıyorlar. Sonra da kalkıp “Muhalefet kazanırsa, Cumhuriyet’i ve ulus devleti yok edecek” diyebiliyorlar.

Yukarıda değinilen olayların her biri, AKP’ye oy vermeme gerekçesi niteliğinde oluyor. Oysa ne yapsa AKP’ye oy verecek bir kesim var. Bu kesim;

  • AKP’den nemalananlar, ihale alanlar, hak etmedikleri halde önemli görevlere getirilenlerden,
  • AKP ile arası iyi olan tarikatların üyelerinden,
  • Laiklik, bilimsellik, toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan hakları gibi Cumhuriyetin aydınlanmacı değerlerine düşman olanlardan,
  • Çocuğu ve kadını sömürülecek varlık olarak görenlerle
  • Türkiye’nin İran’a, hatta Afganistan’a dönüşmesini isteyenlerden

oluşuyor. AKP ile organik bağları olduğu söylenebilecek bu kesime, kısaca piyasacı/gerici kesim denebiliyor. Bu kesimin, AKP’nin toplum, insan ve doğa karşıtı icraatlarını görmezden gelip beklentileri karşıladığı sürece, AKP’ye oy vereceği biliniyor. Bu nedenle İsmailağa cemaati ile Menzilciler, AKP’ye oy vereceğini açıklıyor; çağdaşlıkla derdi olan ve kadın düşmanı partiler Cumhur İttifakına katılıyor.

AKP’ye oy vermeyi düşünenlerin büyük bir bölümü ise piyasacılıkla ve gericilikle ilişkisi olmayan yurttaşlardan oluşuyor. Yoksul ve dar gelirlilerin çoğunlukta olduğu bu kesim, genelde laiklikle, bilimsellikle, insan haklarıyla, Cumhuriyetle bir sorunu olmayan kesim. Piyasacı/gerici olanların AKP’ye oy vermeleri anlaşılabilir bir durum olsa da, piyasacı/gerici olmayanların neden AKP’ye oy verecekleri bir türlü anlaşılamıyor.

Sahi AKP ile organik bağı olmayan bu kesim, neden AKP’ye oy vermeyi sürdürüyor? AKP’nin icraatlarından haberdar olmadıklarından mı, beğendiklerinden mi, yukarıda özetlenenlere inanmadıklarından mı? Bilinmiyor! Bilinen bir şey var: Ülkenin geleceğini düşünen seçmenlerin AKP’nin icraatlarının ne anlama geldiğini iyi değerlendirmesi gerekiyor.

[email protected]