"Komünist değilsek kimiz?"

İl Manifesto’nun tirajı 15 bine düştü. Gazete son iki yıldır hızla okuyucu kaybetmeye başladı. Çözümü sadık okurlarının gösterecekleri maddi dayanışmada arayan İl Manifesto’nun sayfaları birkaç haftadır ‘Bugün komünist olmak ne ifade ediyor?”, “Biz komünist değilsek kimiz?” diye soran, özeleştiriler getiren bir iç dökme platformuna dönüştü.

Bu dertli yazılardan biri, İl Manifesto’nun kurucularından Rossana Rossanda’nındı (1). 1963 yılında İtalyan Komünist Partisi’nden (PCI) milletvekilliği seçilen Rossana Rossanda’nın geçtiğimiz 18 şubatta “Biz komünist değilsek kimiz?” başlığı altında kaleme aldığı yazı, İtalyan solunun geldiği noktayı yansıtması açısından dikkat çekiciydi. İl Manifesto’nun yaşadığı derin sorunların izinde, İtalyan solunun yaşadığı krizi yorumlamaya çalışan Rossana Rossanda’nın Çizme’deki sol siyasi çevrelerde alevli bir tartışma başlatan yazısını özetleyerek aktarıyorum.

Rossana Rossanda

Monti hükümeti, basın özgürlüğünü yeterince önemsemeyebilir. Gazeteyi bir mal gibi gören liberal mantık gereği, bu ürün okurlara ve reklam verenlere satıldığı sürece yaşar, tersi durumda olur.

Bizim açımızdan bakarsak Silvio Berlusconi’yi üç kez başbakanlık koltuğuna oturtan bir ülkede bazı şeylerin yolunda gitmediği ortada. Bu yönde İl Manifesto gibi, koronun dışında kalan bir sesin varlığı önem taşıyor. Bugün gerçekte ne ifade ettiğini kavramakta zorlandığımız ‘sosyal dürüstlük’, bizlerin dışında geri kalan medyanın pek de umrunda değil .

Monti hükümetini İl Manifesto gibi alternatif bir sesin ilgilendirmemesini de anlamak mümkün. İl Manifesto’dan geriye sol kesimi, belki de bir tek radikal solu temsil eden bir görüntü kaldı, İtalya’da teknik hükümete kim muhalefet ediyor? Biz nerede duruyoruz? İl Manifesto’nun tirajı sekiz yıldan bu yana gitgide düşüyor ve gazete her geçen gün daha az satıyor. Tiraj, son iki yıldır daha da dibe vurdu. Son otuz yıl boyunca İl Manifesto’nun tirajı hep 30 binin biraz üzeri ve altında gitti geldi. Ancak bu gazete her zaman kendi küçük okur kitlesine sahip, sağlam ve saygı duyulan bir gazeteydi. Ama şimdi 15 bin satıyor.

‘Peki neden?’ diye sormamız gerekir. Geçmiş yıllarda en az iki kere bir araya gelir durum değerlendirmesi yapardık. Ancak İl Manifesto’nun yönetimi son dönemde dünyanın ve İtalya’nın gidişatı, bizim gazetenin mevcut koşullarda ne tür bir rol üstlenmesi gerektiği konusunda bir toplantı yapmaya gerek duymadı.

‘Bugün komünist olmak kolay değil!’
Bugün sol medya olmak ne ifade ediyor? ‘Reel sosyalizm’ anlamındaki komünist yönetimlerin dışında kalan, siyasi özgürlüğü öne çıkaran bir komünist idareyi savunduğumuz için İtalyan Komünist Partisi’nden dışlanmıştık. Bu tercih nedeniyle okurlarımızın yarısını yitirdiğimizi düşünüyorum, 1989’un üzerinden neredeyse otuz yıl geçti. Bugün komünist olmak kolay deği! Ancak hala ‘biz komünistiz’ demeye devam ediyorsak neden böyle dediğimizi araştırmak, bizim görevimiz.

Ben kısa bir zaman dilimi içinde artık ‘Biz komünistiz’ denmeyeceğini düşünüyorum. 1971’den bu yana hep yazdığımız gibi sadece yıllar akıp geçmedi, ama çok şey değişti. Hemen her şey değişti. Ama hiçbirimiz bu değişimin sonuçlarını ele alıp değerlendirmedik, Aslında solun krizi, bizim gazetede yaşadığımız krizden çok da farklı değil.

İl Manifesto, dünyanın bir bölümüne kapitalist ve emperyalist ABD'nin, geri kalan bölümüne özel mülkiyeti ortadan kaldıran sosyalist SSCB'nin egemen olduğu bir dönemde doğdu. Dünya bu iki coğrafya arasında tanımlanıyordu. Bir de ‘üçüncü ülkeler’ diye adlandırdığımız, bu iki bölge arasında asılı kalan ülkeler vardı. Ama bugün harita bütünüyle değişti. ABD artık tartışmasız en büyük kapitalist güç değil. SSCB ise artık yok. Çin’de komünist olduğu söylenen ama üretim sistemi kapitalizme dayanan bir yönetim hakim. Küba ise bütünüyle sosyalist bir ülke görünümü vermiyor.

Üçüncü dünya ülkeleri, farklı iktidarlar ve devletlerin gölgesinde yaşadı. Ortak para birimine geçen ve liberal bir siyaset güden Avrupa ise, yıllardır ABD kaynaklı politik ve ekonomik bir krizle mücadele ediyor. Uzun sözün kısası her şey değişti. Peki kapitalizm değişti mi? Bu soruya artık tek bir lider bir ülkenin yönetiminden sıyrılarak farklı kollara ayrıldığı yönünde ‘evet’ diyebiliriz. Ancak üretim modellerini küreselleştirmesi acısından baktığımızda ‘hayır’ da diyebiliriz.

İtalya değişti. 1968 hareketi burada daha uzun sürdü, bir tek öğrenciler ve işçi sınıfıyla sınırlı kalmayıp toplumun farklı katmanlarına da ulaştı, Ama zaman içinde İtalya’da sosyal farklılaşmalar üzerinde gelişen iletişimsizlik, Berluskonizmin ve popülist bir siyasetin önünü açtı.

Bizler bu sürecin topografik bir haritasını yapmaya yanaşmadık, Keynesizm’i reddederken gerçekte liberal içerikli çıkışlara zemin hazırladık. Küresel kriz ve FİAT’ın işçi haklarını bütünüyle silen saldırgan yönetim şekli patlak verene kadar (2) sosyal yapılanma konusunu bir tek sendikaların sorunu gibi gördüğümüzden üzerine gitmedik.

Böyle ortamda İl Manifesto, başka gazetelerde okuyamayacağımız ilginç haberlere yer verse de okurların ilgisini çekmemeye başladı. İl Manifesto’da yazdıklarımız anlaşılmıyor mu acaba? Yeterince açık mı değil? Hızlı ve eğlendirici mi değil? Bizim tarafta da bazı şeylerin işlemediği ortada. Yorgunuz. Her gün okuduğunuz bu sayfaları dolduranların başka gazetelerdeki meslektaşlarından çok daha az kazandıkları, kimi zaman maaşlarını alabilmek için aylarca bekledikleri de unutulmamalı,

Okurlarımıza yaptığımız dayanışma çağrısında ısrarcıyım. Bu tercih, bizlerin açısından da kendimizi sınayacağımız bir seçim.

[email protected]

1. Rossana Rossanda:23 Nisan 1924 yılında dünyaya gelen İtalyan gazeteci, yazar ve çevirmen, Milano’da Manzoni Lisesi’nden mezun oldu. 1950’li ve 1960’li yılarda İtalyan Komünist Partisi’nin (PCI) yöneticiliğini üstlendi. Kültürel birikimini dikkate alan parti yönetimince PCI’nın kültür politikası sorumlusu oldu. 1963 yılında PCI’den milletvekili seçildi. SSCB’de uygulanan reel sosyalizme karşı tavır aldığı için partinin Bologna’da yapılan XII. kongresinde Enrico Berlinguer’in karşı çıkmasına rağmen PCI’den dışlandı. Luigi Pintor, Valentino Parlato ve Lucio Magri ile birlikte 1971’de İl Manifesto gazetesini kurdu.

2. FIAT yönetimi, yürürlüğe koyduğu yeni iş sözleşmesiyle fabrikalarında örgütlü olan sendikayı devre dışı bırakarak yeni kurallara yer verdi. İşçilerin sorunlarını sendika yerine çağrı merkezlerine aktarması kuralını getiren FIAT yönetimi, 1 Ocak 2012’de yürürlüğe giren sözleşmeyle işçilere rehber bir kitap ve uyulması gerekli kuralları içeren bir videodan oluşan “Birlikte Değişim İçin Mücadele” başlıklı bir set dağıttı. FIAT’ın üst düzey yöneticilerinden Sergio Marchionne’nin mimarı olduğu yeni iş sözleşmesine göre memurların sorunlarını 30, işçilerin 15 dakika içinde çağrı merkezine iletmesi gerekiyor.