Avcı/Bakanlık, ne yaptığını biliyor(!) mu?

Esasında Avcı’nın ve bakanlığın her kararından sonra bu soru soruluyor. Oysa bu sorunun yanıtı, uzun bir süredir açığa çıkmış bulunuyor: Avcı ve bakanlık ne yaptığını bilmiyor. Bu bilmezlik, son dershane tasarısında da ortaya çıkıyor, daha önceki bakanlık kararlarında da.

Örneğin dershane tasarısı gündeme gelmeden önce, bakanlık, liselerdeki haftalık 37 saat olan ders süresini 35'e indiriyor, meslek liselerinde ise ders saatlerini artırırken beden eğitimi dersini programdan çıkarıyor! Her öğretim kademesinin olmazsa olmaz derslerinde biri olan beden eğitimi dersini programdan çıkaranlara, “Ne yaptıklarını biliyorlar” denebilir mi?

Avcı daha birkaç hafta önce, “Amerika’da olduğu gibi çocuğun sportif, sanatsal, kültürel başarılarının da değerlendirmeye katılacağı bir sistemle üniversiteye” yerleştirilmesinden söz ediyor. Sonra da meslek liselerinden beden eğitimi dersini kaldırıyor! “Avcı’nın/bakanlığın ne yaptığını bildiğini” söylemek kolay mı?

Beden eğitimi, adı üzerinde, parmakların, ellerin, kolların, bacakların, bedenin-tüm vücudun gelişimini sağlayan bir süreç. Boşuna, “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” denmiyor. Vücut sağlamlığının ve insan sağlığını korumanın bir yolu beden eğitiminden, spor yapmaktan geçiyor. Hekimler boşuna hastalarına, “Spor yapın, düzenli jimnastik yapın, yürüyün, yüzün, …” demiyor. Hemen her derde, strese bile, deva olarak sporu önermiyor!

Yazacakların, elini, kolunu, ayağını ve kafasını kullanacakların yürüyeceklerin, koşacakların, yüzeceklerin, jimnastik yapacakların, hele futbol ve basketbol gibi sporlarla uğraşacakların türkü, arabesk, pop, arya ya da şarkı söyleyeceklerin bir müzik aleti çalacakların bale yapacakların el sanatlarıyla uğraşacakların, … kısacası uzuvlarını yetkin bir şekilde kullanmak durumunda alacakların, devinimsel gelişim göstermesi gerekiyor. Yukarıda özetlenen devinimsel hareketlerin önemli bir bölümünü (sınırlı düzeylerde de olsa) hemen her insan günlük yaşamında gerçekleştiriyor. Devinimsel gelişim, önemi ve gerekliliği nedeniyle, bilişsel ve duyuşsal gelişim gibi, eğitimin üç temel hedefinden birini oluşturuyor. Devinimsel gelişimin ipuçları beden eğitimi dersinde veriliyor. İnsanların sağlığı için yaşamları boyunca sürdürmeleri gereken temel hareketler beden eğitimi dersinde öğreniliyor.

Türkiye gibi, spor yapma olanakları sınırlı olan ülkelerde, bedensel gelişim için çocukların tek şansı, okullardaki beden eğitimi dersi oluyor. 1940’lı yılların köy enstitülerinde bile, beden eğitimine önem ve öncelik veriliyor: Sıcak soğuk demeden her sabah beden eğitimi yapmadan dersler başlamıyor.

Gelişmiş ülkeler, çocuklarına değer verdiklerinden ve onlar her türlü spora alışsınlar diye, okullarını spor salonlarıyla ve yüzme havuzlarıyla donatıyor biz ise beden eğitimi dersini yavaş yavaş programlardan çıkarıyoruz.

Beden eğitimi dersi günah sayıldığından mı, meslek liselilerini daha çok sömürmek ya da daha kolay sömürmek için mi, bu ders kaldırılıyor? Anlaşılmıyor!

Ancak bu karar, bakanlığın meslek liselerinde okuyan gençlerin gelişimlerine önem vermediğini gösteriyor. Bakanlık zorunlu eğitim sürecindeki öğrenciler arasında ayrım yapmaktan da yüksünmüyor meslek liselileri ikinci sınıf öğrenci olarak görmekten de!

Bu dersi kaldırmak, meslek liselerinde okuyanların en temel öğrenme haklarından birine saldırı anlamına geliyor. O çocukların beden eğitimi görme hakkı ellerinden alınıyor. Bu konuda, “Ekmek yoksa pasta yesinler” denmesi gibi, “Beden eğitimi istiyorlarsa dershaneye gitsinler ya da özel hoca tutsunlar” denecek bir durum da bulunmuyor, (şimdilik) bunu söyleyebilecek padişah/kral karısı da. Danıştay’a gidildiğinde bu uygulamanın durdurulacağını bile bile bakanlık bu tür bir kararı nasıl alıyor?

E-tipi/F-tipi yargıya mı güveniyor?

Tabii bu noktada, Avcı’nın bir “eğitimci” olmadığı, ona yol göstermesi gereken Talim ve Terbiye Kurulu’nun tutumu önem kazanıyor. Kurul üyelerine bakıldığında, İslami bilimci de var, eğitimci de, Dr. doçent ve Prof unvanı taşıyanlar da! O kuruldan böylesine bir karar nasıl çıkıyor? Anlaşılamıyor!

Yoksa bakanlıkta da, “paralel bakanlık” mı var?
[email protected]