Erdoğan İran’da tüccar şapkasını giydi

Erdoğan’ın günlerdir konuşulan İran gezisi “düşük profilli” bir ziyaret olarak kayıtlara geçti. Yapılan açıklamalarda Yemen ve bölgedeki gelişmelerden çok iki ülke arasındaki ticaret ön plana çıktı.

Dış Haberler

Erdoğan’ın günlerdir üzerine konuşulan İran ziyareti, ticari ilişkilerin ön plana çıktığı tansiyonu hayli düşük açıklamalarla geçti. İki ülke arasında gerilim kaynağı olan, başta Yemen olmak üzere, bölgedeki gelişmeler konusunda taraflar “İslam kardeşliği”, “Müslümanlar ölüyor” türü hamaset yüklü ifadeler haricinde pek bir şey söylemedi.

‘YEMEN’DE İSTİKRAR SAĞLAMAK İÇİN ÇALIŞALIM’

İran Devlet Başkanı Hasan Ruhani ve Tayyip Erdoğan’ın ortak basın toplantısında bölgedeki gelişmeler ve Yemen başlıklarına değinilse de, iki lider kamera karşısında gerilimi geri plana atmayı tercih etti.

Erdoğan’ın ziyareti öncesinde Yemen’e yönelik Suudi Arabistan önderliğinde başlatılan saldırı, iki ülke arasındaki gerilimin en belirgin nedeni haline gelmişti. Erdoğan, Suudi müdahalesi başladığında saldırıya açık destek vermiş, İran’ı “bölgeyi domine etmeye çalışıyor” demişti. Ancak Erdoğan Tahran’a gitmeden önce Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Yemen krizi masada çözülmeli” diyerek resmi söylemi değiştirmişti.

İran tarafında ise çeşitli düzeyde hükümet yetkilileri, Erdoğan'ın ziyaretine tepki göstermiş, ziyareti İran diplomasisi açısından "utanç verici" olarak nitelemişti.

Önceki gün iki lider, Yemen bahsine yalnızca birkaç cümleyle değinip geçti. Ruhani demecinde, “Ülkelerimiz, başka ülkelerin de desteğiyle birlikte çalışmayı başarmalı ve böylece, Allah’ın izniyle Yemen’e barış, istikrar ve güvenliği sağlamalı. Böylece Yemen’de taraflar arasında diyalog sağlayan geniş tabanlı bir hükümet kurulabilir” dedi. Erdoğan da krizin diyalogla çözülmesi gerektiğini, İran ve Türkiye’nin savaşan tarafları bir araya getirmeye çalışmasının diyalogu kolaylaştıracağını söyleyerek karşılık verdi.

‘BEN NE Şİİ’YE NE DE SÜNNİ’YE BAKARIM’

Erdoğan konuşmasının bölgedeki gelişmelerle ilgili kısmında ise koyu bir İslamcı tonlama dikkat çekti. Cumhurbaşkanı “hepimiz din kardeşiyiz” temasının kendisini hissettirdiği demecinde, “Ölen kim? Müslüman ve insan… Kim kimi öldürüyor diye incelediğimiz zaman ben mezhebe bakmıyorum. Beni ne Şia ne Sünni ilgilendirir. Beni burada Müslüman ilgilendiriyor. İnsan odaklı olarak bakmak durumundayım. Çünkü bizi yaratan Allah, eşrefi mahlûkat derken orada bu Müslüman'dır, Hristiyan'dır diye bir tasnif yapmıyor. 'Yaratılmışların en şereflisi insan' diye tanımlama yapıyor. İnsan yaratılmışların en şereflisi. Ama yine insan çok acımasız ve bu kadar kişi öldürülüyor. Bunu kabullenmek mümkün değil. Öyleyse bizim bir araya gelerek, artık bu kana, hep birlikte bir son vermemiz lazım. Birbiriyle vuruşanları bir araya getirelim ve bu arada bizler de bu işte ne kadar arabuluculuk yapabiliyoruz, bunların üzerinde duralım. Buradan Rabbimizin de yardımıyla bir netice alalım diye düşünüyorum” dedi.

HAMANEY: ‘MÜSLÜMAN ÜLKELER MÜSLÜMAN ÜLKELERİ ZAYIFLATMAMALI’

Erdoğan, Ruhani’den sonra İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’le görüştü. Hamaney’in görüşmede söylediklerinde Yemen ve bölgedeki gelişmeler nedeniyle İran’ın Türkiye’den duyduğu rahatsızlığın izleri daha belirgindi. Ancak, bölgede IŞİD gibi grupların yükselişini ABD ve Siyonizmin politikalarına bağladığı konuşmasında Hamaney de genel olarak “din kardeşiyiz” temasının sınırları içerisinde kaldı.

Dini lider, “Müslüman bir ülkenin gücü esasında bütün ümmetin gücüdür ve İran İslam Cumhuriyeti’nin resmi politikası Müslüman ülkelerin başka Müslüman ülkeleri zayıflatmaması üzerine kuruludur ki İran ile Türkiye arasındaki ilişkiler de bu pozisyonu güçlendirmeye yardımcı olmaktadır” diye konuştu.

TÜCCAR KAFASI AĞIR BASTI

Bölgedeki gelişmeler hakkında dişe dokunur bir sözün edilmediği ziyaret kapsamında, ekonomik içerikli sekiz anlaşma imzalandı. Erdoğan, Ruhani’yle yaptığı basın toplantısında iki ülke arasındaki ticaret hacminin 30 milyar dolardan 14 milyar dolara gerilemesinden yakınarak, ekonomik işbirliğini artırma çağrısı yaptı. Erdoğan’ın bir diğer şikayeti de İran’ın Türkiye’ye sattığı doğalgazın fiyatıydı.

Erdoğan’ın dile getirdiği bir başka başlık ise iki ülke arasındaki ticarette, Dolar veya Euro yerine, iki ülkenin para birimlerinin kullanılmasıydı. 17 Aralık operasyonlarıyla bazı ayrıntıları açığa çıkan İran-Türkiye ticaretinde altın, değerli madenler ve çeşitli malların da ödeme aracı olarak kullanılabildiği biliniyor.