Obama'nın Güney Sudan'daki çocuk askerleri

ABD Başkanı Barack Obama, Afrika'daki çocuk askerlik düzenine karşı olan kampanyalarıyla da biliniyor. Ancak Güney Sudan'daki çocuk asker ordusu, ABD'nin doğrudan desteği ile büyüyor. TomDispatch.com'da yayımlanan Nick Turse makalesini soL okurlarıyla paylaşıyoruz.

Çeviri: Buğra Işık

Başkan Obama daha ikna edici olamazdı. Örneğin, Clinton Küresel Girişimi’ne seslenirken şöyle diyordu: “Küçük bir çocuk kaçırıldığında ve çocuk askere dönüştürüldüğünde, öldürmeye ya da ölmeye zorlandığında – bu köleliktir.” Joseph Kony’nin Lord’un Direniş Ordusu’nu (LRA) kınayarak ve Uganda ile komşularına Kony’yi yakalamakta yardım teklif ederek diyordu ki, “LRA belasını sona erdirmek, hiçbir Afrikalı çocuğun ailelerinden çalınmadığı ve hiçbir kız çocuğuna tecavüz edilmeyen, hiçbir çocuğun çocuk askere çevrilmediği bir Afrika yaratmak bölgesel stratejimizin bir parçasıdır.” Ancak ülkesinin orduda çocuk asker bulundurduğu için Birleşmiş Milletler’in yaptırım yaptığı ülkeler listesinde kalmasına sebep olan Burmalı Aung San Suu Kyi’yi “sadece demokrasi kahramanı değil aynı zamanda zorla çalıştırılmaya ve çocuk askerlere de karşı” diyerek övüyordu. Ayrıca BM elçisi Samantha Power da Suriye ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nden Güney Sudan’a kadar çocuk asker kullanımı “felaket” diyerek kınıyordu.

Ancak Tomorrow’s Battlefield: U.S. Proxy Wars and Secret Ops in Africa (Yarının Savaş Alanı: ABD’nin Afrika’daki Vekâlet Savaşları ve Gizli Operasyonları) kitabının yazarı Nick Turse’un son röportajında belirttiği gibi küçük bir sorun vardı: küçük, çaresizce bölünmüş Güney Sudan, ABD desteğiyle yaratılmış bir şeydi, ordusu ve anlaşılan Burma, Suriye ya da başka yerlerdeki gibi “felaket” olmayan çocuk askerleri – ki çok sayıda varlar-  Washington’dan ağır destek alıyordu. Bir şekilde ABD’nin “ulusal çıkarı” haline gelmişlerdi ve böylece Turse’un bugün ortaya çıkarttığı gibi 2008’de ABD Kongresi’nden geçen Çocuk Askerleri Koruma Yasası’nda başkanın izniyle “istisna” sayılmışlardı. Başkanın kesin şekilde kınadığı bir konuda kendi iradesiyle kenara çekilmesi şu bilmeceyi bize sunuyor: kölelik ne zaman kölelik değildir? Ve cevap şöyle olmalı; ABD politikalarının işine geldiğinde. Bunu aklınızda tutarak, Turse’un sizi çocukların AK-47 taşıdığı ve gökyüzünün tüm gün bulutlu olmadığı Güney Sudan’ın derinlerine götürmesine izin verin.

AFRİKA'DA ABD YAPIMI BİR ORDU
Beni gerçekten vuracağını düşünmemiştim. Gözlerinde sinir yoktu. Parmakları tetiğe yakın olamazdı. Bana nişan almıyordu. Yine de, o küçük bir çocuktu ve bir AK-47 taşıyordu ve benim olduğum yöne doğrultmuştu.

Sinir bozucuydu.

Kaç yaşında olduğunu bilmiyorum. 16 diyeceğim, ancak belki de 18 ya da 19 yaşındaydı. Yine de etrafında ondan çok daha genç gözüken askerler vardı – 15’den fazla olamazlardı.

Ben onların yaşındayken, araba sürmeme, oy vermeme, içmeme, evlenmeme, gazinoda kumar oynamama, jüride yer almama, araba kiralamama hatta 18 yaş üstü bir film izlememe izin verilmiyordu. Okulda olmak zorundaydım. Yasalar kaç saat çalışabileceğimi sınırlıyordu ve çocuklar için tehlikeli işlerde çalışamıyordum – pastanelerde karıştırma makinalarını kullanmak ya da asansör tamir etmek gibi işlerde. Kesin olarak söyleyebilirim ki, hiç kimse, elime otomatik bir silah koymanın iyi bir fikir olduğunu düşünmezdi. Ancak birileri bunun onlar için uygun olduğunu düşünmüştü. Aslında pek çok kişi böyle düşünüyordu. Anlaşılan onların hükümeti – Güney Sudan hükümeti – böyle düşünüyordu. Ve benimki de, ABD hükümeti de öyle düşünüyordu.

FOTOĞRAF BOMBASI
Çocuğun silahı benim tarafıma doğrultmasının bir sebebi vardı. Aslında pek çok sebebi vardı. En önemlisi, bunu kendime ben yapmıştım. Beni belaya sokabileceğini bildiğim bir şey yapıyordum ancak kendimi durduramamıştım.

Bir fotoğraf çekmeyi denedim. Tamam, bir fotoğraf çektim. Birden fazla fotoğraf.

Kamusal alanda fotoğraf çekmek Güney Sudan’da hoş karşılanmaz. Yanlış şeyin fotoğrafını çekin ve yetkililer sizi fotoğrafları silmeye zorlayabilir ya da kameranıza el koyabilir, ya da belki de daha kötüsü.

Bahsettiğim olay geçen yılın yağmur sezonunda Malakal’ın çevresinde gerçekleşti, burası başkent Cuba’nın 500 kilometre uzağındaki savaştan harap olmuş bir kasabaydı. Beyaz Nil’in yakınındaki havaalanı, iniş pistine dönüşmüştü. Artık kimse mavi ve beyaz renkteki terminal binalarını kullanmıyor gibiydi. Onun yerine Ruandalı barış güçlerinin, Birleşmiş Milletler asker kamyonlarının ve birkaç zırhlı aracın yanından geçip doğrudan yola çıkıyordunuz.

FARKLI BİR UÇAK
Tanımlamaz, büyük bir beyaz uçak geldiğinde işte oradaydım. Bu kendi başına önemli bir olay değildi. Malakal’da böyle şeyler adettendi. Eğer bu bir Dünya Gıda Programı uçağı değilse, o zaman bir STK’ya ya da Birleşmiş Milletler’e erzak taşıyan, beni getirene benzer gövdesi geniş bir uçaktı.

Ancak bu tanımlanamaz beyaz uçak diğerlerinden farklıydı. Kuyruğunda “Cemair” yazan Canadair CRJ-100 indiğinde ve kapısı açıldığında, kapıdan çıkanlar normalde gördüğünüz havayolu yolcularına benzemiyordu. En azındandan başlangıçta. Kamuflaj üniformalar giymiş, saldırı tüfekleri ve makineli silahlar taşıyan bir grup genç erkek iniyordu. Ve benzer giyinen, benzer şekilde silahlanmış, oraya birkaç dakika önce gelen bir grup genç erkek tarafından karşılandılar.

Asla böyle bir şey görmemiştim, ben de telefonumu çıkarttım ve çaktırmadan birkaç fotoğraf çekmeyi denemedim. Ancak yeterince gizli olamamıştım. Bir komutan beni gördü, sinirlendi ve parmağını “hayır” anlamında sallayarak bana doğru yürüdü. Sonrasında da konvoyla birlikte gelen bu AK-47'li çocuk bana doğru döndü – subayın bakışını izleyerek – ve ellerindeki silah da onunla birlikte bana döndü ve ben komutanı onunla kendi arama almak için sakince bir adım attım, telefonumu hızlıca cebime koydum ve tekrar tekrar özür diledim.

RAKAMLAR KONUŞUYOR
UNICEF’e göre yaklaşık 13 bin çocuk Güney Sudan’da silahlı gruplara alınmıştı. Buna ilaveten 400 bin kadar genç neredeyse bir buçuk yıldır süren iç savaştan dolayı okuldan ayrılmak zorunda kalmıştı.

Peki nasıl bu kadar fazla çocuk çatışmadan etkilenmişti ve neden bu kadar fazlası orduya, isyancılara ve öbür milislere katılmak zorunda kalmıştı?

Bunun 1950'lerde başlayan ve 50 yıl kadar süren iç savaşla çok ilgisi var. Sudan tek bir ülkeyken kuzeyde hükümet, güneydeyse isyancılar vardı.

Güney Sudan’ın bağımsızlığına yol açan 2005 barışı anlaşması, bir gerilla gücünü, Sudan Halkının Kurtuluş Ordusu’nu (SPLA) ulusal bir orduya dönüştürmüştü.

Burası para birimi olarak ineklerin kullanıldığı ve genç erkeklerin inek hırsızlarına karşı silahlandırıldığı ve aynı zamanda bu hırsızlıkları gerçekleştirdiği kırsal bir kültürdü: ayrıca Aralık 2013’den beri Güney Sudan’da farklı aşiretlerce temsil edilen siyasi rakipler silahlı mücadele içindeydi.

Tüm bunları birbirine ekleyince Güney Sudan’ı çocuk askerlerden arındıracak her elle tutulabilir ilerleme yok edilmişti.

Ve evet, o karışıma ABD’yi, o zamanlar ABD senatörü olan şimdiyse ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin söylediği gibi Güney Sudan’ın doğumunda “ebelik” yapan ülkeyi ekleyin.

AMERİKA'NIN AFRİKALI ORDUSU
1996 yılında, ABD Etiyopya, Eritre ve Uganda’ya ve Sudan’ın güneyinde bağımsızlık için savaşan isyancılara askeri teçhizat vermeye başlamıştı. On yıl sonra, iç savaş bir barış anlaşmasıyla bittiğinde, Washington, Dışişleri Bakanlığı belgelerine göre SPLA’ya resmi olarak askeri “destek” sağlamaya başladı.

Bu noktada trampetler olmadan ve basının meraklı gözleri olmaksızın ABD SPLA’yı bir gerilla kuvvetinden profesyonel bir orduya dönüştürmeye başlamıştı.

Bu eğitimlerin boyutunu sorduğumda, Dışişleri Bakanlığı Afrika İlişkileri Bürosu’ndan Rodney Ford bana şunları söyledi:

ABD hükümeti 2006 yılında profesyonelleştirme programına başladı ve referandum ile bağımsızlığın ardından 2013 Aralık’a kadar bunu sürdürdü. Yardıma altyapı, araçlar, insan hakları eğitimi, lojistik, yönetim, tıp, askeri adalet, finans ve İngilizce eğitimi başka askeri konularla beraber dahil edilmişti. Örneğin ABD hükümeti Güney Sudan ordusuna saha hastaneleri, klinik inşası, hemşire eğitimi ve ordunun tıbbi altyapısının gelişmesini içeren kapsamlı bir tıp programı sunuyordu.

Ford ayrıca hiçbir “ölümcül teçhizat” sağlanmadığını vurguladı ve derslerin “askerlere sivil nüfusun çıkarına olacak araçlar ve beceriler vermek” üzerine tasarlandığını söyledi. Neredeyse Güney Sudan Barış Güçleri inşa ediyorlar gibi duruyordu.

İNSAN HAKLARI EĞİTİMİNDEN FAZLASI
Gerçekteyse daha fazlası vardı. ABD desteği tıbbi kliniklerin ve insan hakları eğitimlerinin ötesindeydi.

Elit başkanlık muhafızlarının eğitilmesini ve donatılmasını da içeriyordu; Cuba’da yeni bir SPLA karargâhı kurulmasını; SPLA Komutanlığı ve Personeli Koleji için başkentin kuzeyindeki Malou kasabasında yeni bir eğitim merkezi kurulmasını; SPLA tugayları için Mapel ve DUar kasabalarında iki karargah inşa edilmesini. Subaylar ve deneyimli eğitimcilerin eğitilmesini de içeriyordu; istihbarat iletişim ve başka kilit fonksiyonlar için “eğitim danışmanlık takımı” yerleştirilmesi; Kenyalı ve sonrasında Etiyopyalı eğitimcilerin temel askeri eğitimleri SPLA üyelerine aktarmak üzere getirilmesi; güvenli ses ve veri iletişiminin SPLA karargâhlarına sağlanması; nehir kıyısında 16 su aracından oluşan bir kuvvet yerleştirilmesi; askeri polisin eğitimi; Etiyopa askerlerince komando kuvvetlerinin eğitilmesi; Mapel’de bulunan akademiye resmi görevi olmayan özel şirketlerden yetkililerin getirilmesi ve sonrasında buraya ABD askeri personelinin buraya gelmesi.

2006-2010 yılları arasına yoğunlaşan Richard Rands tarafından Cenevre’deki Graduate Institute of International and Development Studies’de hazırlanan kapsamlı bir Hafif Silahlar Araştırması raporuna göre bu liste ABD çabalarının yalnızca küçük bir parçası.

BİNLERCE KAYIP ÇOCUK
2000'lerin başlarında binlerce mülteci “Kayıp Çocuk” Sudan’ın güneyinden kaçtığında ve ABD’deki şehirlere yerleşmeye başladığında onların kardeşleri evde sivil ve çocuk asker olarak acı çekmeye devam ediyordu.

2001 ile 2006 arasında uluslararası baskı arttıkça ve iç savaş duruldukça 20 bin kadar çocuk askerin SPLA tarafından serbest bırakıldığı söylendi, ancak binlercesi aralarında başka seçenekleri olmamasının da bulunduğu çeşitli sebeplerle orduda kalmaya devam etti.

OBAMA'NIN MESAJI
2010 yılında SPLA tüm çocuk askerlerin yılsonuna kadar serbest bırakılacağını duyurduğunda, 900 kadar çocuk askerin hala orduda bulunduğu söyleniyordu.

Sonraki yıldaysa iç savaşı bitiren anlaşmanın koşulları altında Sudan’ın güneyindeki insanlar bağımsızlıkları için oy vermişlerdi.

Bundan 6 ay sonra 9 Temmuz’da Güney Sudan dünyanın en yeni ülkesi haline gelmişken, Başkan Barack Obama’dan güçlü bir destek mesajı alıyordu: “Güney Sudan ve ABD arasındaki dostluk bağlarının giderek derinleşeceğine güveniyorum. Güney Sudan yeni bir ülke inşa etme görevini üstlenirken, ABD de güvenlik, kalkınma ve insan haklarına saygıyı sağlayacak duyarlı yönetim için kendi ortaklığını sunuyor.”

ABD YARDIMI SÜRDÜRÜYOR
Çocuk askerler SPLA’da kalmaya devam etse de, ABD yıllarca milyarlarca dolarlık insani yardım ve yüz milyonlarca dolarlık askeri ve güvenlik yardımını Güney Sudan’a akıtmaya devam etti.

Şimdiyse esas mesele geliyor: Çocuk Askerleri Engelleme Yasası, Kongre’den 2008’de geçtiğinde ve 2010’da uygulamaya konduğunda, ABD’nin çocuk asker bulunduran hükümetlere askeri destek sağlamasını yasaklıyordu. Bu Obama yönetiminin Güney Sudan’a 2011’de askeri destek sağlayamaması anlamına geliyordu. Ancak hükümet teknik bir meseleden yararlanıp bir istisna yarattı- engellenen devletler listesinin Güney Sudan oluşturulmadan önce hazırlandığı söyleniyordu.

ABD ÇOCUK ASKER TOPLAYANLARA KAPILARI AÇTI
Washington’un SPLA’ya verdiği destek çocukları silahaltında bulunduran milis grupları orduya katılırken de devam etti.

ABD SPLA üyelerine askeri okulların, eğitim merkezlerinin, kolejlerin ve üniversitelerin kapısını sonuna kadar açtı.

Örneğin, 2010 ve 2011’de vergi ödeyen ABD’liler, onlara ABD askeri zırhları, topları, istihbaratı ve piyade okulları sunulmasını sağladı; 2012 ve 2013 yılında, Ulusal Savunma Üniversitesi, ABD Ordu Komutanlığı ve Genel Personel Koleji, Deniz Piyade Savaş Destek Okulu ve Deniz Mezun Okulu’nun da arasında bulunduğu kurumlarda SPLA üyeleri eğitiliyordu.

'ETİK KURALLARIN FARKINDA' BİR ORDU
Dışişleri Bakanlığı’nın 2013 Kongre Bütçe Açıklaması’na göre on milyonlarca dolar “yenileme, operasyonlar, eğitim merkezlerinin bakımı ve birlik karargahları; stratejik ve operasyonel danışmanlık desteği; birimlerin ve bireylerin profesyonel eğitimi; iletişim ve öldürücü olmayan teçhizatın orduya verilmesi” için harcanmıştı.

Tüm bunları Dışişleri Bakanlığı belgeleri söylüyor, bunların “profesyonel olarak eğitilen ve yönetilen, etik, ahlaki kuralların farkında ve ulusal barışa katkıda bulunabilecek bir ordu” için yapıldığı söyleniyordu.

Aynı zamanda SPLA’yı ulusal bir orduya dönüştürmek hedefleniyordu, ABD ordusu Güney Sudan’ın gerilerindeki bir üssü kullanmaya başlamıştı. Nzara’da bulunan Birleşik Operasyonlar Merkezi, Sudan askeri istihbaratıyla birlikte Dikkatli Pusula isimli bir operasyonda birlikte çalışıyordu.

ABD ÜSSÜNÜN FAALİYETİ
Bu operasyon Joseph Kony’nin katliamcı Lord’un Direniş Ordusu’nu (LRA) yıpratmayı ve yok etmeyi amaçlıyordu. Uçaklar ve helikopterler özel şirketler tarafından uçurularak ABD askerlerini küçük kampa getirip götürüyordu. Burası aynı zamanda SPLA kuvvetlerini navigasyon becerilerinden helikopter saldırılarına kadar her konuda eğiten özel kuvvetler tarafından da kullanılıyordu.

Buradan Demokratik Kongo Cumhuriyetin’deki LRA’ya karşı ortak baskınlar yapılıyordu. Güney Sudan’da iç savaş çıkmadan birkaç hafta önce, 2013’de ABD özel kuvvetleri Nzara’da askeri tatbikatlar yapıyordu.

GERÇEĞİN DAHA DA KÖTÜSÜ
ABD ülkenin silahlı kuvvetlerini inşa etmek için para ve efor harcarken, insan hakları örgütleri tekrar tekrar ordunun çocukları kullanmasını şikayet ediyordu. Bu Obama yönetiminin olaya kör kaldığı anlamına gelmiyor. Gerçek bundan çok daha kötüydü.

Örneğin 28 Eylül 2012’de Afrika İlişkileri Sekreter Yardımcısı Johnnie Carson, güçlü bir açıklama yayımlayarak çocukların savaşta kullanılmasına karşı çıktı:

Silahlı çatışmalardan etkilenmiş çocukları korumak ve onlara yardım etmek, onlara karşı istismarları engellemek ABD için önceliklidir. Çocukların yasadışı olarak askere alınmasına ve çocuk asker olarak kullanılmasına son vermeye kendimizi adadık, buna Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki uygulamalar da dahil. 

Carson, Çocuk Askerliğini Engelleme Yasası’nın maddelerine işaret ederek, ABD’nin Kongo’ya verdiği desteği durdurduğunu açıkladı (hepsini olmasa da).

Aynı gün Başkan Obama, kendi açıklamasını yaptı, Çocuk Askerliğini Engelleme Yasası’nın birkaç ülke için uygulanmasından vazgeçtiklerini açıkladı (yasa başkanın bunu yapmasına izin veriyordu). Güney Sudan buna “ABD’nin ulusal çıkarları” temelinde dahil edilmişti.

ABD'NİN ULUSAL ÇIKARLARI GÜNEY SUDANLI ÇOCUKLARA KARŞI
Öyle görünüyordu ki bu Güney Sudan’daki çocukların çıkarına olmamıştı, en azından bu konuda konuşmaya yetkili olmayan bir Birleşmiş Milletler yetkilisine göre. ABD’nin yarattığı istisna, “faydadan çok zarar getiriyordu çünkü çocuk asker sorununu çözebilecek hiçbir siyasi irade kesinlikle bulunmuyordu” diye açıklamıştı o yetkili bana.

Eylül 2013’de Obama başka bir istisna kararı daha aldı – Dışişleri Bakanı Kerry’ye bir memorandum biçimindeydi bu – Güney Sudan, ABD askeri desteğine ve askeri teçhizat almak için gereken izne sahip olabiliyordu, yeniden ulusal çıkarlar sebep gösteriliyordu.

YENİ İÇ SAVAŞ BAŞLIYOR: KATLİAMLAR, ABD EĞİTİMİNDEN GEÇENLERDEN
Senenin sonuna kadar Güney Sudan iç savaşa girmişti, pek çok SPLA askeri, özellikle de Dinka aşiretindekiler, Başkan Salva Kiir’in hükümetine sadık kalırken, diğerleri de, özellikle Nuer etnisitesinden olanlar eski Başkan Yardımcısı Riek Machar’ın isyan kuvvetlerine katılmışlardı.

SPLA üyeleri neredeyse anında toplu katliamlara dahil olmuşlardı, buna Nuer sivillerinin öldürülmesi de dahildi. ABD tarafından eğitilip donatılan başkanlık muhafızları bu vahşi suçlarda özellikle öne çıkıyordu.

Machar’ın muhalif güçleri eskiden SPLA üyesi olan pek çok Nuer’i de içererek kendi katliamlarını gerçekleştirdi, özellikle Dinka sivilleri büyük çaplı katliamların hedefi oldu. Dışişleri Bakanlığı yakında bir rapor hazırlayarak “15 Aralık 2013’deki çatışmanın başlangıcından beri hükümet kuvvetlerince çocuklar zorla askere alındı ve çocuk askerler hem hükümet güçlerince hem de hükümet karşıtı güçlerce kullanıldı” dedi, tam olarak ABD Başkanı’nın dışişleri bakanına ABD’nin ulusal çıkarına olduğunu söylediği davranıştı bu.

ÇOCUKLAR İYİ DEĞİL
Bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi bana “SPLA ile çocukların asker olarak kullanımının ya da orduyla ilişkili olmalarının önlenmesinin yüksek bir öncelik olması için yakından çalıştık” diye açıklıyordu. “Son çatışmanın çıkmasından hemen önce BM Güney Sudan ordusunda hiç “çocuk asker” kalmadığını açıklamıştı, ancak SPLA karargâhlarında yemek pişiren ve temizlik yapan çocuklar kalmıştı.”

Birleşmiş Milletler aslında böyle demiyordu.

İç savaş çıkmadan önce, “Birleşmiş Milletler 162 çocuğun, hepsi erkek, 14 ve 17 yaşları arasında askere alındığını doğruladı”, 99 tanesi SPLA’ya katılmıştı, 35 tanesi milislerle ittifak kuran bir komutan olan David Yau ile ilişkiliydi, 25 tanesi ise Lou Nuer aşiretine katılmıştı, 3’ü de Güney Sudan polisindeydi.

Çocuklar ve Silahlı Çatışmalar için Özel Genel Sekreterlik Temsilciliği Ofisi’ne göre “SPLA ile ilişkili çocuklar askeri karargahlarda görüldü, SPLA üniformaları giyiyorlardı ve çatışma bölgelerinde askeri eğitimden geçiyorlardı”.

İŞ İŞTEN GEÇTİKTEN SONRA
Aralık 2013’den beri durum çok daha kötü hale geldi. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi söcüsü Ned Price’ın bana geçen yıl söylediği gibi “Güney Sudan’daki çocuk askerlerin yasadışı askere alınmasına ve kullanımına dair ilerlemenin Aralık’ta yok olduğunu gördük”. “Hem hükümet tarafındakiler hem de isyancı kuvvetler mevcut çatışmada çocuk askerleri kullanıyor ve iki tarafı da bu pratiği durdurmaya çağırıyoruz.”

Mayıs 2014’e gelindiğinde UNICEF 9 bin çocuğun iç savaşın iki tarafında askere alındığını, “hem uluslararası hem de Güney Sudan yasalarının 18 yaşın altındakilerin gönüllü veya zorla, düzenli ordunun üyesi olarak ya da gayrı resmi milis olarak kullanımını yasaklamasına rağmen.” Bugün, bu sayının 13 bine yükseldiği tahmin ediliyor.

TUTULMAYAN SÖZLER
Bir yıl kadar önce Machar’ın muhalif SPLA (SPLA-IO) ordusu çocuk askerlerin alımını durduracaklarını açıkladı. Haziran’ın sonlarında BM’ye göre Kiir’in hükümeti de “çocukların Sudan Halkının Kurtuluş Ordusu’nda kullanımını durdurmaya yönelik hazırladığı 2012 Eylem Planı’nın yeniden uygulamaya konulacağını” açıklamıştı.

Ancak iki tarafın da bu konuda adımlar attığına dair çok az görünür sonuç var. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Afrika direktörü Daniel Bekele, “Hem hükümetin hem de muhalif kuvvetlerin çocuk asker kullanımının durdurulacağına dair yenilenen sözlerine rağmen, iki taraf da çocukları askere almaya ve savaşta kullanmaya devam ediyor” diyor. “Malakal’da hükümet kuvvetleri çocukları Birleşmiş Milletler binalarının hemen yanından alıyor.”

Birleşmiş Milletler’deki bir kaynak benzer bir değerlendirme sunuyordu. “SPLA geçtiğimiz yıl Haziran’da yeniden bu yönde açıklama yapsa bile, çocukları serbest bırakmadı – sadece birkaç tanesini bıraktılar” diye açıkladı. “SPLA elindeki çocukları serbest bırakmıyor ve bırakmaları için bir teşvik de bulunmuyor.”

HRW’deki bir Güney Sudan uzmanı olan Skye Wheeler, hükümetin pek bir şey yapmadığını kabul ediyor. “SPLA hükümetle birlikte savaşan ve orduya dahil olmuş en az iki eski milis gücünün çok sayıda çocuğu üye aldığının ve kullanmakta olduğunun tamamen farkında ancak bunu cezalandıracak adımlar atmadı” diyordu bana yolladığı bir mailde. Machar’ın SPLA-IO’ya çocuk asker alınımını engellemek için adım atmadığını da ekliyordu.

Geçtiğimiz sonbaharda, ABD Birleşmiş Miletler Elçisi Samantha Power, BM Güvenlik Konseyi’nin çocuklara ve silahlı çatışmalara dair bir oturumunu yönetti ve şunu söyledi: “Suç işleyenler sorumlu tutulmalı. Davranışlarını değiştirmeyen gruplar zayıf noktalarından vurulacak”.

BAŞKAN OBAMA'NIN İSTİSNASI
Adının verilmesini reddeden bir ABD Dışişleri Bakanlığı görevlisi de Güney Sudan konusunda aynı fikirdeydi. Mart ayında “çatışmalar başladığından beri hiçbir istisna yapılmadı” diyordu bana, “ve biz çocukların pek çok tarafça mevcut çatışmaya dahil edilmesine dair kaygılarımızı dile getirdik.”

Ancak aylar önce – Power’ın açıklamasından haftalar önce ve iç savaşın çıkmasından neredeyse bir yıl sonra – Başkan Obama gerçekten de başka bir kısmi istisna kararı alarak ülkeye desteği sürdürmüştü, hem de Çocuk Askerliğini Engelleme Yasası’nın engellemelerine rağmen.

Bu çelişkiyi sorduğum zaman, Dışişleri Bakanlığı geri adım attı, başkanın gerçekten de “yasanın 404(a) maddesindeki yasağa dair kısmi bir istisna için onay vererek Güney Sudan’a barış gücü yardımının sürmesine izin verdiğini” kabul etti, yasadaki bir maddeye işaret ederek uzun süre SPLA’yı eğitmekte ve donatmakta kullanılan “barış gücü”nden bahsediyordu.

Bu durumdaysa yetkili “bu kısmi istisna için sağlanan fonların hiçbiri SPLA’ya doğrudan yapmakta kullanılmadı” diye ısrar ediyordu.

Sudan ve Güney Sudan Özel Elçisi Andy Burnett, daha ileri gidiyordu. “Sadece özür dileyebilirim, sana verdiğimiz cevapta kullandığımız ifade kafa karıştırıcıydı” diyordu bana. “Geçmişte yapılan istisnalardan bahsediyorduk – SPLA’ya tesis inşa edilmesine ve destek olunmasına dair istisnalardan. Bu kısmi istisna daha dar bir amaç için uygulanıyor.”

ABD KENDİNİ YALANLIYOR
Gerçekten de istisnanın yapılma şekli bazılarınca kabul edilemez bulunuyordu. HRW’den Skye Wheeler bana “kısmi bir istisnanın geçen yıl yeniden ABD hükümeti tarafından açık ve kamusal bir açıklama yapılmadan uygulamaya konmasından derin hayal kırıklığı yaşadık, bu sadece belirli faaliyetlere izin verilmesi için yapılmıştı ve hükümetin çocuk asker meselesi dahil önemli istismarlar çözülmeden kayda değer askeri destek almaması öngörülüyordu” demişti.

Dışişleri Bakanlığı böyle bir açıklama yapılmadığını kabul etti, ancak ABD’nin Kiir’in hükümetine dair “endişeleri” olduğunu söylediğini belirtti.

Güney Sudan’ın bu endişelere dair cevabı sorulduğundaysa Burnett üstü kapalı şekilde SPLA’nın çocuk asker kullanmasının boyutuna dair “fikir ayrılıkları olduğunu, çocuk askerlerin muhalefet tarafından ya da SPLA denetimi dışındaki silahlı gruplarca gerçekleştirildiğini” iddia etti.”

Başka şekilde ifade edersek, geniş yardımlardan, çabalardan, uygulamaya konan istisnalardan sonra ABD, Güney Sudan’ın çocuk asker konusunda yaptığı yanlışı kabul etmesini bile sağlayamıyordu, bunun durdurulmasından söz etmiyorum bile.

ULUSAL ÇIKARLAR
Güney Sudan’daki savaş çocuklar için kabus olmuştu. UNICEF 600 bin çocuğun psikolojik zarar gördüğünü, 235 bin çocuğun yetersiz beslendiğini, 680 çocuğun öldüğünü söylüyor.

“Anneler çocuklarını gömüyorlar… bu katliamın boyutu, masum kurbanlar, masum siviller, bu hiçbir koşulda akbul edilemez” diyordu ABD Dışişleri Bakanı John Kerry. Güney Sudan’ın savaşan taraflarından “Başkan Salva Kiir ve Riek Machar… sağ duyulu davranmalı” diyordu.

“Gerçek bir anlaşma imzalanması lazım ve insanların iktidar mücadelesinin kurbanlarına dönüşmesini engellemeliler.”

Bir konuda Kerry kesin konuşuyordu: “Sürecin devam etmesi için sorumlu tutulmalarına ihtiyacımız var.”

ABD SORUMLU DEĞİL Mİ?
Ancak ABD’nin sorumlu tutulması ne olacak? ABD, yıllarca uygulanan istisnaların ardından Güney Sudan’ın çocuk askerleri kullanmasından sorumlu tutulamaz mı?

“Tek başına bakıldığında yapılanı uygun gördüğümüz düşünülebilir, ancak günü gününe yaklaşımlarımızda SPLA içerisinde tarihsel olarak süregelen çocuk asker kullanımının durdurulması için hep sert bir tutumuz vardı” diyor Andy Burnett.

“Tam puan almayı hak ettiğimizi söylemiyorum” da diyor, ancak başkanın sağladığı istisnaların gerçek bir ilerleme sağlanmasına yol açtığını da savunuyor.

Ancak iç savaştan önce sağlanan tüm ilerlemenin sonunda yok olduğunu kabul etti.

Öyleyse ABD’nin Güney Sudan’daki eğitim çabaları başarısız mıydı?

GÖNÜLSÜZ İTİRAF
Verili zamanda “hesap sorulabilir ve profesyonel bir silahlı güç oluşturulmasının” zorluklarına dair bir araba dolusu sözün ardından Burnett sorumluluğun birazını kabul etti, ancak ABD’nin ortaklarının suçlarının üstünü dikkatlice örttü.

“Evet, SPLA’nın böyle bir şey yaşanmasını engelleyebilecek şekilde reforme edilmesi için verilen uluslararası çabanın başarısız olduğu aşikar” diyordu. Ancak bu itiraf, bugün silah taşıyan ve gelecekte Burnett’in “çocukların askerleştirilmesinin artması” dediği şey sonucunda gelecekte silah tutacak olan çocuklara çok az şey sunuyor. 

OYUNCAK SİLAHLAR, GERÇEK SİLAHLAR
Güney Sudan’ın başkenti Cuba’daki bir BM üssünde sıcak bir yaz gününde pembe elbisesindeki gülümseyen küçük bir kızın ve pembe şort ve gri terlik giyen daha küçük erkeğin birbirini çamurda kovaladığını gördüm. İkisi de plastik siyah tabancalar taşıyordu ve birbirini vuruyor gibi yapıyorlardı, ben de küçükken bu oyunla eğleniyordum.

Onlar etrafımda koşarken, çamur sıçratırken ve gülerken, bundan birkaç yıl sonra kızın askerlere yemek pişirmeye ya da su taşımaya zorlanabileceğini ve erkeğin de kendisini eline gerçek bir silah verilmiş olarak bulabileceğini düşündüm.

Bundan birkaç yıl sonra gerçekten o genç çocuğu elindeki oyuncak silah gerçeğiyle değiştirilmiş halde Güney Sudan yollarında bulabileceğimi düşündüm.

Eğer o gün gelirse, Malakal’da o sabahki çocuğun silahını bana yöneltmesinde olduğu gibi sinirimin bozulacağını düşünüyorum.

Başkan Obama’nın çocuk askerlere “ABD’nin ulusal çıkarları” gözüyle bakması ise beni rahatlatmıyor.

Eminim ki kendisi de çocuk sahibi olan başkanın bahsettiği “çıkarlar” Malakal’daki çocuğun ve Güney Sudan’ın diğer çocuklarının çıkarlarını çok kolay gölgede bırakacak.