2011 genel seçimleri sonrasını ‘ustalık dönemi’ olarak adlandıran AKP’nin, 2011 öncesindeki  acemilik döneminde bile gericileşme konusunda usta olduğu söylenebilir.  

AKP’li yıllarda eğitim (II): Eğitimin gericileşmesi

AKP’nin eğitimi gericileştirme girişimlerini, 2008 öncesi, 2008-2011 yılları ile 2012 ve sonrası gibi üç döneme göre ele almak mümkündür. 

2008 Öncesi 

Bu dönem, Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı olduğu ve Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Danıştay’ın laikliğe ve bilimselliğe sahip çıktıkları dönemdir. Bu dönemde, AKP’nin üst düzey görevlere atamak istediği gericilikleriyle öne çıkmış kişilerin atanmaları, yasalarda yapılmak istenen gerici değişiklikler ve uygulamalar önemli ölçülerde engellenebilmiştir (bkz. Okçabol, 2013). 

2011 genel seçimleri sonrasını ‘ustalık dönemi’ olarak adlandıran AKP’nin, 2011 öncesindeki  acemilik döneminde bile gericileşme konusunda usta olduğu söylenebilir.  

AKP, yoksul ve başarılı öğrencilerin Fetönün ‘Işık evlerinde’, okullarında ve dershanelerinde gerici öğretilerden geçmelerini, ilgili kurumların tüm uyarılarına karşın, görmezden gelmiştir. 2005 yılında Avrupa Birliği’nin (AB) dayattığı ilköğretim programını uygularken, din kültürü ve ahlak bilgisi (DKAB) dersinin daha gerici bir şekilde işlenmesine başlanmıştır. Okullarda 23 Nisan Çocuk ve Egemenlik Bayramı kutlamalarını engellemek için ilgili haftalarda ‘Kutlu Doğum’ etkinlikleri düzenlenmiştir. Kutlama etkinliklerinde müdürler türbanlı öğrencilerle resim çektirme yarışına girmişlerdir. Bu etkinlikler, 15 Temmuz 2016 tarihli Fetöcü darbe girişiminin ardından bıçak gibi kesilmiştir. 

Laiklik ve bilimsellik karşıtı olan eğitim sendikası üyelerinin okul müdürü ve yaardımcısı olmaları yaygınlaşmıştır. İlköğretim okullarında, çocukları Kuran kurslarına ve imam hatip liselerine yönlendiren ilanlar asılmıştır. Okul duvarlarına, “Allah daima beni görür, duyar; Dersime başlarken bismillah derim” (akt. Özmen, 2011: 426) ve ‘Peygamber’in veda hutbesi’ gibi dini içerikli yazılar konmuştur. Müdürler, masalarının en görünür yerine Kuran’ı Kerim koymaya ve cübbeli-sarıklı kişileri odalarında ağırlamaya başlamışlardır. Kaçak Kuran kursu açanlara verilen cezalar hafifletilmiştir. Öğrencilerin ve öğretmenlerin türbana girmeleri teşvik edilmiştir. AKP, imam hatipliği misyon edinmiş Ensar Vakfı ile 2005’te çağdaş değerlerin hemen hiçbirini içermeyen ‘Değerler Eğitimi’ projesini başlatmıştır. Eğitim bakanı Hüseyin Çelik, AKP Gençlik Kolları’nın 2005 toplantısında, “Siz dini bütün Müslümanlarsınız. Hikmet sahibi olacaksınız, gayret ve çalışma içinde olacaksınız ve Allah’a dayanacaksınız” demiştir. 

Milli Eğitim Şurası yönetmeliğinde Ağustos 2006’da değişiklik yaparak daha çok yandaşın şura üyesi olmasını sağlayan AKP, 13-17 Kasım 2006 günlerinde topladığı 17’inci Milli Eğitim Şurası’nda, yandaşlarına imam hatiplerin önünü açan kararlar aldırmıştır. 

Bir okul, “Hz. Muhammed’e Mektup” yarışması düzenlemiştir. Bir lise müdürü öğrencilere dağıtmak için DİB’den 700 Kuran-ı Kerim isterken, bir başka müdür öğrencilerin “Milli Görüş”e katılmaları için çağrıda bulunmuştur. Adnan Hoca’nın evrim karşıtı “Yaratılış Atlası” kitabı öğrencilere parasız dağıtılmıştır. Lise 3 ‘İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük’ ders kitabında, tekke ve zaviyeler övülmüştür (Gazalcı, 2008: 54-56, 94).

Bu dönemde, AKP’nin yoğun çabaları sonucu imam hatip liseleriyle Kuran kurslarına gidenlerin sayısı ikiye katlanmıştır (Çizelge 1). YÖK henüz AKP’lileşmediğinden, ilahiyat fakültesi sayısı değişmezken öğrenci sayısı azalmıştır. AKP iktidara geldiğinde laik ve bilimsel eğitimi savunan sendikaların toplam üye sayısı 156 bin ve diğerlerinin toplam üye sayısı ise 144 bin kadardır (Memurlar.net, 2009). Bu dönemde laik eğitimi savunan sendikaların üye sayısı adeta yerinde sayarken diğerlerinin üye sayısı hızla artmaya başlamıştır. 

Çizelge 1. AKP’nin Acemilik Döneminde Dini Öğretimdeki Gelişme

Kaynak: Okçabol, 2013; MEB ve YÖK istatistiklerinden derleniştir.

2008-2011 Yılları

AYM, 30 Temmuz 2008 tarihinde AKP’yi, “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olması nedeniyle, para cezasına çarptırmıştır. Bu ceza AKP’yi gericileşme konusunda adeta kamçılamıştır. Abdullah Gül’ün 28 Ağustos 2007’de Cumhurbaşkanı seçilip birebir bir AKP’li gibi davranması AKP’nin gerici dönüşümlerini kolaylaştırmıştır. Sezer’in engellediği atamalar gerçekleşmiş, laiklik karşıtı yasa değişiklikleri ve uygulamalar da artmıştır.  A. Gül yaptığı atamalarda, YÖK başkanlığında ve üyelerinde olduğu gibi AKP’lileri/gericileri yeğlemiştir. AKP, 2008 yılında YÖK’ü AKP’lileştirmiş ve türban konusunda hızlı bir girişim yaparak ilgili anayasa maddesini değiştirmiştir. AYM bu değişikliği iptal etmiş, ancak 12 Eylül 2010’da yapılan yargı organlarına üye atanmasıyla ilgili halkoylamasının kabulü üzerine AKP yargı organlarında kadrolaşınca, yasa değişikliği yapılmadan türban serbest bırakılmış ve kısa sürede türban kullanımı anaokuluna kadar inmiştir. AKP yargıda kadrolaştıktan sonra, Anayasa’ya aykırı hiçbir yasa maddesi iptal edilmediği gibi bu tür uygulamalar da Danıştay tarafından engellenmemiştir.

AKP’nin 1-5 Kasım 2010 günlerinde düzenlediği 18. Milli Eğitim Şurası’nda, Eğitim-Bir Sen’in önerileri doğrultusunda piyasacı ve gerici kararlar öne çıkmıştır. AKP, ‘ustalık dönemi’ dediği Haziran 2011 genel seçimleri sonrasında kısa sürede ve peş peşe çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile istediği dönüşümleri hızla gerçekleştirmiştir. Örneğin,

  • 27 Ağustos 2011 tarih ve 651 sayılı KHK ile TÜBİTAK ve Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) özerk yapısına son verilip AKP’lileştirilmiştir.
  • 14 Eylül 2011 tarih ve 652 sayılı KHK ile bakanlığın yapısı değiştirilirken, Talim ve Terbiye Kurulu’na eğitimci olmayanların atanmasına yol açılmış ve Din Öğretimi Genel müdürlüğü neredeyse bakanlığın en önemli birimi haline getirilmiştir. Bu KHK ile bakanlık bürokratlarının tümünün görevleri sona erdirilmiş ve yerlerine gerici kişilerin atanması kolaylaştırılmıştır. 
  • 17 Eylül 2011 tarih ve 653 sayılı KHK ile de, Kuran kurslarına katılmak için 5. sınıfı bitirmiş olma koşulu kaldırılmıştır.

Bu dönemde, imam hatip lisesi sayısı 450’den 537’ye ve ilahiyat fakültesi sayısı da 20’den 35’e çıkmıştır. Öğrenci sayıları da imam hatipte 268 bine ve ilahiyatta da 27 bine yükselmiştir (Çizelge 1). Bu dönem sonunda laik ve bilimsel eğitimi savunan eğitim sendikalarının üye sayısı 155 binde kalırken diğer sendikaların üye sayısı 400 bini geçmiştir (Memurlar.net, 2012).

Not: 2012 ve sonrası haftaya 

Kaynakça

Gazalcı, M. (2008). Eğitimde dinci çember. Ankara: Bilgi Yayınevi.
Memurlar.net (2009). Son 8 yılda sendika üye sayısındaki değişim. https://www.memurlar.net/haber/143902/son-8-yilda-sendika-uye-sayisinda…, erişim 29 Kasım 2021.
---- (2012). Sendika üye sayıları resmi olarak açıklandı, www.memurlar.net/haber/26952/, erişim 29 Kasım 2021.
Okçabol, R. (2013). AKP iktidarında eğitim. Ankara: Ütopya Yayınevi.
.
[email protected]